|

Can boğazdan gider

Egzersiz, sağlığı korumaya birçok şeyden daha çok fayda ediyor. Kaslarınız, kemikleriniz ne kadar güçlü olursa yaşınız ilerledikçe o kadar rahat edersiniz. Yediğinizi yakarsanız kilonun fazlalığıyla alevlenen hastalıklara karşı tedbirli davranmış olursunuz. Yakacağınız kadar yerseniz dengeyi korumuş olursunuz. Yani artık sözü değiştirme vakti, yeni versiyonu “Can boğazdan gider!”

00:00 - 1/01/2022 Cumartesi
Güncelleme: 05:44 - 1/01/2022 Cumartesi
Yeni Şafak
İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
Dr. M. Alpertunga Kara - İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi
“Öküz var mı sende dayı?”
“Niye?”
“Madem perhiz etmiyorsun, bu kadar yediğini yakmak için sabanla çift sürmen lazım da ondan.”

“Öküzün yemini yiyip ineğin yerinde yatmak” diye bir tabir var, belki duymuşsunuzdur. Malum, eski zamanlarda her ailenin bir çift öküzü olurdu ve bunların beslenmesine dikkat etmek gerekirdi. Hayvancağızların karnı doymazsa bütün aile aç kalabilirdi; iyi beslenecek, saban çekecek, ekinler büyüyecek... O devirlerde sadece hayvanlar değil, insanlar için de can boğazdan geliyordu. Tarlada, bahçede, yaylada yapılan işler çok ağırdı ve iyi beslenemezseniz güçten kuvvetten düşüyordunuz.


Güzel Anadolu’muzun sofra alışkanlıkları ve damak zevki de o zamanlardan kalma. Önce çorbayla başlayacaksınız ve çorba illa ki ekmekle yenecek, zira “Türk’ün karnı ekmeksiz doymaz.” Arkasından bir veya iki çeşit ana yemek, yanında mutlaka ya pilav ya makarna, üstüne de tatlı... Yemeğin yağı, tuzu eksik olmayacak. Köyde bir yağda yumurta yapıyorlar, tastamam “yağda” yumurta: yumurta yağın üstünde yüzüyor. Varın siz hesap edin, kalorisi ne kadar tutuyor. Ne var ki, gel zaman git zaman hayat tarzımız değişti; traktör çıkınca mertlik bozulmadı hamdolsun, ama sofra düzeni de bozulmadı; pehlivan gibi yemeye devam ediyoruz, ama yediğimizin çok azını yakıyoruz. Bu yüzden dengemiz de bozuldu, sağlığımız da bozuldu. Gençliğinde bir oturuşta iki somun ekmeğe bana mısın demeyen hacı dayılar, traktör çıktı çıkalı ya şekerden muzdarip, ya tansiyondan.

VÜCUDUMUZA SIZAN İKİ CASUS

Şeker veya tansiyon deyince orada bir durmak lazım. “Ne olmuş yani, herkeste var şeker-tansiyon” demeyin. İkisi de bomba gibi, ne zaman, nerede patlayacakları belli olmuyor. Farz edin vücudunuza sızmış iki casus var, nasıl geldiklerini fark etmiyorsunuz bile. Yıllarca vücudunuzu, damarlarınızı, sinirlerinizi kemiriyorlar içten içe; hiç hissettirmeden. Bazen kazara yakalanıyorlar, ama tedbir almazsanız yıkıcı faaliyetlerine devam ediyorlar. Sonra günün birinde –Allah cümleyi korusun– hasar ortaya çıkıveriyor.

Kimi beyin kanaması geçiriyor, kimi komaya giriyor, kimi kör oluyor, kimi kalp krizi geçiriyor, kimi böbreklerini kaybediyor. Halbuki tedbirli olunsa bunların çoğunu önlemek mümkün. İki hastalık da tedavi etmekle tamamen ortadan kalkan hastalıklar değil, ama kontrol altında tutuldukları zaman hasara yol açmalarını önlemek mümkün. Dizginler elinizde olursa sıkıntı yok; hastalık gemi azıya alırsa zapt etmek çok zor. İkisi için farklı ilaç tedavileri var, düzenli yapılması gereken farklı kontroller var; ama ikisinin ortak noktası: perhiz çok önemli. Perhizine dikkat etmeyen hastalarda, ilaç tedavisiyle hastalığı kontrol altında tutmak çok zor.

SAĞLIK BİR DENGE MESELESİ

Senin derdin anlaşıldı doktor, iki lokma ekmeğimize göz diktin dediğinizi duyar gibiyim. Olur mu efendim, sağlıklı kalmak için dengeyi korumanız lazım, onu söylüyorum. Neden derseniz, sağlık bir denge meselesi.

Bazen insanlar doktora kilo almak istedikleri için gidiyorlar: “Yiyorum yiyorum, kilo alamıyorum, kilo almak için ne yapmam lazım” diye soruyorlar. Kilo alıp ne yapacaksın güzel kardeşim? Demek ki senin bünyen böyle, vücudun kendine göre bir denge tutturmuş gidiyor, niye bozmak istiyorsun? Daha kilolu olursa daha da sağlıklı olacağını düşünüyor, ama öyle bir şey yok. Vücudunuzda her şey tamamen dengeliyse tamamen sağlıklısınız demektir, bundan daha sağlıklı olamazsınız. Sağlık öyle başarı grafiği gibi gittikçe yükselen, artan, çoğalan, zirvelere çıkan bir şey değil. Yapmanız gereken şey hep dengeyi korumak.

“Tamam o zaman, dengeyi korumamız için ne yememiz gerekiyor, doktor bey?” sorusunda şimdi sıra… Allah iyiliğinizi versin, sayın vatandaş, aklınız fikriniz yemekte. Sağlıklı ve dengeli besleniyorsanız, vücudunuzun ihtiyaç duyduğu bütün maddeleri yeteri kadar alıyorsanız illa da çok özel bir şeyler yemeniz gerekmez. Öyle çeşit çeşit kürler yapınca kanatlarınız çıkmıyor. Kalori, protein, vitamin, mineral, su falan, gayet normal şeyler yiyip içerek de sağlıklı olabilirsiniz. Bunların günlük gerekli olan miktarları kişiye göre değişir, çocuklarda başka, yaşlılarda başka, ağır iş yapanlarda başka... Önemli olan az veya fazla değil, vücudunuzun ihtiyaç duyduğu kadar yemek.

NE KADAR KISIR, O KADAR YÜRÜYÜŞ

Bazı vitaminlerin vücutta çok fazla olması hastalıklara yol açabiliyor, en sağlıklı gıdayı bile lüzumundan fazla tüketirseniz zararlı olabilir. Tansiyonunuz ve özellikle de şekeriniz varsa tam olarak nasıl beslenmeniz gerektiğini bir diyetisyene sormanızda fayda var, ama genel olarak dengeyi bozup bozmadığınızı karnınıza bakarak söyleyebilirsiniz. Bel çevreniz fazla genişse, göbeğiniz varsa risk altındasınız.

Denge deyince terazinin iki kefesine de bakmak lazım. Birinci kefede yedikleriniz var, ikinci kefede ise egzersiz var. Yani ne kadar hareket ediyorsunuz, vücudunuzu ne kadar çalıştırıyorsunuz? Eğer bedenen çalışmıyor ağır iş yapmıyorsanız, dengeyi korumak için egzersiz yapmanız lazım. Öyle ağır spor yapmak şart değil. Zaten yaşınız fazlaysa, bilinen bir hastalığınız varsa, önce aile hekiminize danışmanız gerekiyor, onun da fazlası fazla gelebilir. Egzersiz derken daha çok yürümek, merdiven çıkmak gibi basit hareketlerden bahsediyorum. Hamdiye hanım teyzenin torunla beraber halı sahaya gitmesi gerekmez mesela, ama altın gününden, mukabeleden dönerken minibüsten bir durak erken inip eve kadar biraz yürüse fena olmaz, hele de kısırı biraz fazla kaçırdıysa. Mukadder hanımın gelini on numara kısır yapıyor, tamam da, –evlerden ırak– tansiyon şeker fırlar da Hamdiye teyze yatağa düşerse Mukadder hanımın gelini gelip bakmayacak. Ne kadar ekmek, o kadar köfte; ne kadar kısır, o kadar yürüyüş.

Egzersiz, sağlığı korumaya birçok şeyden daha çok fayda ediyor. Kaslarınız, kemikleriniz ne kadar güçlü olursa yaşınız ilerledikçe o kadar rahat edersiniz. Yediğinizi yakarsanız kilonun fazlalığıyla alevlenen hastalıklara karşı tedbirli davranmış olursunuz. Yakacağınız kadar yerseniz dengeyi korumuş olursunuz. Yani artık sözü değiştirme vakti, yeni versiyonu “Can boğazdan gider!”

#Egzersiz
#Anadolu
#Türk
#Yemek
2 yıl önce