İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi
TARİHİ ARKA PLAN
Öte yandan Rönesans ve Reform hareketleri sonrası oluşan toplum yapısının ve mekanik doğa anlayışının da deizmin ortaya çıkmasında etkili olduğu söylenebilir. Bu açıdan bakıldığında deizmin belirgin iki özelliği bulunmaktadır. Birincisi evren ile Tanrı arasında kurduğu ilişkidir: Tanrı tamamen kararlı bir evren yaratmış ve onu kendi haline bırakmıştır. Ahlaki ve sosyal açıdan bakıldığında ise deistler Tanrı’nın peygamber göndermediğini, peygamberlik iddiasındakilerin şarlatan veya psikolojik açıdan sorunlu kişiliklere sahip olduğunu iddia ederler. Peygamberlerin Tanrı’dan aldıklarını söyledikleri hukuki, ahlaki ve siyasi ilkeler temelsiz ve gereksizdir. Tanrı kelamı olarak kabul edilebilecek tek şey doğa kanunları ve evrenin kendisidir. İnsanın doğru ahlaki ilkeleri tespit etmek için aklı ve doğa kanunları dışında bir şeye ihtiyacı yoktur.
DEİZMİN TUTARSIZLIKLARI
ALLAH’IN RAHMETİ
Burada akıllara gelebilecek soru, deistlerin iddia ettiği şekilde bir evren yaratmaya gücü yettiği halde Allah’ın neden böyle bir evren yaratmadığıdır. Her şeyden önce bunu Allah’ın bir rahmeti olarak okumak mümkün. Zira evrenin bozulmaya uğramayan ve kendi kendine işleyen halinin, yanlış zihinsel çıkarımlar sonucu deizme götürmeye müsait olduğu ortadadır. Yine, mükemmel derecede hassas dengeler üzerinde duran, kendi başına işleyen ve dış bir gücün müdahalesine ihtiyaç duymayan bir evrenin ateizme de kapı açabileceği ortadadır. Zira böylesi bir evrenin neden bir faile, yaratıcı sebebe ihtiyaç duyduğunu anlamak böyle olmayan bir evrene göre daha zor ve karmaşıktır. Diğer bir deyişle Allah, evreni karmaşık ve çok hassas dengelerde yaratarak onun bir sebebi olduğunu anlamamızı sağlamıştır. Ancak yine aynı sebeple, sadece yaratılması için değil; yaratılıştan sonra varlığını devam ettirebilmesi için de Allah’a muhtaç olduğunu aklen bilebilmemiz için kusurlu ve bozulmaya uğrayan bir âlem yaratmıştır. Dolayısıyla evren, hassas bir tasarımın ürünü olduğunu bilmemize yetecek kadar karmaşık dengeler üzerinde dururken, varlığını kendi başına devam ettirmeye müsait olmadığını da anlamamıza yetecek kadar kararsızlık ve bozulmaya uygun yapıdadır.