|

Jeopolitiğin başat gücü Türkiye

Türkiye dünyanın jeopolitik merkezinde yer alan önemli bir merkezi devlettir. Jeopolitikle ilgili klasik ya da çağdaş teoriler incelendiğinde, Türkiye’nin, bulunduğu coğrafya ile dünya siyasetinin merkezinde olduğu görülmektedir. İngiliz Coğrafya Profesörü Sir Halford Mackinder tarafından geliştirilen “Kara Egemenliği” teorisine göre Avrasya-Afrika kıtalarından meydana gelen “Dünya Adası” en zengin kıta bileşimidir.

00:00 - 6/01/2022 Perşembe
Güncelleme: 00:13 - 6/01/2022 Perşembe
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv
Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe

Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi

Türkiye dünyanın jeopolitik merkezinde yer alan önemli bir merkezi devlettir. Jeopolitikle ilgili klasik ya da çağdaş teoriler incelendiğinde, Türkiye’nin, bulunduğu coğrafya ile dünya siyasetinin merkezinde olduğu görülmektedir. İngiliz Coğrafya Profesörü Sir Halford Mackinder tarafından geliştirilen “Kara Egemenliği” teorisine göre Avrasya-Afrika kıtalarından meydana gelen “Dünya Adası” en zengin kıta bileşimidir.

Türkiye bu bölgenin tam merkezinde yer almaktadır. ABD’li Amiral Alfred Thayer Mahan tarafından geliştirilen “Deniz Egemenliği” teorisi de Türkiye’nin Boğazlar’a sahip olması ve Boğazlar’ın kuzey- güney, doğu-batı istikametinde yapılacak olan deniz ve kara geçişlerindeki rolü itibarıyla Türkiye’nin jeopolitik konumunu açıkça göstermektedir. Nicholas J. Spykman’ın “Rimland” (Kenar Kuşak) teorisine göre de, kuşak üzerindeki sahalara ve meridyal uzanan su yollarına sahip olması sebebiyle Türkiye, bu kuşağı delebilecek güçlere karşı önemli bir konuma sahiptir. Türkiye’nin sahip olduğu jeopolitik konumu, küresel ve bölgesel gelişmelerden kendisini soyutlamasına ve ilgisiz kalmasına engel olmaktadır.

SOĞUK SAVAŞ İLE YÜKSELEN JEOPOLİTİK DEĞER

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünyanın çok kutuplu bir yapıya bürünmesi ve bu çok kutuplu dünyanın lider konumunda bulunan bir ülkesinin, Türkiye’nin komşusu olması, “Soğuk Savaş” olarak adlandırılan bu dönemde Türkiye’nin jeopolitik önemini daha da artırmıştır. Sovyetler Birliği’nin çözülmesi ve Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla birlikte dünya tek kutuplu hale gelirken, uluslararası ilişkilerde adeta küreselleşmenin en üst seviyesine ulaşılmıştır.

Bu dönemin en önemli güç merkezi ise Amerika Birleşik Devletleri eksenli emperyalist ülkeler olmuştur. Gerek soğuk savaş dönemi gerekse sonrasında dünya üzerinde meydana gelen olayların en önemlileri Türkiye’nin bulunduğu coğrafyaya yakın yerlerde meydana gelmiştir. Siyasi ve iktisadi gelişmelerin bir arada ve etkin bir şekilde oluştuğu ve geliştiği bu coğrafyada küreselleşmeden bölgeselleşmeye doğru geçişin ilk adımları gerçekleşmiş, Rusya lideri Putin’in talimatı ile Kırım’ın ilhak edilmesi ve İsrail’in talimatları ile DEAŞ terör örgütünün Musul’a saldırması ve Irak Devleti’nin kuzeybatı bölgesini işgali bölgeselleşmenin başlangıcı olmuştur. Rusya Federasyonu bölgeselleşme aşamasında kuzey yarıkürenin tek aktörü olmaya soyunurken, güney yarıkürenin tam orta bölgesinde Siyonist İsrail kendisini merkeze alan yeni bir siyasal yapının önünü açmaya çalışmaktadır.

Kırım’ın ilhakı ve Orta Doğu’da meydana gelen terör olayları, işgaller bölgeselleşmeye doğru atılan ilk adımlar olarak değerlendirilse de aslında ABD’nin Ağustos 2020’de Afganistan’dan çekilmesiyle birlikte tek kutuplu dünyadan çok kutuplu dünyaya, bölgesel ittifaklara doğru geçişin tam olarak gerçekleştiği aşama olarak değerlendirilebilir.

Bütün bu gelişmeler başta MacKinder’in Kara Egemenliği teorisi olmak üzere diğer jeopolitik teorilerde de önemli bir yeri olan Türkiye’yi her boyutu ile etkilemektedir. Bölgeselleşmeye geçildiği bu süreçte Türkiye’nin bölgesel güç olarak adımlar atması ve politikalar üretmesi bulunduğu coğrafya açısından oldukça önemlidir. Türkiye’nin yakın coğrafyasında meydana gelen olaylar ve Türkiye’nin bu olaylar karşısında ürettiği politikalar incelendiğinde Türkiye’nin bölgesel güç olduğu görülecektir. Bölgesel ölçekte lider ülke olma iddiasında bulunması ile bu iddiasını desteklemeye yetecek maddi ve soyut kriterlere sahip olması ve bölgesel sorunları ve gelişmeleri kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirmek amacıyla sahip olduğu maddi ya da soyut kaynakları hayata geçirmesi, bunu da önemli ölçüde gerçekleştirmesi açısından Türkiye bölgesel bir güçtür.

HEM SAHADA HEM MASADA ATAK

Kuzeyinde meydana gelen Ukrayna-Rusya krizinde kendisini ilgilendiren Karadeniz’in güvenliği açısından politikalar geliştiren Türkiye’nin, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’yle Boğazlar’ı kontrol etmesi, Güney Kafkasya’da Ermenistan-Azerbaycan sorununda ve 1992’den beri işgal altında tutulan Karabağ’ın kurtarılmasında izlediği aktif politika; ABD’nin Afganistan’dan çekilmesiyle beraber artan göç hareketlerinin ülkeyi olumsuz etkilemesini önlemek amacıyla Afganistan’da inisiyatif alması, Katar ve Pakistan’la ortak politikalar üretmesi, Birleşik Arap Emirlikleri başta olmak üzere Körfez ülkelerinin Türkiye ile siyasi ve iktisadi ilişkiler tesis etme çabası, Irak ve Suriye’de ABD ve İsrail eksenli politikaların ürettiği terörizmden etkilenmesi sonucu ülke güvenliğini tehdit eden terör örgütlerine karşı geliştirdiği aktif politikalar ile terör örgütlerini bulundukları yerde etkisiz hale getirme stratejisini uygulaması; İsrail, Mısır, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Doğu Akdeniz’in enerji kaynaklarının sahipliği konusunda anlaşmalar imzalaması, deniz yetki alanlarını Türkiye aleyhine olacak şekilde belirlemelerine karşı geliştirdiği politikalar, Libya ile Akdeniz’de deniz yetki alanlarını belirleyen mutabakatın imzalanması ve Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmesinin sağlanması; Yunanistan’ın her türlü provokasyonuna karşı Ege Denizi’nin istikrarı ve barış denizi olması için geliştirdiği politikalar ile Suriye başta olmak üzere Arap ülkelerinden gelen düzenli göçmenlere ve mültecilere iktisadi, siyasi ve toplumsal açıdan olumsuz etkilerine rağmen kapısını açarak onlara ev sahipliği yapması, Afrika ülkeleriyle geliştirdiği politikalar ve tabii ki savunma sanayiindeki atılımları Türkiye’nin bu gücünün en büyük işaretleridir.

#Türkiye
#jeopolitik
#Halford Mackinder
#Avrasya
#Afrika
2 yıl önce