|

Kutsala saygıda gözardı edilen önemli bir ayrıntı

''İlah'' kelimesinin Türkçe karşılığı ''Tanrı''dır. Ancak ''Tanrı'' lafzı, semavî dinler dışındaki diğer dinlerin ilahları için de kullanıldığı için, özellikle dindar insanlarda bu kelimeye karşı bir mesafeli duruş mevcuttur. Oysa kelime ''ilah'' anlamında olup, ''Tanrım, Tanrımız, Tanrınız'' demek, ''İlahım, İlahımız, İlahınız'' demekten farksızdır. Bu kelimelerden başka ''Rab'' kelimesi de iyelik zamiriyle kullanıma uygundur. Çünkü ''Rab'' kelimesi de ''İlah'' gibi cins isimdir.

Yrd. Doç. Dr. Ayhan Erdoğan
00:00 - 6/11/2013 Çarşamba
Güncelleme: 22:54 - 5/11/2013 Salı
Yeni Şafak
Gündem
Gündem

Kutsal değerlere saygı, farklı inanç ve düşüncelere sahip insanların bulunmasının kaçınılmaz olduğu bir toplumda, sosyal barışın devam etmesi için özenle dikkat edilmesi gereken hayatî bir ilkedir. Bazılarının yücelttiği değerlere, başka insanlar saygı duymama hakkına sahiptir; ancak bu durum onlara, başkalarının değerlerini küçümseme, önemsememe ve hakaret etme hakkı vermez. Öte yandan bu alandaki en büyük hassasiyet resmî kurumlardan beklenir.

Birçok işyeri ve evde çerçeveletilip duvara asılan Arapça ''Allahu Ekber'' levhalarının altında ''Allah büyüktür'' şeklinde Türkçe tercümesi yazılıdır. ''Ekber'' lafzı, ''Kebîr'' lafzının ism-i tafdili (üstünlük/daha üstünlük) olduğu halde çevirilerde ''Ekber'' kelimesinin, tafdil dikkate alınmadan çevrildiği görülür. Zira ''Ekber'' lafzı, ''bir şeyin bir şeyden daha büyük olduğunu'' ifade için kullanılır. Buna göre lafız, kalıbın anlamına bağlı kalınarak tercüme edilseydi ''Allah daha büyüktür'' ya da ''Allah en büyüktür'' demek gerekecekti.

Bu tercümenin niçin böyle olduğu sorusuna şu cevabı verebiliriz: İsm-i tafdil bir şeyin o sıfatı daha fazla taşıdığı anlamını taşırken, bir başkasının ona yakın, ondan biraz az da olsa o sıfatı taşıdığı anlamını içerir.

İSM-İ TAFDİL KELİMELER

Büyüklük sıfatı Rabbimiz Allah (azze ve celle) için öylesine mutlak ve benzersizdir ki, o sıfatın ''Büyük'' şeklinde tercüme edilmesi gerekmiştir. Böylece bu çeviride tercih edilen ifade ile öteki büyüklere yer verilmemiş olur. Bu inanç ve saygının gereği hassasiyet gösterilen bir çeviridir. Kur''ân''da geçen bütün ism-i tafdil kelimeler, şayet Rabbimiz hakkında ise, onu normal sıfat gibi anlar, öyle de tercüme ederiz. Bu uygulamaya ''ism-i tafdilin ihtisas dışı kullanımı'' denir.

Bu bağlamdan hareketle ''Allah'' yüce adının iyelik zamiriyle birlikte kullanılması zaman zaman itikadî açıdan mahzurlar oluşturmaktadır. Çünkü kendimiz için ''Allah''ım, Allah''ımız'', ötekiler için ''onların Allah''ı'', ''sizin ''Allah''ınız'' ifadeleri, ''Allah'' lafza-yı celalindeki ''teklik'' anlamına hürmeti ifadeden uzaklaştırmakta, haşa O''nu sıradanlaştırmakta, hatta cins isim haline getirmektedir. Hâlbuki Kur''ân-ı Kerim''de bu ismin eşsiz olduğu, ''O''nun İsmi''yle isimlendirilen (bir kimse) biliyor musun?) (Meryem 65) ifade edilmiştir. Dikkat edilirse ''Allah''ım, Allah''ımız, Allah''ınız'' gibi ifadeler, aslında ''Rabbim, Rabbimiz, Rabbiniz'' anlamında kullanılmaktadır.

PERVASIZ KULLANIMLAR!

''Allah'' kelimesi, dilcilerin tespitine göre ''ilah'' kelimesinin başına ''el'' takısı gelmesiyle oluşan ''el-İlah'' kelimesinden türemiştir. Buna göre Rabbimiz''i iyelik zamiriyle anmak istediğimiz zaman, ''ilahım, ilahımız, ilahınız'' şeklinde söylenmesi daha doğrudur. Aslında ''ilah'' kelimesinin Türkçe karşılığı ''Tanrı''dır. Ancak ''Tanrı'' lafzı, semavî dinler dışındaki diğer dinlerin ilahları için de kullanıldığı için, özellikle dindar insanlarda bu kelimeye karşı bir mesafeli duruş mevcuttur. Oysa kelime ''ilah'' anlamında olup, ''Tanrım, Tanrımız, Tanrınız'' demek, ''İlahım, İlahımız, İlahınız'' demekten farksızdır. Bu kelimelerden başka ''Rab'' kelimesi de iyelik zamiriyle kullanıma uygundur. Çünkü ''Rab'' kelimesi de ''ilah'' gibi cins isimdir. Arapçada ''Rabbu''l-Mal'', ''mal sahibi''; ''Rabbetu''l-Beyt'', ''ev hanımı'' anlamında kullanılmaktadır. Bu kelimeyle ilgili olarak da bir kullanım hatası vardır. Bazıları ''Rab'' kelimesini üçüncü şahıs zamiriyle birlikte söylerken ''Rabbisi'' demektedir. Sonu sessiz harfle biten kelimelerin sonuna gelmemesi gereken eki, burada kullanırlar. Kelimenin sonu sessizle bittiği için doğrusu, ''Rabbi'' şeklinde olmalıdır.

Bir taraftan ''Allah'' adının pervasız bir şekilde kullanılmasından sakınılmalı ve bu hususta insanlar uyarılmalı, diğer taraftan da Türk Dil Kurumu''nun, bazı insanların, ''eşi ve benzeri olmayan Âlemlerin Rabbi olan Allah'' için bu yanlış ve tehlikeli kullanımları, ilmî emanetin gereği olarak zikrederken, söz konusu kullanımın kelimenin yapısına ve anlamına uygun olmadığını ifade etmesi beklenir. Birileri, ''Allah'' ismini saygısızca, anlamına ve değerine uygun olmayan bir şekilde kullanırken, bunun olağan bir şeymiş gibi zikredilmesi kabul edilemez.

11 yıl önce