|

Libya’da Arap olmayan azınlık gruplar

1951’de bağımsızlığını kazanan Libya’da ulus-devlet anlayışının güçlü bir temele oturtulmaması ve halk nazarında “Libyalılık” bilincinin tam anlamıyla yerleşmemesi, günümüzdeki tabloya benzer olarak etnik, bölgesel ve kabilevi aidiyetleri ön plana çıkardı.

00:00 - 30/09/2021 Perşembe
Güncelleme: 08:17 - 30/09/2021 Perşembe
Yeni Şafak
Düşünce Günlüğü
Düşünce Günlüğü
FUAT EMİR ŞEFKATLİ ARAŞTIRMACI / ORSAM KUZEY AFRİKA ÇALIŞMALARI

1951’de bağımsızlığını kazanan Libya’da ulus-devlet anlayışının güçlü bir temele oturtulmaması ve halk nazarında “Libyalılık” bilincinin tam anlamıyla yerleşmemesi, günümüzdeki tabloya benzer olarak etnik, bölgesel ve kabilevi aidiyetleri ön plana çıkardı. Bu tablo 1969’da Kral İdris’e karşı bir darbe sonucu göreve gelen Muammer Kaddafi döneminde ulusal kimliğe ve milli değerlere olan bağlılığı artırmak amacıyla “nahna kull libiyum” (hepimiz Libyalıyız) sloganı üzerinden Araplaştırma politikalarının hayata geçirildiği bir döneme evrildi. Pek çok Arap olmayan göçebe topluluk 42 yıllık Kaddafi iktidarında uygulanan politikalar gereği sosyal yaşamdan dışlanarak kamu hizmeti, yasal statü ve vatandaşlık haklarından mahrum bırakıldı. Resmi vatandaşlık ve doğum belgelerinden yoksun olan bu azınlık gruplar özel sektör ve devlet kademelerinde istihdam edilme noktasında engellerle karşılaştı. Diğer taraftan, Kaddafi rejimi tarafından sistematik bir biçimde izlenen ötekileştirme politikaları, çok büyük bir çoğunluğu kıyı şehirlerinde yaşayan Libya halkının bu gruplara yönelik bakışını da etkiledi. Bu bağlamda halen ülkede sayıları yadsınamayacak bir kesim güneydeki etnik azınlıkları Libya’dan çok Sahra altı Afrika bölgesinin bir parçası olarak görmektedir.

2011 Şubat devrimi, vatandaşlık haklarının kazanılması ve siyasi alanda daha yüksek bir temsil elde edilmesi bakımından Libya’daki azınlıklar için bir umut ışığı olarak başlasa da devrim sonrası kurulan Geçici Anayasa Konseyi’nin sunduğu anayasa taslağı siyasal, kültürel, sosyal ve hukuki anlamda bu grupların taleplerini karşılamada yetersiz kaldı. Libya’da bahsedilen etnik azınlık grupları temelde üç gruba ayırmak mümkün. Bu anlamda Kaddafi rejiminde “ulusal etnik azınlıklar” olarak tanımlanan Tevarik (Tuareg), Tebu ve Amazikleri kısaca tanımak faydalı olacaktır.

TEVARİKLER

Kaddafi’nin iktidara gelmesiyle birlikte Nijer ve Mali gibi çevre ülkelerden Libya’ya getirilen Tevarikler 1970’li yıllarda Libya ordusuna katılarak silahlandırıldı. “Güneyli Araplar” veya “çöl savaşçıları” olarak adlandırılan Tevarikler, Kaddafi rejimiyle yakın ilişkilere sahip olmalarından ötürü Amazik ve Tebulara göre ayrıcalıklı bir konuma sahiplerdi. Öyle ki ana dilleri olan Tamazight’i (Berberice) konuşmaya izinli, vatandaşlık belgesi alma noktasında daha avantajlı görülen Tevarikler, 2011 devrim hareketlerinin Kaddafi karşıtı protestolara ve ardından iç savaş ortamına dönüşmesiyle birlikte Kaddafi saflarında yer aldı. Diktatör rejiminin devrilmesiyle beraber yeni oluşan düzende marjinalize edilen grup, devrimci gruplar tarafından göçe zorlandı. Bununla beraber Kaddafi döneminde vatandaşlık sözü verilerek savaşmaya ikna edilen Tevariklerin sayısının 14 bin olduğu iddia edilmektedir.

TEBULAR

Ağırlıklı olarak Libya-Çad sınırında, Murzuk, Kufra ve Sebha’da yaşamlarını sürdüren Tebular, göçebe bir yaşam sürmekte ve Nijer’in kuzeyinden Sudan’a kadar uzanan geniş topraklarda hayvancılıkla geçimlerini sağlamaktadır. Göçebe Tebuların Libya’nın genelinde 200.000 nüfusa sahip oldukları iddia edilmektedir. Kaddafi döneminde illegal göçmen olarak tanımlanmaları neticesinde Libyalı devlet kurumlarının hizmet götürmediği Tebular, eğitim ve iş olanaklarından yararlanamadı ve sosyal alanda ötekileştirildi. Tebular aynı zamanda siyahi tenlerinden ötürü dönem içinde “Siyah Afrikalı” gibi ırkçı benzetmelere maruz kaldı. Buna ek olarak 1954 vatandaşlık yasasına göre bireylerin anne-babalarının Libya’da doğmuş olduğunu kanıtlamaları, Libya vatandaşlığı için gerekli koşulların başında geliyordu. Nitekim göçebe Tebu topluluğunun hemen hemen tamamının herhangi bir doğum sertifikası yoktu. Libya’yı Araplaştırma politikaları kapsamında bu anayasal altyapıdan hareketle Kaddafi yönetimi 2007 yılında Tebulara vatandaşlık verilmeyeceğini açıkladı.

AMAZİKLER

Başkent Trablus’un batısında Zuvara’dan Nafusa Dağları’na yayılan geniş bir bölgede yaşamlarını sürdüren Amazikler, güneyde Ubari, Ghat ve Gadamis gibi kentlerdeki nüfusun ciddi bir bölümünü oluşturmaktadır. Kaddafi döneminde Amaziklerin Arap kökenli bir topluluk olduğu ileri sürülerek kimlik ve etnik kökenleri reddedildi. Hatta yıldırma politikalarıyla karşı karşıya kalan Amaziklerin çocuklarına Arapça olmayan isimler verilmesi yasaklandı. Takip eden süreçte ana dillerinde eğitim ve diğer azınlık gruplara benzer olarak vatandaşlık haklarından mahrum bırakılan milli uzlaşı süreci ile beraber anayasanın yeniden oluşturulma noktasında dışlanan Arap olmayan yerli halklardan birisi olarak Amazikler, yeni dönemde kültürel, sosyal ve siyasal pek çok alt başlık altında anayasal reform talep ediyor.

ANAYASAL SÜRECE ETKİLERİ

24 Aralık tarihinde Libya halkı yeniden seçimlere gitmeye hazırlanıyor. Ekim 2020’de üzerinde mutabakata varılan ateşkes anlaşması ve girilen milli uzlaşı süreci sonrası seçim tarihi belirlenmiş, anayasal düzenlemeler için ilgili kurumlara belli bir süre tanınmıştı. Halihazırda Tevarik, Tebu ve Amazik gibi etnik azınlık grupların Temsilciler Meclisi (TM), Birlik Hükümeti ve bağımsız anayasal organlar içinde sınırlı bir şekilde temsil edilmeleri bu grupların anayasal temelin belirlenmesindeki etkilerini de sınırlıyor. Temelde mevcut anayasadaki “kimlik ve vatandaşlık” ve “kültürel azınlık hakları” alt başlıkları altında taleplerini dile getiren gruplar, kimin Libyalı kabul edileceğinin belirlenmesi ve ana dillerinin resmi diller arasında kabul edilmesi gibi konulara öncelik vermektedir. Vatandaşlık ve kimlik konusundaki anayasal taleplerin uzun süredir Arap kimliğini tanıyan ve vatandaşlığın araçsallaştırıldığı, keyfi olarak verilip kaldırıldığı ve yasal belirsizliğin hâkim olduğu bir ülke için oldukça hassas olduğunu söylemek yanlış olmaz. Öte yandan devlet tarafından korunmaya alınan Tamazight, Targhey ve Tebu dillerinin Libya’nın tek resmi dili olan Arapça ile eşdeğer tutulması da yakın gelecekte pek olası görünmüyor.

#Libya
#Arap
#Afrika
#Kaddafi
2 yıl önce