|

Türkiye’nin terörle mücadelesi ve değişen dengeler

Türkiye’nin terörle mücadelede benimsemiş olduğu yeni konsept ile sınır ötesindeki PKK varlığının ortadan kaldırılması artık önemli bir eşik. Bu bağlamda Irak sınırları içerisinde yer alan terör unsurlarına yönelik artan nokta atışı operasyonlarının genişletilmesine yönelik Türkiye ile Irak tarihsel bir görüşme gerçekleştirdi.

04:00 - 19/04/2024 Cuma
Güncelleme: 02:06 - 19/04/2024 Cuma
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.
Dr. Emine Çelik / Uluslararası Güvenlik Uzmanı

Türkiye’nin terörle mücadelede benimsemiş olduğu yeni konsept ile sınır ötesindeki PKK varlığının ortadan kaldırılması artık önemli bir eşik. Bu bağlamda Irak sınırları içerisinde yer alan terör unsurlarına yönelik artan nokta atışı operasyonlarının genişletilmesine yönelik Türkiye ile Irak tarihsel bir görüşme gerçekleştirdi.

Bilindiği üzere Bağdat, Türkiye’nin haklı güvenlik gerekçeleriyle Irak sınırında düzenlediği sınır ötesi operasyonları egemenliğin ihlali olarak değerlendiriyordu. Ancak 19 Aralık 2023 tarihinde Türkiye’de başlatılan Türkiye - Irak Güvenlik Mekanizması Görüşmesinin ikinci ayağının 14 Mart 2024’de Bağdat’ta gerçekleştirilmesi önemli gelişmelerle neticelendi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve beraberindeki heyet ile Irak Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin  liderliğinde süregelen görüşmelerde hem Irak hem de Türkiye, terör örgütü PKK ve uzantılarına yönelik ortak bir mutabakata vardılar. Öyle ki söz konusu mutabakatta ilk olarak her iki taraf da Irak’ın siyasi birliğine, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne vermiş oldukları önemi vurguladı. Ayrıca PKK’nın hem Türkiye hem de Irak için bir güvenlik tehdidi olduğu ve Irak’taki söz konusu varlığının Irak anayasasının ihlali olduğunun her iki tarafça vurgulanması kayıtlara geçti.

Tarihsel bir söylemle de PKK’nın Irak Ulusal Güvenlik Konseyi tarafından yasaklı örgüt olduğuna yönelik karar alınması, örgütle mücadelede iki ülke bağlamında yeni güvenlik konseptlerinin hazırlandığına yönelik söylemleri de kuvvetlendirdi. Öyle ki Türkiye’nin mevcut geçici üslerin korunmasının yanı sıra Irak derinlerinde de PKK’nın varlığının ortadan kaldırılmasına ilişkin en somut açıklamalardan biri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan geldi. Yaz aylarında PKK’ya yönelik bir kara harekatının düzenleneceğinin açıklanması, terör örgütü içerisinde büyük bir paniğe neden olurken, hem bölgesel hem de uluslararası sistem içerisinde PKK’ya destek veren ülkeler ile Türkiye arasında meydana gelebilecek yeni krizlerin habercisi olarak değerlendirilebilir.

BATI’NIN DEĞİŞMEYEN SAVLARI

Her ne kadar Irak ve Suriye’de DEAŞ’ın aktifliği, saldırılarının etki düzeyi azalsa da “DEAŞ ile savaşan Kürt milis gücü” söylemi Batı’nın PKK terör örgütünü aklama çabalarının başat argümanı olmaya devam ediyor. Özellikle ABD’li üst düzey askeri yetkililerin PKK’lı teröristlerle olan görüşmeleri, askeri eğitim ve mühimmat desteği, Türkiye’nin PKK ile mücadelesinde NATO müttefiki olan iki ülkeyi karşı karşıya getiriyor. Türkiye ile Irak arasında imzalanan mutabakat sonrasında ABD’li yetkililerin Irak’ta düzenlenecek kara harekatına yönelik olumsuz tutumları da Türkiye ve ABD arasındaki gerilimi bölgesel düzeyde arttırıyor. Yalnızca Irak’ta değil, Suriye’de de PKK’ya desteğini sürdüren ABD’nin son olarak Nevruz kutlamalarında ABD’li askerlerin yer alması Türkiye ile ilgili ikircikli tutumlarının başka bir göstergesi.

Avrupa’da da PKK tehdidinin artarak devam ettiği bilinen bir gerçek. Fransa’da ırkçı bir teröristin 3 kişiyi yaralaması, İsveç’te örgütün sıklıkla sokaklarda çatışmalara neden olması, Almanya’daki PKK’ya destek yürüyüşünde Türklere karşı düzenlenen saldırılar bunlardan yalnızca birkaçı… Son olarak ise Belçika’da 24 Mart’ta başlayan PKK’lı teröristlerin Türklere yönelik saldırıları, kolluk kuvvetlerinin müdahale etmemesiyle kontrolden çıkarak, birçok Türk vatandaşın yaralanmasına neden oldu. Halihazırda Batı’nın, Kürtlerin savunucusu, Kürt halkının temsilcisi ve DEAŞ ile mücadeledeki ana eksen müttefiklik anlayışı, PKK’nın Avrupa’daki artan harekat alanı genişletmektedir.

ORTA DOĞU’DAKİ DENGELER

Tüm gelişmelerin neticesinde gelinen noktada özellikle 7 Ekim sonrasında devletlerin de artık Orta Doğu bölgesinde kartlarını açıkça ortaya koymaktan çekinmediğini söylemek mümkün. Özellikle İsrail’in BM kararına ve uluslararası kamuoyunun tepkisine rağmen şiddet sarmalını devam ettirmesi, uluslararası hukukun ve normların da yok sayıldığı gerçeğini ortaya çıkarıyor. Öyle ki bölgede artık devletlerin zorlayıcı diplomasiye ek olarak vekil güçler ile çatışmalara girmekten çekinmediğini de ifade etmek gerekir. Son olarak İsrail’in İran büyükelçiliğine düzenlediği saldırı sonrasında, İran’ın misilleme saldırısı bölgedeki tansiyonu giderek yükseltti.

Her ne kadar Tahran’ın bölgesel güç olma iddiası üzerine kurgusal bir hava harekatı gerçekleştirdiği bilinse de gelinen noktada İsrail’in hukuk dışı saldırıları bertaraf edilerek, uluslararası sistemde, Orta Doğu’da İsrail’in güvenliği eksenli yeni söylemleri gündeme taşıdı. Böyle bir atmosferde Türkiye’nin PKK ve uzantılarına karşı olası harekatına Ortadoğu’da söz sahibi olmak isteyen birçok devlet tarafından bölgesel gerilimi tırmandıracağı iddiasıyla karşı çıkılıyor. Türkiye cephesinde ise bölgede kendi bekasını korumak ve güvenliğini sağlamak adına terörle mücadelede büyük bir kararlılıkla örgütün yerinde imha sürecine devam edileceği de bilinen bir gerçeklik…



#Politika
#Terör
#PKK
#DEAŞ
14 gün önce