|

Yeni vekil ülke Yunanistan

Son yıllarda uluslararası ilişkiler, güvenlik ve siyaset biliminde vekalet kavramı üzerinden birçok çalışmalar ve tartışmalar yapılmaktadır. Bunlar arasında vekil güçler, vekil terör örgütleri en başta yer almaktadır. Vekil güçler arasında paralı askerler, özel askeri şirketler ve yabancı askerler bulunmaktadır.

00:00 - 14/06/2022 Salı
Güncelleme: 17:15 - 13/06/2022 Pazartesi
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv
Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe
Siyaset Bilimci - Akademisyen

Son yıllarda uluslararası ilişkiler, güvenlik ve siyaset biliminde vekalet kavramı üzerinden birçok çalışmalar ve tartışmalar yapılmaktadır. Bunlar arasında vekil güçler, vekil terör örgütleri en başta yer almaktadır. Vekil güçler arasında paralı askerler, özel askeri şirketler ve yabancı askerler bulunmaktadır. Emperyalist ülkeler bu oluşumların hukuki alt yapısını oluşturduktan sonra dünyanın herhangi bir coğrafyasında bu vekil güçleri kendi politikalarının uygulama aracı haline getirmeye başlamışlardır. Özel askeri şirketler bağlamında ele alınan ve incelenen “Vekalet Savaşı (Proxy War)” stratejisinin kapsamı genişletilmiş ve terör örgütleri de bu kapsama alınmıştır. Bu stratejiyi en iyi ve kapsamlı şekilde kullanan ülke Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olmuştur.

ABD’NİN HEGEMONYA ARAÇLARI

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünya siyasetinde etkisini artıran ABD, küresel anlamda bir hegemonya ve bazı coğrafyalarda ise tahakküm kurabilmek amacıyla öncelikle kendi askeri gücüne başvurmuştur. Dünyanın çeşitli coğrafyalarında; Vietnam, Irak ve birçok yerde kendi güçlerini kullanmış ve ağır kayıplar vermiştir. İnsani kayıplara maddi kayıpların da eklenmesiyle ABD iç kamuoyunda sesler yükselmiş ve iktidarlar zor duruma düşmüştür. ABD, Afganistan’da kendi askeri gücünün yanısıra NATO ülkelerinin askeri birliklerini kullanırken aynı zamanda 1980 yılında Münih’te kendi desteğiyle kurulan El Kaide örgütünü de kullanmaya başlamıştır. El Kaide’ye yönelik ilk başlarda Sovyetler Birliği’ne karşı Afganistan’ın kurtarılması ve özgürleştirilmesi amacı seslendirilse de örgüt, ilerleyen yıllarda Kafkasya’da, Irak’ta ABD’nin politikalarını gerçekleştirmek amacına yönelik kullanılmıştır.

Bu tür örgütlerin özgürlük ve bağımsızlık savaşı verip vermediği, mevcut düzene karşı çıkarak siyasal şiddet üretip üretmediği konusu tamamen örgütü kullanan ülkenin söylemine ve nitelendirmesine bağlı kalmıştır. Terör ve terörizmin tanımlanma sorunundan bahsedilse de esas sorun tanımlama değil nitelendirmedir. Terör ve terörizm tanımları açıktır ve ikisinin arasında “irade ve amaç” bakımından fark bulunmaktadır. Literatürdeki hem fikir olma pratiğe yansımamış, hegemonik devletler kendi politikaları doğrultusunda terör örgütlerini kullanmaya başlamışlardır. Bununla ilgili Nikaragua ve Mozambik’teki ayrım ve nitelendirme en çarpıcı örneklerdir.

ABD, El Kaide terör örgütünü başta Afganistan olmak üzere çeşitli coğrafyalarda kullanırken, Irak’ta bu örgütün bir türevi olan DEAŞ’ı kullanmıştır. DEAŞ vasıtasıyla Suriye ve Irak’ta siyasal şiddet zirve noktasına ulaşmış, ortaya çıkan terörizm baş edilemez duruma gelmiş ve kaynak ülkeleri vurmaya başlamıştır. DEAŞ’a çeşitli saiklerle katılan Batılı ülkelerin vatandaşları kendi ülkelerine dönerek terör eylemlerine başvurmuştur. Fransa, İspanya ve İngiltere’deki terör saldırıları DEAŞ terörünün bitirilmesini mecbur kılmış ve bunun için yine bir vekil örgüt olan PKK/YPG kullanılmaya başlanmıştır.

VEKİL ÖRGÜTLERDEN VEKİL ÜLKELERE

ABD, Ortadoğu’da vekil terör örgütlerini kullanarak kendi politikalarını gerçekleştirmeye çalışırken, Biden yönetimi Afganistan çekilmesi sonrası yeni stratejisini uygulamak için “Vekil Ülkeler” kullanmaya başlamıştır. ABD Başkanı Biden göreve geldikten sonra yapmış olduğu ilk konuşmasında Rusya ile askeri alanda, Çin ile ekonomik alanda mücadele edeceklerini açıklamış ve bu stratejiyi Avrupa’nın doğusunda uygulamaya başlamıştır. Rusya ile olan askeri mücadelesinde Ukrayna kullanılmıştır. Ukrayna’ya NATO üyeliği sözü verilmesine rağmen söz yerine getirilmemiş ve Ukrayna-Rusya Savaşı başlatılmıştır. Böylelikle Rusya’nın tüm siyasi, ekonomik ve toplumsal enerjisinin bu bölgede toplanması ve yoğunlaşması amaçlanmış ve yerine getirilmiştir. ABD’nin eski Moskova Büyükelçisi Michael Mcfaul’un, bir mülakatta “Ukrayna’ya NATO üyeliğine dair yalan mı söylediniz?” sorusuna gülerek “evet” cevabını vermesi ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin NATO’yu canlandırdığını ifade etmesi Ukrayna’nın ABD politikalarını uygulayan vekil bir ülke olduğunu göstermektedir.

ABD, yine İsveç ve Finlandiya’yı kullanarak bu stratejiyi sürdürme gayretindedir. İsveç ve Finlandiya’nın bugüne kadar Rusya’dan açık bir tehdit görmemesine rağmen NATO üyesi olmak istemesi oldukça manidardır. Rusya ile doğrudan sıcak bir çatışmaya girmeyen ABD, Rusya politikalarını Ukrayna, İsveç ve Finlandiya vekil ülkeleri ile uygulamaktadır.

ABD diğer bir vekil ülke olarak ise Yunanistan’ı hazırlamaktadır. Yunanistan kurulduğu günden bugüne kadar emperyalist devletlerin vekili olarak özellikle Türkiye’ye karşı kullanılmıştır. Bir asır önce İngiltere şimdi de ABD kullanmak istemektedir. ABD, Yunanistan’da kurduğu askeri üsler vasıtasıyla Türkiye’yi adeta tehdit etmektedir. Muhtemel bir ABD-Türkiye geriliminde Yunanistan Türkiye’ye karşı harekete geçirilecektir. ABD ve Batılı ülkeler, Türk-Yunan çatışmasını, büyüyen ve gelişen Türkiye savunma sanayi ve bölgesel gücüne darbe vurmak için fırsat olarak değerlendirmektedir. Dolayısıyla Yunanistan’da ABD’nin politikalarını uygulamak için hazırlanan bir vekil ülke durumundadır.

#ABD
#Yunanistan
#Afganistan
#NATO
#Kafkasya
#Ukrayna
#Rusya
2 yıl önce