Ürdün ile teşriki mesayi yaptıracak böyle bir girişimi memnuniyetle karşılayan ihracatçılar, İskenderun- Akabe arasında düzenlenecek seferlerin “can simidi” olacağına inanıyor.
Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, Ro-Ro taşımacılığının, uluslararası taşımacılıkta mesafeyi kısaltması, yükleme ve boşaltmanın hızı ve maliyetlerinin düşüklüğü ile ciddi avantajlar sunduğunu belirtti. Ro-Ro seferlerinin ayrıca nakliyeciler açısından da hem sağladığı kolaylıklar hem de güvenlik risklerinin az oluşu nedeniyle tercih edilen bir taşımacılık şekli olduğunu anlatan Büyükekşi, Akabe-İskenderun arasında Ro-Ro seferlerinin başlamasını, bu anlamda önemli gördüklerini vurguladı.
Akabe Limanı'nın stratejik bir öneme sahip olduğunun altını çizen Büyükekşi, “Akabe'ye düzenlenmesi planlanan seferlerle Arap dünyası ve Ürdün ile ticari ilişkilerimizin daha da gelişeceğine inanıyorum. Seferlerden hem Türkiye hem de Ürdün önemli kazançlar sağlayacaktır. Ayrıca seferlerin İskenderun'dan yapılacak olmasının, bölgesel dinamikler üzerinde de etkiler yaratacağına inanıyorum” dedi. Büyükekşi, Ro-Ro feribot taşımacılığı ile Akabe'nin, Türkiye için Ürdün'ün yanı sıra Körfez ve Arap yarımadasına açılan bir kapı görevi göreceğini anlattı.
Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB) Koordinatör Başkanı Bülent Aymen ise kriz öncesi 23 milyar dolarlık Orta Doğu pazarına karayolundan tek giriş kapımızın Suriye olduğunu hatırlattı. Türk Ro-Ro gemilerinin mecburen Süveyş Kanalı'ndan geçtiği belirten Aymen, “Kanal geçiş ücretlerinin yüksek olması da Türk mallarının Orta Doğu pazarına ulaşmasını engelliyor. 150 tırlık bir geminin kanaldan geçiş maliyeti minimum 400 bin dolar civarında bulunuyor. Bunun üzerine normal Ro-Ro seferleri düzenleniyor. Bu kez de tırlar gemi ile giderken, şoförler uçak ile Cidde'ye, oradan da Duba Limanı'na gitmek zorunda kalıyor. Ancak Suudi Arabistan bu şoförlerin limana gitmesi için vize vermiyor. Her türlü sorun yaşanıyor” dedi. Aymen, Akabe-İskenderun arasında Ro-Ro seferlerinin düzenlenmesinin, daralan ihracat için adeta bir “can simidi” olacağını kaydetti.
