İspanya'nın Barselona kentinde düzenlenen Mobil Dünya Kongresi’nin ana gündemi yapay zeka teknolojileriydi. Türkiye’yi temsil eden yerli firmalardan Turkcell; teknoloji devleri Huawei, Ericcson, Nokia ile stratejik iş birlikleri ve ortaklıklar kurdu. Kongrenin ana gündemi şüphesiz yapay zeka teknolojileriydi.
Kongrede düzenlenen iki önemli panelde konuşan Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç ile yaptığımız söyleşide yapay zeka teknolojisinin geldiği aşamayı, insanlığı bekleyen tehlikeleri, Türkiye’nin verisini, Turkcell’in yatırımlarını, BİP uygulamasının geçireceği dönüşümü ve Togg’un dijital altyapısını konuştuk.
En önemli gündem yapay zekâ. Olmazsa olmazı. Günümüzde herhangi bir kongrede veya herhangi bir şirket grubu yapay zekadan bahsetmiyorsan eksik kalıyor.
Bazen bazı terimleri çok hızlı eskitiyoruz. Yapay zeka da günümüzde en fazla ve en hızlı eskitilen terimlerden oldu. Herkes yapay zeka yaptığını söylüyor ama yapay zekanın anlamında farkındalığına baktığımız zaman birçok kişinin yapay zekanın tam olarak ne olduğunu da bilmiyor.
Birçok kişi yapay zekayı bir çilingir gibi her sorunu çözen bir anahtar olarak görüyor.
Kesinlikle öyle değil. Yapay zekanın bir çocuk gibi öğrenmesi gerekiyor. Öğreneceği şey de veri. Tabii veriyi üreten kim? Bizim gibi dijitalleşmeyi sağlayan operatörler ve şirketler. O veriye sahip olanlar çok güzel yapay zeka algoritmaları geliştirebiliyor. Dünyanın en iyi yüz tanım algoritmasını yapan ülke Çin. Çünkü birçok görüntü teknolojilerinde insanların yüzünü kullanabiliyorlar.
Avrupa'nın normlarına uygun olarak özellikle kişisel veriler konusunda çok daha hassasız. Ne kadar fazla veriniz varsa o kadar kaliteli algoritmalar geliştirebiliyorsunuz. Burada konuşulan en önemli konulardan biri ise ‘sorumlu yapay zeka’ oldu.
Yapay zekayı oluşturan veri setlerinin ne kadar doğru toplandığı, bilgilerin ne kadar doğru olduğu ve ne kadar ön yargılardan ayıklanmış olduğunu tartışıyoruz. Bu konuşuluyor burada. Çünkü ön yargılı bir yapay zeka veri setiyle oluşturulan yapay zeka da ön yargılı oluyor. Günümüzdeki en büyük problem dezenformasyon. Eğer bu sorun yapay zekayla da karşınıza çıkarsa ne yazık ki kendiniz kendinize çok büyük bir sorun ve problem yaratmış oluyorsunuz.
FARKINDALIK OLUŞMASI LAZIM
Yapay zeka teknolojilerini yapanlar da insan olduğu için, insanı bu döngünün içinde tutmak zorundayız. Ön yargıları bulup temizleyecek olan da yine insan. Ön yargılı sistemi kuran da insan. Mesela siz çok ön yargısız bir yapay zekâ algoritması oluşturuyorsunuz. Ama ona binlerce kez ön yargılı sorular soruyorsunuz. Bir çocuk gibi düşünelim. Çok güzel eğitim verilse bile dışarıdan gelen etkilerle ön yargılı ve hatta kötü bir insana dönüşebiliyor. Orada anne babalar devreye giriyor yine; ‘Bak bunu böyle yapma. Bunu böyle yaparsan yanlış olur. Burada söylenmez’ gibi. Şimdi dünyada da yapay zekânın gelişimi de böyle bir yöne doğru gidiyor. Kontrollü bir veri seti, veri oluşturma üzerine çalışılıyor şu anda.
Evet. Nasıl bir yabancı dil öğrenmek çok zorunluysa günümüzde herkesin yapay zeka konusunda belli bir seviyede farkındalığının oluşması lazım. Biz de Turkcell olarak birçok proje yaparak vatandaşlarımızı, çalışanlarımızı, sonra çalışanlarımızın etrafını, sonra da bütün gençlerimizin ve Türkiye'nin yapay zeka konusunda farkındalığının oluşmasını istiyoruz. Bu bağlamda 2020 yılında Türkiye'de yapay zekâ kullanım ilkelerini açıklayan ilk şirket olduk. Çünkü yapay zekanın ne olduğunu bilmediğiniz zaman çok büyük beklenti içine girebilirsiniz.
Şöyle; yapay zekayı bilen insanlar, yapay zekayı bilmeyen insanların önüne geçecek. Nasıl ki İngilizce bilenler veya yabancı dil bilenler, yabancı dil bilmeyenlerle iletişim anlamında çeşitli sorunlar yaşıyorsa, yapay zeka da insanın yerini almayacak. Ama yapay zekayı bilenler yapay zekayı bilmeyenlerden veya kullanmayı beceremeyenlerden bir adım önünde gidecek.
Burada şunu söylemem gerekiyor. Bunu çok kişi yaptığı zaman insanın vermiş olduğu ruh var ya, olmayacak. Ve bir süre sonra birbirinin aynısı olan birçok video, birçok sinema filmi, birçok YouTube'a konan film olacak. Ondan dolayı bence bundan korkmamak gerekiyor.
DİJİTAL ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ İÇİN ALTYAPILAR KURMALIYIZ
Bu sene otuzuncu yılımız. 1994 yılında kuruldu Turkcell. Ve Turkcell otuz yıl boyunca Türkiye'ye hep ilkleri getirdi. Uydu üzerinden kesintisiz iletişim konusunda Liynk firmasıyla anlaşma imzaladık. Testlerine başlayacağız. Huawei ile yeni nesil teknolojilerin enerjisinin verimli şekilde yapılması için anlaşma imzaladık. Hem Ericsson'la hem de Nokia'yla 6G teknolojilerinin Türkiye'ye getirilmesi için iş birliği anlaşmaları imzaladık.
Tabii. Artık bu bir ekosistem. Yani tek başınıza her şeyi yapamıyorsunuz. Turkcell olarak onlarca üreticiyle çalışıyoruz. Bunu ‘dijital özgürlük’ olarak görüyoruz. Hiçbir operatör kendini bir tane üreticiye bağlı tutamaz. Mesela anlık mesajlaşma uygulamamız, BİP’imiz. Müzik dinlemek için Fizy’imiz var. Paycell gibi ödeme altyapımız var. Yani biz operatör olmak dışında vatandaşlarımızın dijital deneyim yaşadığı her yerde olmak zorundayız. Ama bu diğer firmalarla çalışmayacağız anlamına gelmiyor. Biz dijital özgürlüğümüzü sağlayacak altyapı kurmamız gerekiyor.
Yirmi sene önce telefon operatörü olmak çok güzel bir şeydi. Şimdi buradaki bütün operatörlere baktığın zaman hepsinin söylediği şey; ne yapmamız lazım? İnternetin bu kadar hızlı yayılmasıyla beraber, biz fiberleri döşeyen, kablosuz iletişim bağlantısını sağlayan şirketleriz. Ama bizim üzerimizden iş yapan Amerikan veya Çin'in firmaları ekonomik anlamda bizden daha iyi durumdalar.
Var. Çünkü yolu yapan biziz ama otobüs işletmesi bizden çok daha ekonomik anlamda değerli işler yapabiliyor. Turkcell olarak biz bunun farkındayız.
Tabii. Tüm rakipleri açısından. Şu anda da yapmış olduğumuz iki tane önemli işimizden bir tanesi veri merkezi. Şu anda Türkiye'de veri merkezi anlamında bir numarayız. İkincisi de enerji. Giderlerimizi azaltıp vatandaşlarımıza daha iyi hizmet sunmalıyız. Türkiye'nin enerjisinin yüzde birini üç telekom operatörü kullanıyor. 240 milyon dolarlık bir yatırımla üç yüz megavatlık enerji şirketi kurup güneş enerjisi yatırımına başladık.
TOGG’A SÜREKLİ GÜNCELLEME GELECEK
Togg, Türkiye'nin ürettiği ilk ve en teknolojik araba. Çok kaliteli bir platform, yetmiş beş adet sensörü var. Daha birçok sensörünü kullanamıyoruz. Çünkü yavaş yavaş yazılım geliştiriyor. Biz teknolojik altyapısına destek oluyoruz. Mesela o Togg'un güncellenmesi için Türkcell'le bağlantı kuruyorsunuz. Gece vakti yazılımı güncelleniyor. Sabah kalktığınızda yeni bir arabayla karşılaşacaksınız. Çünkü o bir artık cihaz. Bir bilgisayar.
Esasında ilk başta yaşanan sorunların en büyük sebebi de buydu. Sadece bir araba gibi düşündük. Kontağa çevirip gidebileceğiz ama cep telefonunuzu açtığınız zaman ne yapıyorsunuz? Belli bir süre bekliyorsunuz. Togg’da da bazı sorunlar çıkabiliyor. Bundan sonraki hedef iyileştirilmesi. Daha kaliteli hale getireceğiz. Altyapısı hazır.
Tabii. Sürekli güncelleyecek. Şunu da unutmamamız gerekiyor; bütün elektrikli arabalar sürekli güncellenecek. Şimdi bazı vatandaşlarımız diyor ki; ‘yani ne gerek var?’ Gerek var. Çünkü bunlar bağlantılı aletler. Siz cep telefonunuzun güncellemesi geldiği zaman ‘ne gerek var’ diyor musunuz? Geri kalmamak için hemen yapıyorsunuz. Yeni özellikleri kazanıyorsunuz. Hem de siber güvenlik zafiyetlerine karşı önlem alıyorsunuz.
BİP artık sadece mesajlaşacak
Yaklaşık on senedir BİP var. Mevcut soruna, anlık mesajlaşma uygulaması gibi bakmaya başladık artık. Öncelikli kendi ana işini doğru yapacak. BİP, içine farklı özellikler getirilerek esas ana işi olan amaçtan uzaklaştı. Biz bunu tekrar konsolide edip, küçültüp, ana işini çok doğru yapan, çok güzel yapan bir uygulama haline getireceğiz. BİP olacak. Tekrar söylüyorum. Anlık mesajlaşma uygulaması, ödeme uygulamamız, FİZY uygulamamız. Bunlar bizim dijital özgürlüğümüz için olmazsa olmaz. Çünkü bunların bütün verisi Türkiye içinde kalıyor.
Alternatif olmanın dışında günlük kullanım... Bir üst sınıfa çıkartmak. İnsanların anlık mesajlaşma deyince ‘bana şu uygulamadan gönder’ diyor. BİP’i, insanlarımızın ‘bana bunu BİP'ten gönder’ diyebilecek seviyeye getirmek istiyoruz.
Bu sene çok yoğun bir şekilde uygulamanın daralması ve kalitesinin arttırılması üzerine çalışacağız. Pazarlama ve stratejik çalışmalarla iki ve üç sene içinde kullanım oranlarının artmasını bekliyoruz. Ama şunu da söylemem gerekiyor. Bir algıyı kırmamız gerekiyor; BİP’te uçtan uca şifreleme var. BİP güvenli bir iletişim. Kesinlikle kimse takip edilmiyor. Güvenli iletişim sağlıyoruz.