Ukrayna savaşında enerjide Rusya kıskacına takılan Avrupa, yenilenebilir enerjide rüzgara dev yatırımlar gerçekleştiriyor. Erciyes Üniversitesi Enerji Dönüşümleri Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü, Prof. Dr. Mustafa Serdar Genç, Avrupa’nın yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik çalışmalarını Yeni Şafak’a değerlendirdi. Genç, Avrupa’nın yenilebilir enerji kullanımına geçiş süresini 2050 yılı olarak planladığını ifade etti.
RÜZGARA DEV YATIRIMLAR
Sanayi devriminden bu yana yoğun şekilde kömür, doğal gaz gibi fosil kaynaklar kullanan Avrupa ülkelerinin Kyoto Protokolü, Paris İklim Anlaşması ve İklim Zirvesi anlaşması ile yenilebilir enerji alanında büyük yatırımlar yapmaya başladığını anlatan Genç, "Tamamen yenilenebilir enerji kullanımına geçiş için 2050 yılı hedef gösterilse de bu geçişin daha uzun süreler alacağını düşünmekteyim. Geçen yıl Avrupa’daki yeni rüzgâr kurulumlarının %81’i kara üzerindeki rüzgâr santralleriydi. İsveç, Almanya ve Türkiye en fazla kara üzerindeki rüzgâr santralleri inşa etti. Avrupa şu an 236 GW rüzgâr kapasitesine ulaşmıştır. Avrupa’nın 2022-2026 döneminde 116 GW yeni rüzgâr santrali kurmasını beklenmektedir. Özellikle Danimarka, İngiltere, İsveç gibi Kuzey Avrupa ülkeleri rüzgâr enerjisine dev yatırımlar yapıyor" diye konuştu.
DENİZ ÜSTÜNE DE KURUYOR
- Avrupa güneş ve jeotermal enerji potansiyeli bakımından oldukça fakir olduğuna da dikkat çeken Genç, "Bundan dolayı rüzgâr enerji sistemlerine yoğun yatırımlar yapılmaktadır. Kıyısı olan ülkeler deniz üstü rüzgâr kurulumuna yatırım yaptı. İngiltere'de deniz üstü rüzgâr santralleri yaygındır. Daha verimli olan deniz üstü rüzgâr enerji sistemlerinin Avrupa ülkelerinde daha yaygın kullanılması gerekmektedir" dedi.
ORTA DOĞU GAZI HAZIR DEĞİL
Orta Doğu'da bulunan doğal gazın Avrupa’ya taşınması için altyapının henüz hazır olmadığını anlatan Genç, şunları kaydetti: Özellikle Mısır’dan Ürdün’e uzanan Arap Doğal Gaz Boru Hattı Projesi aynı zamanda Suriye ve Lübnan’dan da geçip İsrail doğal gazını da taşıyacaktır. Şimdiye kadar herhangi bir sorun yaşamamış olsa da asıl mesele, bu boru hattının İsrail’in doğal gazını Suriye’ye taşımasında ve Suriye’ye karşı sert yaptırımlar uygulayan ABD’nin tutumu olacaktır.”
