Rusya ekonomisinin Suriye'deki askeri operasyonları nedeniyle daha da kötüye gideceği belirtiliyor.
Rusya'nın Suriye'de düzenlediği hava saldırılarını değerlendiren uzmanlar, petrol fiyatlarındaki düşüş ve yaptırımlar nedeniyle ekonomik krizle boğuşan Rusya'nın, Suriye'de kapsamlı bir çatışma ortamına girmek istemeyeceğini ifade ediyor.
Atlantik Konseyi Avrasya Merkezi Kıdemli Uzmanı Anders Aslund, Rusya'nın Suriye'deki tutumu nedeniyle ABD ve Batılı ülkelerin bu ülkeye yönelik yaptırımlarını devam ettireceğine işaret ederek, "Suriye'de bir savaş ortamının Rusya'ya maliyeti yüksek olacaktır. Bu yıl yüzde 4 küçülmesi beklenen Rus ekonomisi, yaptırımlar ve petrol fiyatlarındaki düşüş nedeniyle daha da zorlanacaktır" dedi.
Aslund, Suriye'deki hava saldırılarının yan ısıra, Ukrayna'da devam ettirdiği faaliyetler nedeniyle mali açıdan sıkıntı yaşayan Rusya'nın yürüttüğü stratejinin tehlikeli olduğunu ve ülkenin istikrarını tehdit ettiğini söyledi.
Merkezi İngiltere'de bulunan risk analizi örgütü Maplecroft Yöneticisi Anthony Skinner da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, Rus ekonomisinin içinde bulunduğu durum nedeniyle baskı altında olduğunu belirterek, "Rusya, bu yüzden Suriye'deki askeri faaliyetlerini genişletmek konusunda çok zorlanacaktır" dedi.
Rusya'nın Suriye'deki faaliyetleri nedeniyle İran'la ilişkilerini daha da güçlendireceğine dikkati çeken Skinner, "Rusya'nın Suriye'deki hamleleri, İran'ın da işine geliyor. İki ülke arasında kuvvetlenen ilişkiler nedeniyle Putin yönetimi, yaptırımların kalkmasıyla uluslararası yatırımlara açılacak İran pazarındaki büyük projelerde daha avantajlı bir konuma da gelmek istiyor olabilir" diye konuştu.
Londra merkezli düşünce kuruluşu Chatham House'un Rusya ve Avrasya Programı Araştırma Görevlisi John Lough ise Rusya'nın Suriye'ye müdahalesi nedeniyle Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütünde (OPEC) etkin konumda bulunan Suudi Arabistan'la ilişkilerinin zayıflayacağını söyledi. Lough, "Türkiye'deki nükleer enerji ve doğalgaz projelerinin askıya alınması da Rusya'yı ekonomik anlamda büyük zarara uğratır" değerlendirmesinde bulundu.
Ukrayna'ya bağlı Kırım Özerk Cumhuriyeti'nde 2013 sonunda ortaya çıkan protestolar ve Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesiyle sonuçlanan olaylar sonucunda, Batılı ülkeler Mart 2014'te Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e yakın siyasetçi ve iş adamlarına bazı yaptırımlar uygulamaya başladı.
Rusya'nın, Ukrayna'daki askeri faaliyetlerini durdurması amacıyla uygulanan yaptırımlar sonuç vermeyince, AB ülkeleri ve ABD, aynı yılın haziran ayında doğrudan Rus ekonomisini hedef alan ikinci yaptırım paketini devreye soktu.
Rus bankacılık, enerji ve savunma endüstrilerine yönelik bu yaptırımlar neticesinde, Rus şirketlerin Batılı kurumlardan kredi alması yasaklanırken, Batılı şirketlerle birçok alanda yürütülen ticari ilişkiler donduruldu veya ertelenmek zorunda kaldı.
Moskova yönetimi ise aldığı karşı yaptırım kararıyla, ABD, AB, Kanada, Norveç ve Avustralya'dan et, balık, meyve-sebze, süt ve süt ürünleri alımını bir yıllığına durdurdu.
Dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz ihracatçısı ülkelerinden Rusya'nın geçen yıl bu kaynakların satışından elde ettiği gelir, ülkenin toplam milli gelirinin yüzde 68'ini oluşturdu.
Yaptırımlar ve petrol fiyatlarındaki düşüşün de etkisiyle Rus ekonomisi bu yılın ilk yarısında yüzde 3 küçülürken, rublenin sene başından bu yana dolar karşısındaki değer kaybı da yüzde 40'ı geçti.
Rusya, bu yılın 8 ayında bütçe açığını kapatabilmek amacıyla Rezerv Fonu'ndan yaklaşık 13 milyar dolar harcamak zorunda kaldı.
