İzmir'in ilk yerleşim yeri olarak kabul edilen Yeşilova Höyüğü, 8 bin 500 yıl öncesinde yaşayan ilk Egelilerin yaşamına dair birçok eşsiz buluntu barındırıyor. Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Tasarım Bölüm Başkanı Öğretim Görevlisi Korkut Ünal'ın kazı alanında ortaya çıkarılan buluntulardan elde edilen bilimsel veriler ışığında resmettiği, o dönemki yaşamı gözler önüne seren 'Bir Gün' adlı 45 metre uzunluğundaki resim, kazı alanının duvarına yerleştirildi.
Eserini anlatan Korkut Ünal, bir hikaye yazıp daha sonra görselleştirdiğini söyleyerek, "Neolitik dönemde üretilen çizim ve boyama teknikleriyle bağlantı kurabilmek için eserde kömür kalem kullandım. Öncelikle 7 metre boyutlarındaki kağıda resmedip, daha sonra dijital ortama aktardım. Eseri dijital ortamda boyarken höyüğün günümüz renklerinden ve doğal ortam renklerinden ilham aldım. Zafer Hoca, burada yaşayan halkın Bayraklı’ya gidip balık avlayıp geri dönmesinden bahsetmişti. Onun üzerine ben de hikayeye buradan başladım. Bin yıllık süreci bir günün içine sığdırarak anlattım.
Höyüğün tarihini anlatan Yeşilova Höyüğü Kazı Başkanı Prof. Dr. Zafer Derin, "8 bin 500 yıl öncesinden itibaren burada üst üste 10 köy kurulmuş. Köyler doğal afetler nedeniyle yıkılmış, tekrar kurmuşlar. Bin yıl boyunca burada yaşamışlar. Biz de İzmir’in ilk kültürünü, kim olduklarını, nasıl yaşadıklarını, nasıl bir çevre içinde bulunduklarını anlamaya çalışıyoruz. Buradaki sadece bir arkeolojik çalışma değil, aynı zamanda kentin içinde olması nedeniyle toplumla tarihi buluşturan, toplumun iyi bir çevre içinde yaşamasını sağlayan hem turizm hem kalkınma açısından olanaklar sunan bir proje. İlk Egeliler, balık ağlarıyla çipura avlamışlar ve bol miktarda kum midyesi, istiridye, deniz salyangozu gibi birçok ürünü toplamışlar. Bu anlamda Ege’nin ilk avcı toplumu diyebiliriz. Hayvancılık ve tarım da var.
’Bir Gün’ adlı eserin arkeolojik açıdan öneminden bahseden Prof. Dr. Derin, şunları söyledi:
"Günümüze kadar korunmuş olan yapı kalıntıları içindeki yaşamın canlanmış bir şekli, bir aynası gibi. Anlatımı daha yüceleştiren, anlaşılır hale sokan, bir taraftan kalıntıya bakarken öbür taraftan yaşamı gördüğünüz bulunmaz bir sunum şekli. Arkeolojik alanlarda daha önce hiç rastlanmamış bir şey bu. Kazı alanında böyle bir eserin bulunması bir ilk diyebiliriz.