TBMM İnsan Haklarını İnceleme Göç ve Uyum Alt Komisyonu Başkanı Atay Uslu başkanlığında hafta içinde toplanan Göç ve Uyum Alt Komisyonu, Türkiye’de yükseköğretim gören Suriyeli öğrencileri dinledi. Uslu, çalışmalarına ilişkin verdiği bilgide Suriyeli sığınmacılar içindeki yetişmiş insan gücü göçüne değindi.
BAŞARIYLA YÖNETİLİYOR
- “2011 yılında göç başladığı zaman vatandaşlık süreçlerinin işletilmesi çok düşünülmemişti” diyen Uslu, “İlk yıllarda Avrupa’ya doğru bir mobilite oldu. Süreç uzadıkça vatandaşlığa kabul ile ilgili istisnai süreçler sistematize edildi. Özellikle son 3-4 yıldır, nitelikli sığınmacıların Türkiye’de kalması için sosyal uyum süreçleri çok başarıyla yönetiliyor” dedi.
REFLEKS YAVAŞ İŞLEDİ
Uslu, “Vatandaşlık konusunda bu tür göçlerde daha hızlı hareket gerekebiliyor. Hızlı ve kitlesel bir göç olması, belki ilk defa bu kadar büyük bir göçle karşılaşılması nedeniyle ilk yıllarda vatandaşlığa geçirme refleksi yavaş işledi. Avrupa’nın nitelikli göçü kabul, diğerlerini kabul etmeyen insan haklarına aykırı politikaları sebebiyle nitelikli göçmenlerin Almanya başta olmak üzere başka ülkelere göçleri oldu.” Şu an yaklaşık 100 bin Suriyelinin Türk vatandaşlığına geçtiğini belirten Uslu, bunların çoğunun doktor, mühendis, iş adamı niteliğinde Türkiye’ye değer katanların olduğunu kaydetti. Uslu, Suriye’den Türkiye başta olmak üzere, komşu ülkelere 20 bine yakın doktor ve sağlık elemanı geldiğini ancak bunlardan 5 bine yakınının kaldığını söyledi.
500 KİŞİYE İSTİHDAM
Uslu, Kahramanmaraş’ta bir Suriyeli iş adamının Türk vatandaşlığına alındığını ve şu an 500 kişiye istihdam sağladığını kaydetti. Uslu, Türkiye’nin göçü yönetme politikası ile entellektüel, akademik ve ekonomik potansiyeli olan sığınmacılara vatandaşlık dahil kalıcı statüler sunduğunu sözlerine ekledi.
- Dünyaya örnek oluyoruz
- Uslu vatandaşlığa geçiş süreciyle ilgili olarak şunları söyledi: “Bugün Türkiye’de vatandaşlık süreçleri dahil uyum açısından olağanüstü bir başarı var. Almanya 50 yılda isteğe bağlı bir göç olmasına rağmen uyum süreçlerini düzenleyebildi. Oysa Türkiye 7-8 yıl içinde uyum refleksini, mevzuatıyla, uygulamasıyla bir politikaya ve stratejiye dönüştürdü. Uyum entegrasyonun üstünde birlikte yaşama politikası olarak dünyaya örnek teşkil ediyor. Avrupa, bizim gönül temelli uyum modelimizi örnek almalı.”
