Avrupa Birliği, kamuoyunda demokratikleşmeden geriye gidiş içerdiği iddiasıyla eleştirilen Terörle Mücadele Kanunu (TMK) tasarısına 9 itirazda bulundu. AB Türkiye Temsilcisi Hansjörg Kretschmer, Meclis AB Uyum Komisyonu'na 5 sayfalık mektup yazarak itiraz ettikleri 9 noktayı bildirdi.
TCK'daki 60 suç terör suçu kapsamına alınıyor. Abdullah Öcalan'a 'sayın' diye hitap edilmesi, terör örgütünün finansmanı için çocuk pornografisi yapılması, insanların dükkanlarının kapatılmaya zorlanması, toksik varillerin gömülmesi bile terör suçu kabul ediliyor.
TCK'nın 318. ve 319. maddesinde düzenlenen askere gitmemeyi teşvik ile askerlerin amirlerine itaatsizlik suçu da terör kapsamına alınmaktadır. Bu suçların terör kapsamına alınmasının vicdani reddin dile getirilmesinin suç olacağı belirtiliyor.
Basın yayın organları savcı kararıyla durdurulabiliyor. 5'inci madde çok muğlak ve toplumun haber alma özgürlüğünü kısıtlıyor. AİHM kararlarına aykırı ve OHAL'i hatırlatıyor. Bunun hakim kararıyla yapılması gerekir.
Basına verilen para cezaları hapse çevriliyor. Mevcut TMK'da yayıncının tiraj durumuna göre oransal ceza veriliyor. Bu durumda taslak bazı yayın organlarının profesyonel yayın hayatlarını sürdürmelerini imkansız hale getirecektir.
Terör örgütünün veya amacının propagandasının yapılması suç kabul ediliyor. Cebir ve şiddet içermeyen düşünce açıklamaları bile suç olacaktır. Kürtçe eğitimi savunan ceza alabilecektir. TMK'nın kaldırılan 8. maddesi geri getirilmektedir.
Taslakta daha geniş tutulan 'terörün finansmanı' suçunda 'bilerek ve isteyerek' şartı getirilmiştir. Ancak bu maddede yer alan ifadeler tartışmalı ve muğlak ifadelerdir.
Gözaltına alınan kişinin sadece bir yakınına haber verilmesi, şüphelinin gözaltında sadece bir avukattan yardım alabilmesi ve gözaltına alınan kişinin 24 saat süreyle avukatıyla görüşmesinin yasaklanması mümkün olacaktır. Bütün bunlar yürürlükteki CMK'dan geri adımdır.
Güvenlik güçlerinin suç işlemeleri halinde tutuklanmaları zorunluluk olmaktan çıkarılıyor. İşkence suçunu işleyenler bile tutuklanmayabilecektir. Şemdinli davası sanıklarının bile serbest kalmasına imkan sağlayacak bir düzenlemedir. Bu da devlet adına işlenen suçların geçmişte olduğu gibi yeniden ortaya çıkmasına yol açacaktır.
Duraksamadan ateş etme yetkisi kişilerin yaşama hakkını zedeleyebilir.