|

Adalete güvenmek istiyorum

Malatya Katliamı'nda öldürülen Almanya vatandaşı Tilmann Geske'nin eşi Susanna Geske, ilk kez Yeni Şafak'a konuştu: Türk adaletine güvenmek istiyorum. Kızmadığımı söyleyemem ama onları affettim. Çocuklarıma babasız kaldıklarını anlatmak mümkün değil.

Hamza Aktan
00:00 - 3/05/2008 Saturday
Güncelleme: 01:55 - 3/05/2008 Saturday
Yeni Şafak
Adalete  güvenmek  istiyorum
Adalete güvenmek istiyorum

Susanna Geske, geçen yıl 18 Nisan'da eşi Tilmann Geske'yi kaybetti. Tilmann Geske ve birlikte çalıştıkları arkadaşları Necati Aydın ile Uğur Yüksel'i, çalıştıkları büroyu basan 5 kişi vahşice katletti. Hıristiyanlık'la ilgili kitaplar yayınlayan Zirve Yayınevi'nin üç çalışanı domuzbağı ile bağlanıp boğazları bıçakla kesilerek öldürüldü. Artık 'Malatya Katliamı' olarak andığımız bu olay rahip Andrea Santoro ve gazeteci Hrant Dink'ten sonra işlenmiş siyasi cinayetler halkasının herhalde en korkuncuydu.

Bu olayın dehşetini en fazla çocukları, babaları, eşleri katledilen insanlar yaşadı. Susanna Geske, üç çocuğuyla yalnız kaldı. Çocuklar babalarına yapılanlar karşısında aylarca şok içinde yaşadılar. Sarılabilecekleri bir tek anneleri kalmıştı.

Susanna Geske, bir yıldır hayat arkadaşı Tilmann Geske olmadan yaşıyor, en azından böyle yaşamaya çalışıyor. Küçük çocuklarının babasız kalmış olmalarının acısını dindirmeye uğraşıyor. Eşinin katillerinin adilce yargılanmalarının ama asıl önemlisi katilleri azmettiren yapının Türk adaletince deşifre edilip yargılanmasını bekliyor. Geske ve çocukları, yaşadıkları o korkunç olayın şokunu atlatabilmiş değiller. Tilmann Geske'nin çocukları annelerine “büyüyünce biz de babamız gibi öldürülecek miyiz?” diye sorular soruyorlar.

Susanna Geske bu korkunç olayı yaşamasına rağmen Malatya'dan ayrılmadı, çocuklarını zaten okudukları okullara göndermeye devam etti. Cinayetlerin işlendiği günden bu yana onu ya eşinin mezarı başındayken ya da eşinin katil zanlılarının yargılandığı mahkemelere giderken gördük. Eşinin öldürülmesinden sonra yaşadıklarını, çocuklarının durumunu, bu ülkedeki geleceklerine dair basına konuşmamayı tercih etti. Bazen mahkeme sonrası yaptığı kısa değerlendirmeler dışında sözlerini işitememiştik. Geske, eşi ve eşinin arkadaşlarının katledilmelerinin yıldönümü vesilesiyle yaptığımız söyleşi başvurusunu yüzyüze olmamak koşuluyla kabul etti, sorularımızı internet üzerinden yanıtlayabileceğini söyledi. Geske, Malatya Katliamı'nın yaşandığı günden bu yana ilk söyleşisini YeniŞafak'a vermiş oldu.


UZUN SÜRE HİSSİZ GİBİYDİM

Katliamın yaşandığı gün ve sonrasında nasıl bir ruh haline girdiniz? Çocuklarınız nasıl etkilendi?

Öncelikle bir şoka girdik. İnanamadık, böyle bir şey nasıl başımıza gelebilir diye düşündük. Bu insanların bu kadar vahşi ve acımasız olabileceklerini düşünmezdik. Ama bir çok kişi bizler için dua etti ve söyledikleri teselli sözleriyle yavaş yavaş daha iyi olmaya başladık. Çocuklar tabii ki çok üzüldüler. Onların içinde bulundukları acıyı tarif etmek pek mümkün değil. Küçük kızım ilk günler Türklere kızdı, ben ilk aylarda yoğun bir şok duygusu yaşadım. Tabii ki herşeyle uğraşmak, çocuklara bakmak zorundaydım. Etraf kalabalıktı ve acıyla yüzyüze gelmeye fırsat olmadı. Bende bir soğukluk vardı. Hiç bir şey hissetmedim, ne sevinç ne üzüntü vardı. Hissiz gibiydim. Çocuklar güvensizlik içindeydiler. Bana bir şey olabilir diye çok korkuyorlardı. İlk 6 ay markete bile tek başına bırakmadılar.

Katliamdan sonra size ve çocuklarınıza yönelik bir tehdit oldu mu?

Hayır,olmadı. Ancak yoğun bir koruma trafiği yaşandı. O kötü olaydan sonra bir tehdit olmasa bile ciddi bir tedirginlik oldu.


ÇOCUKLAR DAHA ÇOK ETKİLENDİ

Aradan bir yıl geçti, çocuklar ne hissediyor? Psikolojileri nasıl, yaşıtlarıyla ilişkileri, okuldaki durumlarına dair bilgi verebilir misiniz?

Çocuklar açısından çok ağır bir travma idi. Onlar aradan bir yıldan fazla zaman geçmiş olmasına karşın herhangi bir yere taşınmak istemiyorlar. Kendilerini güvende hissettikleri koşulları değiştirmek istemiyorlar ve tamamen bana bakıyorlar. Bana bir şey olacak diye çok kaygı çekiyorlar. Onlar biz büyüklerden daha fazla etkilen-diler. Çocukları babasız bırakmak kadar ağır bir şey olamaz. Hangi sebeple olursa olsun çocukların babasız kalışını çocuklara anlatabilmek mümkün değil. Onun eksikliğini çok hissettiler. Alışmaya çalışıyorlar. Çocuklar tabii ki hala üzülüyorlar. Ama günlük yaşamları (okul, ders) onları meşgul ediyor ve yaşadıklarını biraz olsun unutturuyor. Ancak ne kötü ki çocuklar hislerini göstermiyor, saklıyorlar. Mantığa büründürmeye, öyle bir olayı yaşamamış gibi davranmaya çalışıyorlar. Acıyla yüzleşmek çok zor. Arkadaşları ve çevrelerinin aynı kalması onlara biraz yardımcı oldu ama yine de büyük acılar çekiliyor. Eşim müzikte çok yetenekliydi. Hem keman çalar, hem piyano hem de gitar çalardı. Küçük kızım babası gibi güzel keman çalmak istiyor. Bunun için keman çalmayı öğreniyor. Büyük kızım da babasının piyano çalışına özendi. Onun gibi piyano çalabilmek için piyano öğreniyor.


BİZ BURADA MUTLUYUZ

Siz, eşinizi kaybettikten sonra bu ülkede yaşamaya dair ne düşündünüz?

Rab bana, affetme gücünü verdi, bu nedenle, Türkiye'yi ve Malatya'yı hala çok seviyoruz. Malatya evimiz, bizim şehrimiz.

Almanya'daki tanıdıklarınızdan nasıl mesajlar, tepkiler aldınız? Onlar size ülkeyi terk etmeniz gerektiği hakkında telkinlerde bulundular mı hiç?

Hepsi tabii ki üzüldüler ve korktular. Almanya'ya dönmemizi istediler. Annem babam da aynı düşünceye sahipti, Malatya'ya geldiler bizim burada nasıl yaşadığımızı görünce fikirlerini değiştirdiler. Çünkü ne yaşamış olsak da biz burada mutluyuz. Oluşturduğumuz hayatı, çevremizi bir anda değiştirip bambaşka bir yerde, bambaşka bir hayatı yaşayamayız ki.

Aile olarak ileriye dönük planlarınız neler?

Şu an tam olarak planımız yok ama mümkün olduğu kadar burada kalacağız. Biraz da çocukların okullarına / eğitimlerine bağlı.


Şu anda yargı süreci devam ediyor. Bu süreçte sizi üzen, yaralayan gelişmeler oldu mu? Adaletin sağlanacağına dair inancınız var mı?

Adalete güvenmek istiyorum. Ancak zanlıların her şeyi hiç bir pişmanlık duymadan ve sayısız yalanlar uydurarak anlatmalarına tanık olmak beni tarif edemeyeceğim kadar üzüyor. Onların yalan söylediklerini herkes biliyor ama yine de yalan söylemeye devam ediyorlar. Yüreklice yaptıklarını anlatamıyorlar bile. Eğer Tanrı'nın yardımı olmasaydı ben onları affedemezdim, evet tabii ki benim için en başta bu üzüntü çok yoğundu, ama her mahkemeden sonra sanki üzüntüm biraz daha azalıyor. Onlara kızmadığımı söyleyemem ama onları affettim. Onların öfkesini ve düşmanlığını anlamakta zorlanıyorum. Bu insanlar kahraman olduklarını düşünüyorlar ki en acı olanı da bu.


TÜMÜNÜN PARMAĞINDA ALYANS!

Yanılıyor olabilirim, ancak son duruşmada katil zanlılarının hepsinin parmağında alyanslar, yüzükler vardı. 3'er kez ağırlaştırılmış müebbetle yargılanan katil zanlıları eğer nişanlandılarsa nasıl oldu bu? Gerçekten de ceza almadan çıkacaklarına mı inanıyorlar? Neyi göstermek istiyorlar. Kim bu vahşeti uygulayan kişilerle kızlarını evlendirmek ister? Ben yanılıyor olabilirim. Böyle bir konuda yanılmak isterim. Ama hangi nedenle olursa olsun bu gençlerin yaptıklarının farkında olduklarını sanmıyorum. Çocukları babasız bırakmanın ne demek olduğunu anladıklarını sanmıyorum. Türk adaletine güveniyorum. Bu gençler mutlaka ceza alacaklar, ama varsa arkalarındakilerin ortaya çıkarıldığını görmek isterim.

Cinayetleri azmettirdiğini düşündüğünüz birileri var mı? Bu katliamı kim veya kimler yaptırmış olabilir?

Bu katliamın birileri tarafından yaptırılmış olduğuna eminim ama kim tarafından olduğuna dair fikrim yok/söylemek istemiyorum. Bunu bulmak ve Türk kamoyuna açıklamak Türk adaletinin işidir.


Bu söyleşiyle vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Umarım gelecekte bu ülkede herkes ırk dil din gözetmeksizin özgürce yaşayabilecek. Umuyorum ki yalanlar daha az olacak ve bir amaca hizmet ettiklerini sanan bu insanlar bir gün gerçeği öğrenecek. Bir gün gerçekten de kocasız, babasız bıraktıkları bu ailelerin içinde bulundukları durumu anlayacaklar. Ben onları Tanrı'nın sevgisiyle affettim. Belki bir gün onları cezaevinde görmeye giderim. Ama isterim ki düşmanlıkla, şiddetle hiç bir sorun çözülmez.


Cinayetler işlendikten sonra Malatya'da insanlarla olan ilişkiniz nasıl? Sizi gördüklerinde, ne anlatıyorlar, neler konuşuyorsunuz?

Aslında bana karşı pek fark yok. Hepsi üzüntülü olduklarını, bunun doğru olmadığını ve bunun asıl Türk yüzünün olmadığını söylüyorlar. Ama başka kişilerden duydum, bazıları benden kor-kuyor sanki. Ben onları hemen Hıristyan etmeye çalışacakmışım gibi düşünüyorlarmış. Sanki onları Hıristiyanlaştıracakmışım gibi bakanlar varmış. Bazıları zaten çok utanıyorlar Türklerin böyle bir şeyi yapmış olmasına çok kızıyorlar. Her zaman konuştuğumuz şeyleri konuşmaya çalışıyoruz.


Susanna Geske'nin çocukları Michael, Luhas ve Miryem yaşadıkları travmayı atlatmaya çalışıyor.








16 years ago