Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Biyoenformatik Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Uğur Cengiz Erişmiş, "Eber sarısının endemik olmasının yanı sıra diğer bir özelliği de kritik, nesli tehlike altında olan bir türümüz" dedi.
"Endemik tür"
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Biyoenformatik Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Uğur Cengiz Erişmiş, dünyada geniş bir dağılım alanına sahip olan baklagiller familyasının bir üyesi Eber sarısının, Türkiye'de Eber Gölü ve Akşehir Gölü arasında yetiştiğini söyledi.
Yaklaşık 40-50 tür içerdiği bilinen Eber sarısıyla ilgili 1982 yılında moleküler analizler yapıldığını ve bunun sonucunda 'vuralya' adında bir cins altında toplandığını aktaran Erişmiş, "Bu da endemik olan bu türün bilimsel anlamda önemini bir kat daha artırmış oluyor. Bir diğer taraftan biyoteknolojik açıdan ele alacak olursak bu gruba ait bitkinin yapısı itibarıyla bitki biyoteknolojisinde bir çiçekten 3 tane meyve vermesi gen klonlama ve o gen bölgesi üzerinde çalışılarak verimliliğin artırılmasında kullanılan bir atasal tohum özelliğini sağlayan nitelikte. Eber Gölü içinde bakıldığında 2014 yılında yapılan çalışmalar neticesinde 'Vuralia turcica' olarak ismi düzeltildi. Eskiden 'Thermopsis turcica' olarak isimlendiriliyordu şimdi 'Vuralia turcica' olarak isimlendiriliyor" dedi.
"Nesli tehlike altında olan türümüz"
Genel olarak bakıldığında Eber sarısının çok yıllık bir bitki, yaklaşık 35- 80 santim boya kadar uzayan tür olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Erişmiş, "Otsu bir bitki olup, yaprakları da tüylü bir yapıya sahip. Diğer taraftan endemik türün korunması veya türlerin korunması amacıyla yani Eber sarısının endemik olmasının yanı sıra diğer bir özelliği de kritik, nesli tehlike altında olan bir türümüz. Yani yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Bununla ilgili olarak da Doğa Koruma ve Milli Parklar tarafından tür için eylem planı yapıldı. Eber Gölü'nün çevresinde, yaklaşık göle 600- 700 metre uzaklıkta olan bir alan koruma altına alınarak, türün neslinin devamını sağlaması için bir alan oluşturuldu. Bu alanla ilgili yöre halkına biyokaçakçılığa karşı biraz daha duyarlı ve dikkatli olmalarını öneriyorum. Otlatmada o alanların çok fazla kullanılmaması oldukça önemli. Doğayı sadece koruma anlamında ele alacak olursak yasal korumalar belirli bir yere kadar koruma altına alınıyor. Bir vatandaş olarak bu korumaya ve kollamaya, gözetmeye bu tür bitki ve hayvanlarımızı dikkat etmesi gerekiyor" diye konuştu.