|

Akil İnsanlar sürecin devamından umutlu

Başbakan Ahmet Davutoğlu, 19 Ekim Pazar günü Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'nde Akil İnsanlar Heyeti ile bir araya gelecek. Heyet üyeleri, üzerlerine düşen görevi yapmaya hazır olduklarını ve süreçten umutlu olduklarını dile getirdi.

Aa
00:00 - 17/10/2014 Cuma
Güncelleme: 13:02 - 17/10/2014 Cuma
Yeni Şafak
Akil İnsanlar sürecin devamından umutlu
Akil İnsanlar sürecin devamından umutlu

Akil İnsanlar Heyeti Marmara Bölgesi Başkanvekili Levent Korkut, heyetin, Başbakan Davutoğlu'nun daveti üzerine, 19 Ekim Pazar günü saat 12.00'de Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'nde toplanacağını belirtti.

Toplantıda, gündemdeki son gelişmelerin ve çözüm sürecinin ele alınacağını belirten Korkut, "Başbakan Ahmet Davutoğlu, sanıyorum görüşlerimizi alacak. İleriye yönelik ne yapılması gerektiği yönünde bir toplantı olacak. Davutoğlu, hükümeti kurduktan sonra heyetin toplanması konusunu dillendirmişti. Ancak gündemin çok yoğun olması, Suriye meselesi gibi konular nedeniyle biraz gecikti" dedi.

Misyonunu tamamladı

Marmara Bölgesi Grubu Başkanı Deniz Ülke Arıboğan, Akil İnsanlar Heyeti'nin, bu aşamaya gelen çözüm sürecine katkı vereceğini düşünmediğini söyledi. Heyetin 1,5 yıl önce önemli bir misyon yüklendiği ve bunu tamamladığı kanaatinde olduğunu belirten Arıboğan, şu görüşleri dile getirdi:

"Gelinen bu noktada süreç halk nezdinde kabul gördüğünden, yeniden akillerin bir işlev göreceğine inanmıyorum. Başbakan Davutoğlu, daha önce hazırladığımız raporlarla ilgili bilgi istiyor olabilir. Artık devlet kurumlarıyla çözüm sürecini zaten sürdürüyor, akil insanlara gerek yok. Toplum akil davranmalı artık, bu önem taşıyor. Toplumun tahriklere, provokasyonlara karşı davranması gerekiyor. Akillerin misyonunu tamamladığını düşünüyorum. Bu düşüncemi, 'bir daha akil insanların aktif olmaması' kanaatimi, Başbakan ile de paylaşacağım."

Görev olursa yapmaya hazırım

Marmara Bölgesi Grubu Üyesi Mustafa Armağan, kendisine Dolmabahçe Başbakanlık Ofisi'nde yapılacak toplantıya katılma yönünde bir davet yapıldığını belirterek, "Başbakan, Akil İnsanlar Heyeti üyeleriyle tanışmak istiyor" denildiğini anlattı.

Heyetin iki aylık dönemde kardeş kanı akmasın, anneler ağlamasın, bir evlat daha toprağa düşmesin diye yoğun şekilde çalıştığını, baskılara göğüs gerdiğini ifade eden Armağan, çalışmaların kısmen olumlu sonuçlar verdiğini söyledi.

Armağan, "Yeni bir görev tevdi edilecek mi bilgi verilmedi, bekliyoruz. Üzerimize düşen görev olursa yine yapmaya hazırım ama bu konuda toplantıdan sonra konuşabilirim" diye konuştu.

Marmara Bölgesi Grubu Üyesi Yücel Sayman, toplantıda, Başbakan Davutoğlu'nun çözüm süreci kapsamında bilgilendirme yapacağını aktardı.

Kendilerine davet geldiğini ifade eden Sayman, "Pazar günü Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'nde tanışma, görüşme toplantısı olacak. Çözüm süreci ile ilgili bilgilendirme yapılacağı ifade edildi" şeklinde bilgi verdi.

Sürecin devamından umutluyum

Doğu Anadolu Bölgesi Grubu Sekreteri Ayhan Oğan, toplantıda, son gelişmeler çerçevesinde sürecin değerlendirileceğini belirtti.

Çözüm sürecinin herhangi bir etkiyle provokasyonla durdurulacak pozisyonu geçtiğini kaydeden Oğan, "Süreç, bölge halkında kabul görmüştür. Taraflardan bölge üzerinde etkinliği olan örgüt 'çekiliyorum' dese de halk bu süreci durduracak gibi görünmüyor. Sürecin devamından umutluyum. Türkiye 100 yıl sonra yakaladığı bu fırsatı değerlendirerek, Kürtlerle 'tehdit' ilişkisinden 'müttefik' ilişkisine geçmelidir" ifadelerini kullandı.

Bu insanlar fedakarlık yapmaya hazırlar

Akdeniz Bölgesi Grubu Üyesi Nihal Bengisu Karaca, bu sivil dinamiğin devreye sokularak çözüm sürecinin amaca ulaşmasının sağlanmasını temenni etti.

Toplantının da bu amaçla yapıldığını belirten Karaca, şunları kaydetti:

"Bu insanlar aynı fikirlere sahip değiller, ancak sürecin devamı için yapılabilecek bir tek şey varsa, ne yapılması gerekiyorsa, fedakarlık yapmaya hazırlar. Ülkemizde kalıcı bir barışın sağlanması, devreye sivil bir unsurun girmesiyle olacaksa biz bu katkıyı sunmaya hazırız. Kalıcı bir barış için bir ihtimal kalmışsa eğer ve bu, akil insanların yeniden toplanması ve çalışma yapması ise bu heyette olanlar fedakarlık yapacaktır. Eğer öyle bir ihtimal kalmış ise..."

Faydalı olabileceğini düşünüyorum

Marmara Bölgesi Grubu Üyesi Ali Bayramoğlu, toplantıya katılacağını belirterek, daha önce göreve çağırılan insanların bu kez bu gerginlik ortamında da görev üstlenebileceğini kaydetti.

Bayramoğlu, "Yaptığımız basın açıklamasının ardından böyle bir toplantı düşünüldü sanıyorum. Ben kişisel olarak faydası olabileceğini düşünüyorum. Çünkü taraflar arasında hala güvensizlik var. Kamuoyu noktasında ve taraflar arasında güvensizlik var. Bu güvensiz ortamın giderilmesi için akiller devreye girerek, bu işlevi yerine getirebilirler" dedi.

Can Paker

Geçen hafta meydana gelen olayların ardından heyetteki bazı kişilerle bir araya geldiklerini belirten Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu Başkanı Can Paker, "Kendimizi sorumlu hissettiğimiz için bu toplantıyı gerçekleştirdik. Anadolu'da dolaşırken topluma barışın önemini ve gerekliliğini anlattık. Bu ziyaretlerimizde toplum bize sürecin izlenmesi görevini verdi. Biz de bunu sorumluluk olarak gördük" dedi.

Paker, akil insanlar olarak çözüm sürecinde toplumun temsilcisi olarak yer aldıklarını dile getirdi.

"Bu süreçte her türlü göreve hazırız" diyen Paker, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu süreçte yer alan bütün siyasi aktörlerle temas etmeye, yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmaya ve toplumun isteklerini onlara aktarmaya hazırız. Başka bir siyasi aktör olan Abdullah Öcalan dahil tüm siyasi aktörlerle görüşebiliriz.

Çözümün sağlanabilmesi için tüm aktörlerin bir paydada toplanması gerekiyor. Bizler de toplumdan aldığımız görüşler doğrultusunda sürece fayda sağlamaya çalışıyoruz. Bu süreçte toplumun temsilcisi olarak katkıda bulunmak istiyoruz."

Yılmaz Ensaroğlu

Güneydoğu Anadolu Bölgesi Grubu Başkanı Yılmaz Ensaroğlu da hükümetin ülkenin farklı yerlerinde yaşayan ve çalışan, farklı siyasi, felsefi ve dini eğilimleri olan, böylesine çeşitlilik arz eden bir grupla biraraya gelip konuşmasının önemli ve anlamlı olduğunu söyledi.

Akil İnsanlar Heyetinde yer alanlarla bir araya gelinmesinin hükümetin farklı seslere kulak vermesi ve onlarla bu konuyu son gelişmeler ışığında değerlendirmesi demek olduğunu anlatan Ensaroğlu, Akil İnsanlar Heyetinde yer alanların az 3 ay boyunca ülkenin değişik yerlerine gittiğini ve toplumla doğrudan sorunu konuşup tartıştığını, toplumun nabzını tuttuğunu belirtti.

"Ondan sonra bu üstümüze bir damga gibi adeta yapıştı kaldı. Herkes bir kriz çıktığı anda 'akil insanlar nerede' diye soruyordu. Bu nedenle arkadaşlarımız kendi aralarında bir araya gelerek gördükleri toplumsal baskı nedeniyle girişimlerde bulunmayı düşünüp harekete geçiyorlardı" diyen Ensaroğlu, hükümetin doğrudan görüşmesinin son derece olumlu olduğunu vurguladı.

Toplantının sürece olumlu katkı sağlamasını umduğunu dile getiren Ensaroğlu, çözüm sürecinin masadan hiç kalkmadığını, hükümetin ve Kürt siyasi aktörlerin hep masasında olduğunu anlattı.

"Ama tüm olan biten gösteriyor ki bu sürecin daha sıkı, yüksek bir motivasyonla büyütülmesi ve yürütülmesi gerekiyor. Taraflar arasında sürece dahil edilmesi gerekenlerin kişi ve kuruluşlarla iletişimin daha yoğun olması lazım" diyen Ensaroğlu, çözüm sürecinde en büyük problemin güven eksikliği olduğunu söyledi.

Tarafların karşılıklı birbirini suçlaması bizi bir yere götürmüyor

Güven eksikliğinin son olayların daha da kötü bir biçimde derinleştirdiğini ifade eden Ensaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bunun bir an önce sarılması gerekiyor. Gençlerin çıkıp kendi hegemonyalarını kurup, egemenlik göstergesi olan işlere işlemlere başvurması, son olaylar üzerine hükümetin güvenlik tedbirlerini artırmak için düzenlemelere girişmesi aslında olumsuz rahatsız edici gelişmeler. Son olaylar üzerine kimsenin bunlara karşı çıkacak mecali yok adeta. Oysa bu düzenlemeler özgürlüklerimizin biraz daha kısıtlanmasına yol açabilir. Hükümetin güvenlik tedbirlerini alırken, kamu güvenliğini sağlayacağım derken insan hakları ve demokrasi açısından bizi geriye götürecek düzenlemelere girmekten uzak durması lazım. Bu güvenlikçi güvenlik önlemleri alırken özgürlük ve çözüm sürecine ilişkin duyarlılığı sürdürmesi gerekiyor. Herkesin bir kere karşı tarafın yerine kendisini koyarak 'biz nerede yanlış yaptık, bundan sonra ne yapmalıyız' diye sürekli sorması gerekiyor. Yoksa tarafların karşılıklı birbirini suçlaması bizi bir yere götürmüyor."

Kezban Hatemi

Güneydoğu Anadolu Bölgesi Grubu Başkan Vekili Kezban Hatemi ise pazar günü yapacakları görüşmenin içeriğinin çözüm süreci olduğunu belirterek, bundan sonra çözüm ve barışın devamının sağlanması gerektiğini dile getirdi.

Sekteye uğratmak, engelleme gibi girişimlerin olacağını, bunun işin tabiatında bulunduğunu anlatan Hatemi, örneklerinin de yaşandığını, İrlanda'da çok kez barışı engellemek ve barışa sekte vurmak için bu tip olayların yaşandığını anımsattı.

Önemli olanın süreci diyalog yöntemiyle sürdürebilmek olduğunu dikkati çeken Hatemi, şöyle devam etti:

"Yörenin kanaat önderleriyle bu olayı sakin ve soğukkanlı tutmak lazım. Hafta sonu Diyarbakır'daydım. HÜDA PAR ve HDP yetkilileri ile görüştüm. Yörenin kanaat önderleriyle toplantılarda biraraya geldim. Yörenin kanaat önderleri de devrede. Halk çok derece rahatsız. Asla olanları tasvip etmiyor. Barıştan yana ve kan dökülmesini istemiyor. Artık çözüm sürecinin kesintisi olmaz. Liderler sus bile dese halk artık orada değil. Bundan sonra tarafların oturup çözüm sürecinden barıştan ne anladıklarını sağlıklı bir şekilde açık ve net bir şekilde ortaya koyması gerekiyor."

Aklın, sağduyunun olması, dünyadaki örneklerin de dikkate alınması gerektiğini vurgulayan Hatemi, 1980 yılında İrlanda'da başlayan sürecin 1996 yılında mecliste kanun çıkarılırken metroda bombaların patladığını, bunlardan ders alınması gerektiğini aktardı.

Hatemi, "Biz patlatmayalım. Çünkü sadece insanımız ölüyor ve Kürt kardeşlerimiz ölüyor. Dolaysıyla bu acıları insanlara yaşatmaya seviyesiz siyasetçilerin hakkı yoktur. Barış dilinin iyi kullanılması, Öcalan'ın biraz daha direkt ve aracısız konuşmasının temini, daha çok irtibat, Kandil ile irtibat bütün bunlar masamıza yatırıldı. Pazar günü de bunları konuşacağız" ifadelerini kullandı.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi Grubunda yer alan Ahmet Faruk Ünsal da çözüm sürecinin bir şekle en azından kamuoyunun önünde bağlanmaması ve Suriye'nin Kobani (Ayn el Arap) kentinde yaşanan gelişmelerin artık somut adım atılması gerekliliğini açıkça ortaya koyduğunu söyledi.

"Bu adımı akil adamlar heyetleriyle görüşmenin çok önemli ve değerli buluyorum. Çözüm sürecinin bir bağımsız kurul tarafından gözlemlenmesi gerekiyor. Hakem heyet vasfına sahip olanlar akil insanlar heyetinden de çıkarılabilir. Taraflar hata yapabilir, tutulması gereken sözleri yerine getiremeyebilir" diyen Ünsal, bunun gözlenmesi gerektiğini bildirdi.

Tarık Çelenk

Akdeniz Bölgesi Grubu Sekreteri Tarık Çelenk ise ülkede ve bölgede yaşanan gelişmelerin, olayların çözüm sürecine etkilerinin değerlendirilmesi amacıyla "Çözüm Sürecine Sivil Katkı" başlıklı bir toplantı yaptıklarını ve toplantıda Başbakan Ahmet Davutoğlu'ndan randevu alınması yönünde karar çıktığını belirtti.

Bu doğrultuda pazar günü Başbakan Davutoğlu ile görüşeceklerini söyleyen Çelenk, toplantıda çözüm sürecinde gelinen gelişmeleri aktaracaklarını ifade etti. Kamuoyunun beklentilerini Başbakan Davutoğlu'na ileteceklerini dile getiren Çelenk, "Çözüm sürecinde sivil toplumun nasıl devreye gireceği, hükümetin bu konuda nasıl bir köprü kuracağı, sivil topluma nasıl katkı sağlayacağı konusunda görüş alışverişinde bulunacağız" dedi.

Çelenk, toplumsal bir kırılganlık yaşandığını söyledi. Kandil için sivil bir inisiyatif oluşturulması gerektiğine işaret eden Çelenk, sivil inisiyatifin Kandil, Abdullah Öcalan ve Ankara ile görüşmesi gerektiğini bildirdi.

10 yıl önce