86 yaşındaki Ali Turan'ın 11 nüfuslu ailesini geçindirmek için gözü gibi bakarak mısır ve yulaf ektiği tarlası elinden alınıyor. Kendisine, bundan 30 yıl önce satın aldığı Şile Kalealtı köyündeki 15 dönümlük arazinin Hazine'ye ait olduğunun bildirilmesi üzerine kara kara düşünen Ali dedenin sayılı günü yaklaşıyor. Ay sonuna kadar arazinin elinden çıkacağını düşündükçe içi kavruluyor.
Ali dede, "Evin nerede?" şeklindeki soruları da "Tarlanın içindeki elma ağacının altındaki kulübe" diyerek cevaplıyor. Ali dede, "Meğer tarlam caddeye daha yakınmış. O yüzden benden daha fazla para istiyorlarmış" diye konuşuyor.
Derdini anlatmak ve çare bulmak için Başbakan Ecevit'e bile bir mektup yazdığını anlatan Ali dede, Başbakanlığın İstanbul Valiliği'ni bu konuda bilgilendirdiğini, ardından valiliğin de kendisini Şile Kaymakamlığı'na ilettiğini anlatıyor. Yapılan araştırmalar sonucunda ise Ali dedenin tarlasının bulunduğu arazinin Hazine'ye ait olduğu ve satış işlemlerinin de Marmara Orman Bölge Müdürlüğü'ne devredildiği ortaya çıkıyor.
Bundan 30 sene önce Artvin'den geldiği İstanbul'da tek ekmek kapısının bu tarla olduğunu söyleyen Ali dedenin 3 ayda bir bankadan çektiği para, 11 nüfuslu aileyi geçindirmeye yetmiyor. Çünkü Ali dedenin oğullarından biri kör, diğeri zihinsel özürlü olduğu için çalışarak aileye maddi destek sağlayamıyor. Ali dede, içinde bulunduğu zor şartlar içinde bizlere de bir insanlık dersi veriyor: "Yine de halime şükrediyorum, yiyecek ekmeğim var. Bir ekmeği 3 günde anca bitiririm ben. Ama, sizin önünüzde her çeşit yemek var, saçıp savuruyor, şükretmesini bilmiyorsunuz"
