|

Artık spekülasyonlar ekonomiyi etkilemez

Başbakan Yardımcısı Şener, geçen hafta dolardaki yükselişin Kemal Derviş'in 'YTL değerli' sözüne bağlanmasının doğru olmadığını belirterek, "Dolar sadece 25 kuruş arttı. Artık spekülatif heraketler tutmuyor, iki günde dengeye geliyor"dedi.

Yeni Şafak
01:00 - 12/03/2006 Pazar
Güncelleme: 13:52 - 13/06/2017 Salı
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, geçen hafta dolardaki yükselişin Kemal Derviş'in 'YTL değerli' sözüne bağlanmasının doğru olmadığını belirterek, "Dolar sadece 25 kuruş değer kazandı. Türkiye ekonomisi artık dengeyi buldu. Eskisi gibi spekülatif heraketler tutmuyor, iki günde dengeye kavuşuyor" dedi. Yeni Şafak'ın sorularını cevaplayan Şener, gündemdeki konularla ilgili önemli açıklamalar yaptı.

MB BAŞKANI PAZARTESİ BELLİ OLUR
Merkez Bankası Başkanı belirlendi mi?

Merkez Bankası Başkanı'nın görev süresi hafta başında doluyor. Şu anda hazırlanmış ve imzaya açılmış kararname yok. Bazı alternatif isimler var. Pazartesi günü Bakanlar Kurulu toplantısında kesin sonuca varılır. Piyasalar Merkez Bankası'nın bağımsızlığına karşı duyarlıdır. Biz bu bağımsızlığa önem gösterdik, bundan sonra da temel hassasiyetimiz bu olacaktır. Genel yaklaşım ve bakış tarzı bu olduktan sonra Merkez Bankası'nın başına kim geleceği ayrıntıda fazla önem taşımaz.

BUGÜN BAŞKANLIK YAPMAK KOLAY
Serdengeçti'nin performansı için ne diyeceksiniz?
Ben olumsuz bir kanaat içinde değilim. Ama şunu da kabul etmek lazım: İyi konjonktür görev başındakilere yardımcı olur. Asıl yetenek ve dirayet zor koşullarda ortaya çıkar. Açık söylemlek gerekirse şu anda ekonomide bir güven ve istikrar ortamı var. Böyle bir dönemde elbette başta para politikası olmak üzere politikaları kullanımda rahatlık ve kolaylık vardır.
DERVİŞ'İN ETKİSİ VARSA 25 KURUŞTUR
Geçtiğimiz hafta borsada oynamalar oldu, dövizde artışlar görüldü. Kemal Derviş'in açıklamalarının buna etkisi olmuş mudur? Türk ekonomisi hala bu kadar kırılgan mıdır?

Birincisi Sayın Derviş yeni birşey söylemedi. 'Türk parası değerlenmiştir, cari açık vardır' dedi. Ama Türkiye de iki senedir bu bağlantıları değerlendiriyor. Ekonomi biriminin başındaki müsteşar ve genel müdürlere, 'cari açık ve Türk lirasının değerlenmesi bir risk içeriyor mu' diye sordum. Hepsi de ekonominin yeni bir denge noktasına ulaştığını söylediler. Bunları Derviş ifade ettiğinde kamuoyunun dikkati çekildi.

İkincisi, Türkiye ekonomisinin yapısı bu tür konuşmalardan etkilenecek durumda değildir. Çünkü, cari açığından fazla sermaye girişi varsa bir konuşmayla bir şeyler harekete geçmez.

Ama şu var. Her zaman değişik getiriler üzerinde oynayan, parasını çeviren kişiler, kurumlar vardır. Bunlar dövizden, borsadan, faizden para kazanırlar. Kaydi alımlara göre de bir yerdeki hareketlilikten çok kar edebilirler. Buna bağlı olarak lobiler, spekülatif hareketler, piyasaları yönlendirmeye çalışan bazı güçler her zaman olabilir. Piyasalar da spekülatörlerden etkilenebilir zaman zaman. Dolayısıyla Derviş'in sözlerinden hareketlenme oldu denildi, döviz yukarı çıktı denildi. Yukarı çıkmış da ne kadar yukarı çıktı? Sadece 25 kuruş değer kazandı. Ekonomimiz bir dengeye oturmuştur. Spekülatif hareketler bile iki günde dengeye kavuşuyor.

Cari açık tehlikeli değil
Cari açığın yüksekliği hükümeti ürkütüyor mu?

Cari açık yüksek. 2004'te 15,6 milyar dolardı açık, 2005'te 22,8 milyar dolar oldu. Dolayısıyla son iki yılda yüksek açık vardır. Ama bunun en önemli nedeni AB sürecidir. AB'ye sonradan katılan Doğu Avrupa ülkeleri de bu süreci yaşamışlardır. AB süreci ülkenin kredisini arttırmaktadır, sermaye girişi yoğunlaşmaktadır, döviz kurlarında düşüş meydana gelmektedir, bu çerçevede cari açık da olmaktadır.

Temel soru şudur: 'Geçmişte cari açığın yüksek olduğunda hep sorunlar yaşanmıştır. Bugün böyle bir sorunla karşı karşıya mıyız?' O zamanki yapıyla bugünkü arasındaki çok fark var.

Bunlar, sadece cari açığa bakarak yorum yapmanın sağlıksız olduğunu gösteriyor. Çünkü her dönemin kendince koşulları vardır. Bu dönem 22,8 milyar dolar açık olmuştur, doğrudur. Ama yine 2005'te Türkiye'ye sermaye girişi 44,4 milyar dolardır. Cari açıktan zok daha fazladır. Bu sermayenin yüzde 57'si doğrudan yatırım veya uzun vadelidir. Yani aşağı yukarı 23 milyar dolar bu rakam. Cari açıktan daha fazla bir tutardır bu da. Tabii cari açığın büyümemesi için alınması gereken önlemler alınmalıdır, izlenmelidir. Ama şu durum itibariyle herhangi bir olumsuz yorumu gerektirecek bir durum yoktur.

Akaryakıt kaçakçılığı bitecek
Akaryakıt kaçakçılığı konusunda yılda sadece 3 milyar dolar vergi kaybı görülüyor. Yeni oluşturulan akaryakıt ile ilgili komisyonun başına getirildiniz. Akaryakıt kaçakçılığının önlenmesi için somut olarak neler yapılacak?

Kaçakçılığın ortadan kaldırılması vatanseverlik görevidir. Akaryakıt konusunda maalesef yoğun bir kaçak piyasa var. Örneğin otomobil sayısı artıyor, sanayide kullanımı artıyor... Türkiye'de de ilave bir üretim yok. Bunun dışarıdan gelmesi lazım ama bakıyorsunuz Türkiye'ye giren resmi akaryakıt miktarı artmıyor.

Sayın başbakanımız bakanlardan oluşan bir komisyon kurmuştu, ben o komisyonda yoktum. Bir yılı aşkın süredir komisyon çalışıyor. En son yapmış oldukları toplantı sonrasında gazetelerden okuduğuma göre komisyonun başkanlığını üstleneceğim yönünde haberler vardı. Henüz bana bu konuda yapılmış bir tebligat yok. Bu komisyonun bir yılı aşkın sürede yaptığı çalışmada da ben yoktum. Ama şuna inanıyorum. Gerçekten akaryakıt kaçakçılığı işinin bitirilmesi lazım. Bunu bitirecek olan da devletin kendisidir. Böyle bir şey üstlenirsek üzerine gideriz.

  • ERHAN SEVEN/ ANKARA


  • #Arşiv
    #Yeni Şafak Arşiv
    18 yıl önce