|

Ayasofya, insanlık medeniyetine ait

Yunanistan Başbakan Yardımcısı Pangalos, Ayasofya'nın bugünkü Türklere ve Yunanlara ait olmadığını belirterek, insanlık medeniyetine ait olduğunu söyledi.

Aa
00:00 - 17/09/2010 Cuma
Güncelleme: 21:54 - 17/09/2010 Cuma
Yeni Şafak
Ayasofya, insanlık medeniyetine ait
Ayasofya, insanlık medeniyetine ait

Yunanistan Başbakan Yardımcısı Theodoros Pangalos, 'Ayasofya, bugünkü Türklere ve Yunanlılara ait değildir, insanlık medeniyetine aittir' dedi.

6. Türk-Yunan Medya Konferansı için İzmir'e gelen Yunanistan Başbakan Yardımcısı Pangalos, İzmir Gazeteciler Cemiyetini ziyaret etti.

Pangalos, ziyarette yaptığı konuşmada, gazetecilerin bütün dünyada bir misyonlarının bulunduğunu, bazı ülkelerde, bazı dönemlerde gazeteciliğin çok zor olduğunu kaydetti.

Bu dönemlerde iktidarı eleştirmenin ve doğruları söylemenin zor olduğunu ifade eden Pangalos, şunları söyledi:

'Yunanistan ve Türkiye böyle dönemler yaşamıştır. Bu odada bulunanların çoğu böyle dönemler yaşamıştır. Bu yüzden yarın son derece açık olacağımıza inanıyorum. Halklarımıza karşı elimizden geleni yapacağız. Olan sorunları ortadan kaldıracak değiliz. Sorunların olmadığı noktada sorun yaratmamak, abartılardan kaçıp, olayları değiştirmeme gayretinde olacağız.'

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Pangalos, bir gazetecinin 200 Yunan asıllı Amerikalının Ayasofya'da ayin yapma fikrinden vazgeçtiklerini hatırlatması üzerine, bu grubun planlarını daha önce açıkladığını ve bunların Yunan medyası ve politikacıları tarafından kabul görmediğini ifade etti.

Pangalos, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Ayasofya, bugünkü Türklere ve Yunanlılara ait değildir, insanlık medeniyetine aittir. Bu gibi mimari yapılar UNESCO tarafından insanlık mirası olarak da korunmaktadır. Bu bakış alanı içerisinde her türlü sahip olma çıkışları manasızdır. Ayasofya'yı ziyaret eden her türlü milletin, girişte aynı duyguyu taşıyacağına inanıyorum. Bu anıtın varlığına kendini daha yakın hisseden Türk ve Yunanlar, bu anıta karşı kendilerini gururlu hissetmeliler ve onlara daha sevgi dolu olmalılar. Ayasofya için 'Bize ait kılacağız' diye değil de 'Nasıl ayakta kalacak', 'Bizden sonra nasıl ziyaret edilecek' diye düşünmeliyiz.'

Bir Türk gazetecinin kendisine espri olarak 18 milyonluk İstanbul'u Yunanistan'a verip, Yunan Hükümetinin kentin sorunlarını çözmesi gerektiğini söylediğini aktaran Pangalos, 'Demek ki bu konularda ciddi olmanız gerekiyor. Belki Viyana'ya gitmek isteyen Türkler de vardır hala. Bu gibi söylemler ülkelerimizin insanlarını temsil etmiyor. Çünkü uluslarımızın çoğunluğu sağlıklı ilişkiler, başarı arzu etmekteler. Bu tür abartıları cesaretlendirmezler' dedi.


-KITA SAHANLIĞI-

Pangalos, her iki ülkenin de askeri dogmalarının bulunduğunu belirtti.

Türkiye'nin Ege kıyılarında 4 bin çıkarma gemisinin bulunduğunu kaydeden Pangalos, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Bu kahraman Türk askeri neresi için öngörülmüştür. Tabii ki İtalya için değil. Bundan önce görmemiz gereken politik konu var. TBMM ortak oyla kıta sahanlığını 6 milden 12 mile çıkmasını savaş sebebi olduğunu açıklamıştır. Diplomatik dilde 'Casus belli' diyoruz buna. Bu iki yanlı bir hatadır. Yunanistan uluslararası deniz hukuku anlaşmasını imzalamıştır. Türkiye imzalamamıştır. Ancak bu anlaşmalar, Birleşmiş Milletlerin belli bir sayısıyla imzalandığında, imzalamayanlar için de geçerli olmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye karasularını 6 milden 12 mile götüren ülkeyi kabul etmek durumunda kalıyor.'

Pangalos, Yunanistan'ın kıta sahanlığını açmayı hiçbir zaman denemediğini, zaten bunun bir anlamının da bulunmadığını söyledi.

Daha önce Tansu Çiller ile bir görüşmesini de aktaran Pangalos, 'Sayın Çiller, İzmir'den tekneyle Ayvalık'a gitmek için Yunanlılardan izin almam gerekiyor' demişti. Ama bu gerçek değil. 'Bunu bilmediğinize şaşırdım' demiştim. Hiçbir izne ihtiyacınız yok. Karaya çıkmadıktan sonra kimse sizden pasaport istemez. Savaş gemileri bile, zararsız geçiş halinde karasularını geçebilirler. Casus belli ile, var olma nedeni olmayan bir sorun yaratılmıştır. Suni şekilde yaratılan sorunun ta kendisidir' diye konuştu.

Pangalos, Yunanistan'ın dünyadaki en büyük deniz ticaret gücü olduğunu belirterek, 'O yüzden biz de deniz ticaretinin en fanatik taraftarıyız. Deniz ticaretinde sorun yaratan bize zarar verir. Bizim Ege'yi kapamamız doğal bir arzu olmaz. Dolayısıyla öyle var olan bir tehlike değildir. TBMM, 'Uluslararası Hukuk Anlaşmasını kabul edip onaylıyoruz' deseydi, bu çok iyi bir karar ve cesaretli bir politika olurdu' dedi.


-TÜRKİYE'DEKİ REFERANDUM-

Türkiye'deki anayasa değişikliği hakkındaki referanduma ilişkin bir soruya ise Pangalos, 'Uluslararası medya Türkiye'nin hukuk devleti alanında önemli bir adım attığını söylüyor. Durum böyleyse, bu bir ilerleme safhasıdır. Her iki ülkede haklar, özgürlük içinde kullandığında her şey daha güzel olacak. Birimizin ilerlemesi, diğerimizin yararınadır. Biz daha mutlu, daha zengin, daha refah olursak aramız da daha iyi olacaktır' diye cevap verdi.

20 yıl önce dışişleri bakanı olduğu dönemde durumun bugünkü gibi olmadığını ifade eden Pangalos, iki ülke arasındaki ilişkilerin her geçen gün arttığını, dünyadaki jeo stratejik dengelerin de değiştirdiğini kaydetti.

Pangalos, bu yeni şartlar içerisinde silahlanmaların azalması gerektiğini belirterek, 'Yani birbirimizden şüphe taşımamamız gerekiyor. Askeri harcamalarla çağdaşlık anlamda geri kalmış oluyoruz ve halkımızın büyük bir kısmını kullanarak, arzu etmedikleri görevlere atıyoruz, yani uzun askerlik süresi. Bu yüzden her türlü çareye başvurup, bu güvensizliği ortadan kaldırmak için çalışarak, iki ülkenin silahlanma masraflarını ortadan kaldırmak gerekiyor' dedi.

İki ülke arasındaki silahsızlanma hakkındaki görüşmelerin ne durumda olduğunu bilmediğini kaydeden Pangalos, 'Bilseydim de söylemezdim. Her iki ülkenin hükümetleri de bu konuyu ele almışlardır. Papandreau, Miçotakis, Rahmetli Özal ve şu anki Başbakan Erdoğan, politik görüşmeler düzeyinde konuşmuşlardır. Yani masa üzerinde' diye konuştu.

Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi de yaptığı konuşmada, Pangalos'un iki ülke arasındaki dostlukların ve diyaloğun artması konusunda kendilerine verdiği değerin ayrı bir önem taşıdığını belirterek, 'Biz bu diyaloğu iki ülkenin ortak bir cemiyet kurmak suretiyle devamlı hale getirmek düşüncesindeyiz. Başarabilirsek, pek çok ülkeye örnek olacağımızı düşünüyorum' dedi.

Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel ise İzmirli gazetecilerin Yunanlı meslektaşlarıyla her zaman iyi bir diyalog içinde olduğunu belirterek, bu birlikteliğin sürekli hale gelmesini arzu ettiklerini kaydetti.

Ziyarette, Sertel, Yunanistan Başbakan Yardımcısı Pangalos'a ve Atina Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Panos Sobolos'a üzerinde İzmir Saat Kulesinin yer aldığı rölyef takdim etti.

Pangalos, İzmir Saat Kulesinin ayakta kaldığına çok sevindiğini kaydetti.


14 yıl önce