|

Bekar odalarında tükenen hayatlar

Çoğu, 7-8 yaşlarında İstanbul'a gelmiş. İlk adresleri soğuk bekar odaları olmuş. Metrekareye bir kişinin düştüğü odalarda özel hayat yok. Hepsi aynı tuvaleti kullanıp, aynı tasa kaşık salıyor

Yeni Şafak
01:00 - 4/01/2003 Cumartesi
Güncelleme: 13:03 - 22/05/2017 Pazartesi
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

---------------------------------- manset -------------------------------------------

----------------------- spot -------------------------

Sokaklara taşan yoksulluğun, sefâletin izini sürerek, çocuk yaşta gurbete çıkmış, 15 metrekare odalarda 10'un üzerinde insanın yaşadığı İstanbul'un "bekâr odalarına" ulaştık. Eminönü'nün Vefa semtinde işçilerin "Bekar Hanları" dedikleri bir binanın kapısından içeri giriyoruz. 2003'ün ilk günü, dışardaki yağmurdan sırıl sıklam ışlanmış çocuklar ile ağır bir küf kokusu ile yüzleşiyoruz.

Karanlık bir koridordan binanın bodrum katında çocukların yaşadığı odaya giriyoruz. Burada yaşları 8 ila 15 arasında değişen 9 çocuk, penceresi olmayan yaklaşık 15 metrekare odayı birlikte paylaştıkları ağabeylerini çağrıyorlar.

Ne işin var bu yadellerde?

İlk olarak 28 yaşındaki Muşlu Kaya Tağan ile görüşüyoruz. Tağan 1987'de İstanbul'a çalışmaya gelmiş. 15 yıldır bekâr odalarında kalıyor ve iş bulduğunda gömlekçi olarak konfeksiyonda çalışıyor. Tağan'a ilk geldiği günü hatırlayıp hatırlamadığını soruduğumuzda yüzünde acı bir gülümsemeyle:

"Evet çok iyi hatırlıyorum. Vefa'ya geldiğimin ilk günü dışarı çıkmıştım. Dönmek istediğimde hanın yolunu kaybettim. O zaman kendi kendime 'ne işin var bu yâdellerde' diye sorduğumu hatırlıyorum. İlk zamanlar köyün dışına çıkmanın bir heyecanı vardı. Şimdi buralar bana sadece acı veriyor. Bu kötü koşullarda çalışmak, memleketimden, eşimden uzakta olmak beni eziyor" diyor.

Bazen 4- 5 kişi gidip bir yerde daire tutmak istediklerini, fakat ev sahiplerinin hem bekâr, hem de kalabalık oldukları için ev vermediklerini anlatan Tağan, bekâr odalarında kaldıkları için iş sahiplerinin de çoğu zaman kendilerine iş vermekten çekindiklerini söylüyor.

Odalardan sonra sokaklar gelir

Hanın başka bir odasında 57 yaşındaki Yüksel Soysal'ı yere serdiği bir gazetenin üzerinde bir parça kuru kavurma ile akşam yemeği yerken görüyoruz. 30 yıldır kahvecilik yapan Soysal, Giresunlu. 15 yıl önce eşinden ayrılmış ve o günden beri bazen pansiyon, bazen otel, bazen de han odalarında kalmış. Yaşam koşullarını sorduğumuz Soysal, "Şekilde görüldüğü gibi. Bunun üzerine ben ne anlatabilirim? Her bakımdan zor. Yalnızlık zor. İki gün para bulamazsan, bu odalardan daha kötüsü de var: O da sokaklar" diyor.

Hanların bir başka gerçeği

İşçiler, bekâr hanlarının büyük rant getiren bir sektör olduğuna dikat çekiyorlar. O bölgede bulunan yüzlerce hanın 5 ya da 6 kişi tarafından işletildiğini söylüyorlar.

Bölge, SİT alanı olduğu için mal sahipleri binaları yıkamıyor, restorasyon da külfetli geliyor. Dolayısıyla aylık 700 milyon lira civarındaki bir meblağ üzerinden bir kişiye kiraya veriyorlar. Kiralayanlar da, binaları odalara bölerek yüksek fiyatlarla işçilere kiralıyor. Bekar hanlarının çoğu da vakıflara ait.

Değişmez menü: PATATES

Daha önceleri kömürlük olarak kullanıldığı anlaşılan aynı sırada dizili duran 5 odadan birinin kapısını açıyoruz. Burada yaşayan 9 gençten birisi 19 yaşındaki Yavuz Koçak. Kendi deyimiyle 6 yıldır "Gurbette ve han odalarında". Gülerek, "İş bulabilirsem konfeksiyonda çalışıyorum. Ama şimdi işsizim " diyen Koçak, odaya 100 milyon lira aylık kira ödediklerini söylüyor. Koçak, bekâr odalarında "Hergün" adını verdikleri patates yemeğinin değişmez menüleri olduğunu belirtiyor. 20 odadan oluşan handa yaklaşık 200 kişinin kaldığını ifade eden Koçak, "Hepimiz yeni yıla yatarak girdik. Bu durum bile gelecekten ne beklediğimizi göstermiyor mu?" sorusunu yöneltiyor, bize...

Ana kucağından han odasına...

25 yaşındaki Ali Çelik, 7 yaşında çalışmak için İstanbul'a gelmiş. Hep bekâr odalarında kalmış. O gün bugün yaptığı işler hiç değişmemiş: Boyacılık, çöpçülük, arabacılık...Günde 7-8 milyon lira kazanıyor. Çelik, 8 yaşındaki kardeşini gösterek konuşmaya başlıyor: "Hayatım han odalarında geçti. Ancak bu çocukların bizimle aynı kaderi paylaşmalarının suçluluğunu taşıyorum."

Sonra Haşim Eskimiş ile görüşüyoruz. Haşim 26 yaşında ve 10 yaşında İstanbul'a gelmiş. Çöpte çalışan Eskimiş, evli ve 3 çocuk babası.. Eskimiş'e odadaki yaşantıyı soruyoruz, bir nefeste anlatıyor: "Odanın kirası 50 milyon. Bu katta 10 oda var. Bunlarda nereden baksan 100 kişi yaşıyor. Hepimiz ortak tuvaleti kullanıyoruz. Banyomuzu da o tuvalette yapıyoruz."


----------------- imza------------------

----------------- imza------------------



#Arşiv
#Yeni Şafak Arşiv
21 yıl önce