Ergenekon davasının dün görülen duruşmasında çarpıcı bir gizli tanık gelişmesi yaşandı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, davanın dün görülen 255. duruşmasında gizli tanık Deniz'in dinleneceğini belirtti. Gizli tanık, kimliğini açıklamak istediğini; sesi ve görüntüsü bozulmadan ifade verebileceğini söyledi. Mahkeme heyetinin talebi kabul etmesinin ardından gizli tanık adını açıkladı. Gizli tanığın Şemdin Sakık olduğu anlaşıldı.
Sakık, 28 Şubat sürecinde bazı gazetecileri hedef alan 'andıç' haberlerine ilişkin ilginç bilgiler verdi. Sakık, andıç olayında baskıya maruz kaldığını belirterek 'Gücüm oranında bunlara direndim. Direnişimin bedeli de 15 yıldır hücrede tek başına kalmamdır. Önüme getirilen listeyi bir şey bildiğim için değil, hiçbir şey bilmediğim için reddettim' dedi. Akın Birdal suikastına de değinen Sakık, 'Bu işte Mahmut Yıldırım (Yeşil) kullanıldı. Benim üstlenmemi istediler. Kabul etmedim, hücreye attılar. Yaşar Büyükanıt'ın da haberi vardı. TİT'i yönlendirdiğimi söylememi istediler. Bunu da kabul etmedim. Zaten sonra gerçekler anlaşıldı' iddiasında bulundu.
Bekaa Vadisi'nde tanık olduklarının, sonraki süreçte yaşanan bazı konuların aydınlatılmasında 'mahkemeye yarayabileceğini umduğunu' ifade eden Sakık, 'İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in PKK ile 'daha doğrusu Öcalan' ile olan ilişkilerinden sonra, Perinçek'in çekilmesi üzerine Yalçın Küçük ile ilişkiler geliştirildi' dedi. Perinçek'in Bekaa'yı ziyaretinde ortaya çıkanların dikkati çekici olduğunu vurgulayan Sakık, 'İnsanlarla tokalaşmayı bile otoritesine bir leke olarak gören Öcalan'ın Perinçek ile öpüşmesi, günlerce baş başa bir odada görüşmesi, sonra onu kitaplaştırıp, yayınlaması gibi bir çalışma oldu' diye konuştu.
Dava sanıklarından Yalçın Küçük'ün kendisine önceden 'kahraman', şimdi ise 'hain' dediğini ifade eden Sakık, 'Örgüt liderine en yakın olması gereken isimlerden bir tanesiydim. Öcalan ile bütün konuşmalarımı toplasanız Küçük'ün bir kere konuşması kadar olmaz' ifadelerini kullandı. Duruşmada Sakık, Öcalan'a yönelik suikast girişimiyle ilgili açıklamalarda da bulundu. Sakık, 'Bomba patlatıldığı saatte benimle uydu telefonuyla konuşuyordu. 15 dakika kadar telefondan uzaklaştı. Sonra 'siz savaşmadığınız için düşman gelip beni Şam'da vurmaya çalışıyor' dedi. Öcalan tedbirini almış. Ya Öcalan bilgi aldı, ya da bombacılar Şam'dan icazet alamadı 'diye konuştu.
Şemdin Sakık, '2001'de Malatya'da düşen CASA tipi uçakta hayatını kaybedenler arasında Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın da bulunduğunu iddia etti. Sakık, Gaffar Okkan suikastından sonra 2001'de Diyarbakır'dan havalanan ve içinde bordo berelilerin bulunduğu CASA tipi uçağın Malatya'da düştüğünü anımsattı. 'Öldürüldüler' diyen Sakık, örgütteyken yanında olan ve cezaevinde görüştüğü gencin kendisine 'İyi ki benim yüzbaşım o uçağa binmedi. İşi çıktığı için binmedi. Binseydi ben de onunla gidecektim. Ben de kurtuldum' dediğini aktardı. Sakık, bu uçakta bulunan iki kişinin adının üstünün çizili olduğunu iddia ederek, 'O uçakta ölenlerden birisi Mahmut Yıldırım'mış (Yeşil). İsmi çizilenlerden birisi oymuş. Bir devlet bu kadar olayın faili olan kişinin yaşayıp yaşamadığını bilmiyorsa, o artık devlet değildir' dedi. Şemdin Sakık, Kuzey Irak'tan kendisini getiren 5 kişilik ekibin başında da Mahmut Yıldırım'ın olduğunu ifade etti.
Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın ölümüyle ilgili açıklamalarda da bulunan Sakık, 'Lice'de helikopterden iner inmez vuruldu. O zaman Lice yakınlarındaydım. Etrafımız kuşatılmıştı. Adeta bitiş seviyesindeydik. Asker telsizlerini de dinlerdik. Bir anda telsizden 'paşa vuruldu' diye bir anons geçti. Telsizden Lice'deki dağlık grubu aradım. Yapmadıklarını söylediler. Askerin telsizine girerek bizim ilgimizin olmadığını söyledim. Bu olay üzerine operasyonu sona erdirdiler. Bunun sayesinde ben o zaman kurtuldum. Olay üzerime yıkıldı. Bu olay aydınlatılmadı. Paşayı devletin içinde bir ekip vurdu. Şüphem yok. Paşayı devlet vurdu. Hatta duyduğuma göre vuran asker de öldürüldü. Lice'de çatışma süsü verdiler. Kimi 'Ergenekon', kimi 'derin devlet' dedi. Bence ayrımı yok. Öteden beri sol çevreler bütün hayallerini ordu üzerinde kuruyorlar' diye konuştu.
28 Şubat sürecinde 24-25 Nisan 1998 tarihli gazetelerde Sakık'a ait olduğu iddia edilen ifadeleri içeren andıç haberleri yayımlandı. Daha sonra yalan olduğu ortaya çıkan haberlerde 'Akın Birdal'ın PKK ile ilişki içinde olduğu, Öcalan ile defalarca telefonda görüştüğü; Öcalan'ın kendisine para gönderdiği ve 'O benim Türkiye'deki tabancamdır' dediği' ifadeleri yer aldı. Bu haberlerden yaklaşık iki hafta sonra dönemin İnsan Hakları Derneği (İHD) Başkanı Birdal suikasta uğradı ve yaralı olarak kurtuldu.