El Fayed grubuna ait Harrods mağazası Londra'nın en işlek caddelerinden biri olan Brompton yolu üzerinde yer alıyor. Bu mağazanın yıllardır hiç değişmeyen o ünlü sloganı, aynı zamanda Muhammed El Fayed'in olağanüstü boyutlardaki kişisel servetinden kaynaklanan derin özgüvenini de yansıtmakta: "Dünyada yalnızca bir tek Harrods vardır."
Geçtiğimiz hafta uluslararası haber ajansları, El Fayed'in o hiç tükenmeyecekmiş gibi görünen üretme enerjisi, azmi ve o bildik özgüven duygusunun artık dibe vurduğunu duyurdular abonelerine. Evet, dünyada Harrods'tan başka (ve çok daha stratejik) bir yer vardı ki, orası da kraliçenin yaşadığı Buckingham Sarayı'ydı.
Majesteleri'nin İngiltere'sine tam 35 yıldır astronomik vergiler ödeyen, büyük ölçekli bir istihdam sağlayan ve iyi bir vatandaş olduğunu kanıtlayabilmek için daha akla gelebilecek her türlü cambazlığı yapan Mısırlı işadamı, resmî makamların kendisine karşı yıllardır sergilediği ayrımcı tavır karşısında sonunda teslim bayrağını çekiyor ve 28 Mart günü yaptığı bir basın açıklamasıyla "en kısa zamanda İngiltere'yi terkedip İsviçre'ye yerleşeceğini" duyuruyordu.
Yayımladığı son duyuruda zehir bemberek bir dil kullanan El Fayed, tasını tarağını toplamış bir insanın kararlılığı içinde İngiliz hükümeti ve kraliyet ailesine oldukça sert eleştirilerde bulundu. Harrods'un patronu, 35 yıl yaşadığı ve derin bir sevgiyle bağlandığı İngiltere'den ayrılmanın kendisine acı verdiğini, ancak bu ülkede yaşadığı trajik olaylardan sonra göç etmenin artık bir zorunluluk olduğunu ifade ediyordu. "Şunu iyi biliyorum ki, benim başıma gelenlerde bütün sorumluluk, oğlum ve nişanlısı Diana'nın ölümünden sonra beni de planlı bir biçimde bu ülkenin sosyal dokusundan silmeye çalışan gizli güç odaklarındadır. Kraliçe de bu çabalarında onları desteklemiştir. Bu saatten sonra İngiltere'de kalarak iş hayatımı sürdürmemin boşa kürek çekmekten farksız olacağını görüyorum!"
Bu arada İngiltere'yi terkedeceğine ilişkin basın açıklamasını yaptıktan sonra sessizliğe bürünen ünlü işadamı, özel danışman ekibine yaptığımız ısrarlı başvurular karşısında şu kısa mesajı göndermekle yetindi: "Bu ülkede egemen olan sistem karşısında artık pes ettim. İngiltere'den ayrılma hazırlıkları yaptığım şu günlerde, kalbimin kırık olduğunu herkesin bilmesini istiyorum. Artık gerekmedikçe medyaya açıklama yapmayacağım. Çünkü, geçen hafta yaptığım yazılı açıklamayla son sözümü söyledim. Selamlar."
Başta Harrod's mağazası ve Paris'teki görkemli Ritz Oteli olmak üzere değeri milyarlarca sterlini bulan yatırımların sahibi durumundaki ünlü işadamının kraliyet ailesiyle zaten sürekli limonî olan ilişkileri, özellikle 1997'den sonra daha da bozuldu. El Fayed, dört çocuğundan en büyüğü Dodi El Fayed'in 31 Ağustos 1997'de Paris'teki bir alt geçitte Lady Diana ile birlikte esrarengiz bir trafik kazasına kurban gitmesinden İngiliz gizli servisi MI-5'i sorumlu tutmuş ve bu konuda Buckingham Sarayı'nı epeyce huzursuz eden açıklamalar yapmıştı.
Halen İngiliz premier liginde mücadele veren Fulham Futbol Kulübü'nün de sahibi olan El Fayed, geçen yıl uzun bir süre boyunca Hakan Şükür'ü transfer etmek istemiş, bu amaçla menajerlerine Hakan ile temas kurma görevini vermişti. Ancak ünlü futbolcumuz hem kendi hem de Türkiye'nin tanıtımı adına büyük bir fırsatı kaçırmış ve Fulham'ın teklifini reddedmişti. Hakan'ın şahsında Fulham'a "göçmenlerin sesi" olacak yeni bir toplumsal kimlik kazandırmak isteyen El Fayed, bunu başaramadığı gibi, kendisi de "İngiltere tarihinin gelmiş geçmiş en ünlü göçmeni" olarak İngiliz hukuk sistemine karşı giriştiği varoluş savaşını kaybetti.
----------------- imza------------------
