|

Erdoğan'dan İsrail'e İbranice mesaj: Lo tir'tsach

Başbakan Erdoğan Konya'da yaptığı konuşmada İsrail'e şöyle seslendi: "Tevrat'taki on emirden altıncısında ne diyor öldürmeyeceksin. Anlamadıysan İngilice söyleyeyim You shall not kill. İbranice söyleyeyim Lo tir'tsach."

Aa
00:00 - 4/06/2010 Cuma
Güncelleme: 16:48 - 4/06/2010 Cuma
Yeni Şafak
Erdoğan'dan İsrail'e İbranice mesaj: Lo tir'tsach
Erdoğan'dan İsrail'e İbranice mesaj: Lo tir'tsach

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mevlana'nın 'cömertlik ve yardımda akarsu gibi, şefkat ve merhamette güneş gibi, kusurları örtmekte gece gibi, şiddet ve asabiyette ölü gibi, tevazuda ve alçak gönüllükte toprak gibi, hoşgörüde deniz gibi ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol' sözlerini anımsatarak, 'Fakat bu sözleri duyamayan, duymak istemeyen, bizdeki terör örgütü gibi hainler var, alçaklar var' dedi.

Erdoğan, Kültür Park'ta Dünya Çevre Günü Kutlamaları ve toplu açılışlar dolayısıyla düzenlenen törende yaptığı konuşmada, Mevlana'nın 'Yine gel, bizim dergahımız ümitsizlik dergahı değil' diyerek dünyaya kucak açtığını, insanlığa yüreğini sunduğunu, bütün vicdanları kucakladığını söyledi.

Konya'nın Mevlana'nın şehri olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, Mevlana 'Cömertlik ve yardımda akarsu gibi ol, şefkat ve merhamette güneş gibi ol, kusurları örtmekte gece gibi ol, şiddet ve asabiyette ölü gibi ol, tevazuda ve alçak gönüllükte toprak gibi ol, hoşgörüde deniz gibi ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol' sözlerini anımsatarak 'Bu anlayış, bu hoşgörü, bu samimiyet, bizim ruhumuzun aşıdır, ekmeğidir. Bu sözler Anadolu'nun, Anadolu'daki 73 milyon insanın vicdanının haritasıdır' dedi.

Brezilya'da gerçekleştirilen Medeniyetler İttifakı Zirvesi'nde Mevlana'nın sözlerini bir kez daha dünyaya ifade ettiğini hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

'Fakat bu sözleri duyamayın, duymak istemeyen, bizdeki terör örgütü gibi hainler var, alçaklar var. Bu güzel vatanımızı bölmek isteyenler var. Temel hak ve özgürlüklerden nasibini almayanlar var. Çocuklara, kadınlara musallat olanlar var. Tacizse bunlarda, çocuklara saldırı ise bunlarda ve bunları ne yazık ki savunma cüretini gösterenler de var. İşte İskenderun'da olanlar ortada. Roketatarlarla, bombalarla vatanı savunma görevini yapan Mehmedimize, Mehmetçiğimize saldıranlar ortada. Bunlar son çırpınışlardır, sonuna kadar bunlarla bu mücadelemizi sürdüreceğiz. Ama bunları savunma durumunda olanlara karşı milletimin uyanık olması lazım, halkımın, kardeşlerimin vatandaşlarımın uyanık olması lazım. Şehitlerimizin cenazeleri geldiği zaman onların musalla taşında olduğu anda, onlar dua bekler, onlar slogan beklemez. Onları siyasi istismar vasıtası yapanlara benim halkım benim kardeşlerim olarak inanıyorum ki sizler en güzel dersi vereceksiniz. Şehitlerimiz hepimizindir sadece ailelerinin değildir ve onlar ölü değildir onlar diridir biz onları öyle biliriz ve öyle anarız, öyle anacağız.'

Erdoğan'ın konuşması sırasında vatandaşlar sık sık 'Şehitler ölmez vatan bölünmez' sloganı attılar.


-'İSRAİL HALKINI DAHA DİKKATLİ DAVRANMAYA DAVET EDİYORUM'-

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail Hükümeti'nin sebep olduğu siyon yıldızını gamalı hacla yan yana gösteren dünya algısının, İsrail halkını da rahatsız ettiğini belirterek, 'İsrail halkını bu düşüncesiz, bu öngörüsüz, zalim ve vicdansız yöneticilere karşı daha dikkatli davranmaya, İsrail'in sokulmak istendiği mecrayı daha dikkatli okumaya davet ediyorum' dedi.

Erdoğan, Kültür Park'ta Dünya Çevre Günü Kutlamaları ve toplu açılışlar dolayısıyla düzenlenen törende yaptığı konuşmada, uluslararası sularda yardım malzemesi ve tamamı sivil yolcu taşıyan gemilere hukuksuz bir saldırı yapıldığını belirtti.

Dün İsrail'den getirilen yaralıları ziyaret ettiğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, 'Eli silahsız olan bu kardeşlerimize ateşli silahlarla saldırmışlar. Plastik mermi de kullanmışlar, demir leblebi de kullanmışlar, kurşun da kullanmışlar. Hepsini gördük. Ameliyattan çıkan, yoğun bakımda olan kardeşlerimizin hallerini gördük. Onlar da yaşadıklarını bize anlattı. Dahası bu gemilerin yolcuları sadece Türkiye'den değil, 32 ülke var. Hepsini dinledikten sonra baktık ki büyük bir zulüm ve tamamen korsanca bir saldırı' değerlendirmesinde bulundu.

İsrail saldırısını 'açık bir devlet terörü, hukuk tanımamak, saldırganlık' olarak tanımlayan Erdoğan, saldırının, 'İsrail'deki hükümetin nasıl bir hastalık ruh hali, nasıl bir paranoya, nasıl bir travma içinde bulunduğunun örneği' olduğunu söyledi.

İsrail Hükümeti'nin 'dünya bize karşı ikiyüzlü davranıyor' söylemlerini hatırlatan Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Hayır. İkiyüzlü olan sensin, yalancı olan sensin, katliam yapanlardan gurur duyan sensin, 'arkanızdayım' diyen sensin, sen. Bir kez daha söylüyorum, öldürmeyi iyi bilirsiniz. Ben onlara kendi dillerinden konuşuyorum. Tevrattaki on emirden altıncısı diyor ki 'öldürmeyeceksin.' Anlamadın mı? Bak bir kez daha İngilizce söylüyorum: 'you shall not kill.' Yine mi anlamadın? Bak o zaman senin dilinden, İbranice söylüyorum: 'Lo tir'tsach.'

Buradan bir hususun da altını çizerek söylüyorum. İsrail'deki hükümetin zorba tavrı, sadece Filistin'i değil, sadece bölgeyi değil, İsrail halkını da zora sokuyor, İsrail halkını da rahatsız ediyor. Hükümetin İsrail halkını yalnızlaştıran, dünyadan tecrit eden, dünya nezrinde imajını zedeleyen bu hırçın siyaseti İsrail vatandaşlarını da zora sokuyor. Hükümetin sebep olduğu siyon yıldızını gamalı hacla yan yana gösteren dünya algısı, eminim ki İsrail halkını da rahatsız ediyor. İsrail halkını bu düşüncesiz, bu öngörüsüz, zalim ve vicdansız yöneticilere karşı daha dikkatli davranmaya İsrail'in sokulmak istendiği mecrayı daha dikkatli okumaya davet ediyorum.'


-'BU İŞ NOKTALANMADI'-

İsrail'in saldırısının ardından Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun sürdürdüğü diplomatik süreci anlatan Başbakan Erdoğan, TBMM'de grubu bulunan partilerin İsrail'in Gazze'ye insani yardım götüren gemilere saldırısını oy birliğiyle, ittifakla bir deklarasyon yayınlamak suretiyle yeni bir sürece bağladığını söyledi.

İsrail'de kalan yaralılardan son ikisinin de Sağlık Bakanlığına ait uçakla Türkiye'ye getirildiğini bildiren Erdoğan, böylece İsrail hastanelerinde hiçbir Türk vatandaşının kalmadığını kaydetti.

Saldırı sonrasında Türkiye'nin Dışişleri, Sağlık, İçişleri ve Adalet bakanlıklarının, Silahlı Kuvvetlerin, devletin hep birlikte STK'larla adım attığını anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

'Adım adım süratle bu işleri tamamlamanın gayreti içinde olduk. Emeği geçen, bu gayreti samimi şekilde ortaya koyan tüm kardeşlerime tüm görevlilere şahsım, milletim adına çok teşekkür ediyorum. Bütün imkanlarımızı kullandık. Uluslararası gücümüzü devreye soktuk. Ama bitirmedik. Bundan sonra da devam edeceğiz. Çünkü bu iş noktalanmadı. Bunun arkası var. Devam ediyoruz, devam edeceğiz. Ne yapılması gerekiyorsa uluslararası camiada bunları da yapmaya devam edeceğiz. Hak yerini buluncaya kadar bu devam edecek.'


-'BİR TAŞERON ÖRGÜT'-

Başbakan Erdoğan, 30 yıldır kan döken terör örgütünün bir taşeron örgüt olduğunu çok açık net ortaya konduğunu vurgulayarak, bunun milletçe iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti:

'Bunlar asla benim Kürt kökenli vatandaşlarımın temsilcisi değildir, olamaz. Bunu böyle biliniz. Bunların hak ve özgürlükler diye bir derdi yok, bunu böyle bilesiniz. Bu işin dertlisi biziz. Onun için Milli Birlik ve Kardeşlik Projesini devreye soktuk, yoğun bir şekilde bunun üzerinde çalışıyoruz.

Milli birlik ve kardeşliğe bu ülkede demokratik sürece kimler karşı çıktı. Bakın CHP, bakın MHP, bakın BDP, bunlar karşı çıktı. Nasıl dayanışma içinde olduklarını anayasa değişikliğinde de gördük. Bir taraftan 'benim partim çok kapatıldı' diyeceksin. Ondan sonra partiler kapatılmasın veya partilerin kapatılmasını zorlaştıran madde gelince parlamentoya girmeyeceksin, dışarıda oturacaksın.

Bir başka grup da kendilerine güvenmiyor. Genel başkanı kendisine güvenmeyecek, 'oy kabinine de sakın hiçbiriniz girmeyeceksiniz' Niye? Güvenmiyor çünkü. Belki oy kabinine girerlerse oy kabininde farklı bir oy çıkabilir. Bunları yaşadık. Ne adına? Demokrasi adına. Böyle demokrasi olur mu Allah aşkına? Parti içi demokrasi böyle çalışır mı? Bunlar mı demokrasi olacak? Bunlar mı siyasi hayatın veya demokratik parlamenter sistemin vazgeçilmez unsurları olacak? Hayır.'


-“DÜRÜSTSEN HALKA GİDECEKSİN'-

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Anayasa Mahkemesinin adını bu Halk Partisi değiştirdi. Ne oldu? Anamuhalefet Mahkemesi. İki de bir oraya gidiyor, yaptıkları başka bir şey yok. Çünkü gücünü oradan alacağını zannediyor. Güç burada, millette... Millete gideceksin, dürüstsen halka gideceksin' dedi.

Erdoğan, Kültür Park'ta Dünya Çevre Günü Kutlamaları ve toplu açılışlar dolayısıyla düzenlenen törende yaptığı konuşmada, Türkiye'nin güçlü, saygın bir ülke olarak çalışmalarına devam ettiğini söyledi.

Türkiye'nin dünyada 26'ncı büyük ekonomi iken şimdi 17'nci sırada bulunduğunu belirten Erdoğan, 'Bütün bu iyi işler olurken terör devreye giriyor. Mücadelemiz sürecek. Sıkıntılarımız yok değil var ama milletçe kararlı duracağız ve inşallah bu işi en az zararla atlatacağız' dedi.

'En kapsamlı demokratik değişimi daha güçlü bir demokrasi için, 1982, malum darbe Anayasasını değiştirmek suretiyle yapmanın gayreti içindeyiz' diyen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

'Biz ne diyoruz; biz sizin vekiliniz, siz asıl... Siz bize vekalet verdiniz. Şimdi diyoruz ki 12 Eylülde size geliyoruz. Söz de sizin, karar da sizin. Bunu engellemek isteyenler kim? Adında halk yazanlar, Halk Partisi engellemek istiyor. Nereye gitti? Anayasa Mahkemesine gitti yine. Diyorum ya, Anayasa Mahkemesinin adını bu Halk Partisi değiştirdi. Ne oldu? Anamuhalefet Mahkemesi. İki de bir oraya gidiyor, yaptıkları başka bir şey yok. Çünkü gücünü oradan alacağını zannediyor. Güç burada, millette... Millete gideceksin, dürüstsen halka gideceksin.'

Türkiye'nin demokratikleşmesi konusunda yeni ufuklar açma gayretinde olduklarını anlatan Erdoğan, bu süreci halka getirdiklerini belirtti.

Erdoğan, 'Barış çağrılarımız var, yeter ki siz arkamızda durun, yeter ki siz bizden hayır dualarınızı eksik etmeyin. Allah'ın izniyle Türkiye çok daha büyük hedefleri yakalayacaktır. Bundan hiç mi hiç endişeniz olmasın' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

'Değerli kardeşlerim, bugün sizler bu coşkunuzla ve heyecanınızla büyük Türkiye'ye 'evet' diyorsunuz. Değişime sizler 'evet' diyorsunuz, ben bunu görüyorum. Çetelerle mücadeleye, hukuksuzlukla mücadeleye, mafyayla mücadeleye 'evet' dediğinizi görüyorum ve onlara avukatlık yapanlara da 'hayır' dediğinizi görüyorum.

Değerli kardeşlerim ama ben Konya'dan bir kez daha rekor bekliyorum. Ben Konya'dan Türkiye'ye anlamlı bir mesaj bekliyorum. Sevgili Mevlana'nın dediği gibi 'dert adamı yollara düşürür'. Biz Türkiye'nin 780 bin kilometrekaresinde deli divaneyiz. Halkımızın, topraklarımızın deli divanesiyiz. Hani Aşık Veysel gibi dedik ya 'uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece'. Bizim memleket sevdamız var, bizim millet aşkımız var. Onun için biz her daim yollardayız.'

Konya'ya her gelişlerinde olduğu gibi bugün de yine açılış törenleriyle geldiklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, bugün sadece Konya için değil, Konya'dan, Tokat, Çanakkale Eceabat, Karaman, Kütahya, Aydın iline bağlı ilçe ve beldeler ile Samsun Çarşamba'da tamamlanan hizmetlerin açılışını yaptıklarını söyledi.


-'DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ'NÜ ÇOK ANLAMLI ŞEKİLDE KUTLUYORUZ'

Konya'da Dünya Çevre Günü'nü çok anlamlı şekilde kutladıklarını belirten Erdoğan, 'İllerin, ilçelerimizin katı atık sorunlarına kalıcı çözümler üretecek tesisler açıyoruz' dedi.

Başbakan Erdoğan, bugün ayrıca 96 adet katı atık toplama aracını da beledilyelere dağıtacaklarını belirterek, bunun ilk parti olduğunu, sembolik olarak beşinin anahtarını teslim edeceklerini söyledi. Erdoğan, Karatay Belediyesince tamamlanan Olimpik Park'ın da Konyalıların hizmetine sunulacağını belirtti.

AK Parti iktidarları döneminde çevre konusunda önemli adımlar atıldığını vurgulayan Erdoğan, çalışmalara ilişkin şu bilgileri verdi:

'2003 yılında sadece ülkemizin yüzde 5,5'inin çevre planları yapılmışken 2009'da bu oran yüzde 65'e ulaştı. 2011 sonu itibarıyla ülke genelinde inşallah çevre düzenleri planını tamamlamış olacağız. 2002 sonunda 15 adet katı atık bertaraf tesisiyle 23 milyon kişiye hizmet götürülüyordu, şu anda 42 tesisle 32 milyon kişiye hizmet verir hale geldik. 2010 yılı sonunda 54 tesisle 35,5 milyon nüfusa hizmet vermeyi hedefliyoruz. 2002 yılında 145 atıksu arıtma tesisiyle 248 belediyeye hizmet verilirken 2009 yılı itibarıyla 242 atıksu arıtma tesisiyle hizmet verilen belediye sayısı 466'ya ulaştı.'


-KONYA OVASI PROJESİ-

Türkiye'nin Kyoto Protokolü'ne resmen taraf olduğunu hatırlatan ve bunun dışında Konya Ovası Projesi'ne verdiği önemi dile getiren Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Biliyorsunuz GAP, DAP ve KOP üçlü olarak bu projeleri hayata geçiriyoruz. Konya Ovası Projesiyle inşallah şu anda bu tünelin yarısını bitirdik. Diğer yarısını saatine dakikasına varıncaya kadar ilan etti Veysel Bey (Çevre ve Orman Bakanı Eroğlu). Oturup, konuşacağız. Çünkü madem bu kadar dakikasına varıncaya kadar bunu ilan ediyor. Pazarlık hakkımız var. O pazarlığı da yapıp, ona göre daha çok çalışmaları lazım 24 saat esasına göre. Ne yapabiliriz onu göreceğiz. İnşallah KOP tamamlandığında bölgede yaşayan 3 milyon kişinin içme, kullanma ve endüstri suyu ihtiyacı karşılanacak. 1 milyon 100 bin kişiye doğrudan istihdam imkanı, binlerce kişiye de dolaylı iş imkanı sağlanmış olacak.'

Açılışı yapılacak atıksu arıtma tesisiyle ilgili de bilgi veren Erdoğan, tesisin Büyükşehir Belediyesince 50 milyon Türk lirası harcanarak, 300 bin metrekarelik bir alan üzerine yapıldığını anlattı. Erdoğan, 'İnşallah bununla Tuz Gölü'nün kirlenmesine önemli bir set çekiyoruz. Konya ile birlikte diğer açtığımız tesisler var. Onlarla birlikte ülkemiz yeni bir güç kazanıyor' dedi.

Konya'ya Mevlana Üniversitesi ile Konya Ticaret Odası Karatay Üniversitesi olmak üzere iki vakıf üniversitesi kazandırdıklarını anlatan Erdoğan, Selçuk Üniversitesi bünyesinde iki fakülte, bir enstitü, iki yüksek okul, bir meslek yüksek okulu, on beş araştırma ve uygulama merkezinin hizmete girdiğini, yükseköğretimde kapasiteyi bin 892 kişi artırdıklarını söyledi.

Diğer faaliyetlere ilişkin detaylara girmeyeceğini belirten Erdoğan, 'İnşallah bir başka gelişimde bunları anlatacağım ancak şu anda benim en önemli derdim bu yıl sonuna kadar Konya-Ankara hızlı trenini bitirip onu hizmete açmak' dedi.

Konyalıların 'Konya, seninle gurur duyuyor' şeklinde tezahüratta bulunduğu Erdoğan, 'Ben sizlerle gurur duyuyorum' karşılığını verdi.

Erdoğan, 'Hedefimiz inşallah yıl sonuna kadar hızlı treni bitirip Ankara-Konya 1 saat 15 dakika... Yüklenici firmayı ciddi manada yakın takibe almak suretiyle sıkıştırıyoruz, inşallah bu yıl sonuna kadar fevkalade bir hal olmazsa onu da bitireceğiz' diye konuştu.

Başbakan olduğu ilk dönemde Konya'daki ilk açılışta Konya'nın marka bir şehir olacağını söylediğini anımsatan Erdoğan, 'Konya şu anda zaten marka şehir oldu caddeleriyle her şeyiyle. Şimdi Konyaspor yeniden birinci lige çıktı. Tebrik ediyorum. Ama Başkanıma da Gençlik Spor Genel Müdürüme de söyledim. Belediye Başkanıma da söyledim 'Bir an önce buradaki şehir stadının da yenisini kapalı spor salonuyla birlikte süratle yapalım' dedim. İnşallah onu da hayırlısıyla süratle bitireceğiz. Bahanesi yok, bu işin adımını hemen projeyi hayata geçirerek bitireceğiz'

Başbakan Erdoğan, konuşmasının sonunda şehitlere Allah'tan rahmet, gazilere de şifalar diledi.


-TESİS AÇILIŞLARI-

Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından canlı bağlantıyla Konya, Tokat, Kütahya, Kuşadası ve Konya Karatay'a bağlanarak Atıksu Arıtma Tesisi, Katı Atık Tesisi ve Konya Karatay Olimpik Parkı'nın açılışını yaptırdı.

Erdoğan, bu açılışların ardından tören alanında eşi Emine Erdoğan, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, milletvekilleri ve belediye başkanlarıyla birlikte kurdele keserek, Çevre Bakanlığının yaptırdığı çeşitli tesislerin açılışını yaptı.

Erdoğan, Çevre ve Orman Bakanlığının belediyelere hibe ettiği katı atık toplama araçlarından bir bölümünün anahtarlarını da aralarında AK Parti, CHP, MHP, Saadet Partisi ve Demokrat Parti'lilerin de bulunduğu belediye başkanlarına teslim etti.

Öte yandan, tören alanının çevresine asılan ve Nasrettin Hoca'yı eşeğe ters binmiş vaziyette gösteren 'Ziyaretime gelmedin' pankartı Başbakan Erdoğan'ın dikkatini çekti.

Erdoğan, 'Geleceğim, geleceğim. Hoca eşeğe ters oturmuş 'ziyaretime gelmedin' diyor. Göle maya çalmaya geleceğim' dedi.

Başbakan Erdoğan'ın konuşması sırasında tören alanında bulunan vatandaşlar 'Vur vur inlesin, İsrail dinlesin', 'Filistin halkı yalnız değildir' ve 'Mücahit Başbakan' sloganları attı ve tekbir getirildi.

Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan da Gazze'ye yardım götüren gemide bulunan Konya Sivil Toplum Kuruluşları İcra Heyeti Başkanı Latif Selvi'nin konuşması sırasında duygulanarak ağladı.


-'HAMAS'LA TERÖR ÖRGÜTÜ PKK'NIN BENZER HİÇ BİR TARAFI YOKTUR'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Bir defa Hamas'la, terör örgütü PKK'nın benzer hiç bir tarafı yoktur. Hamas, kendi topraklarını koruma mücadelesini veren direnişçilerdir, Filistinlidirler, Filistin'de seçim kazanmışlardır, seçim kazandıkları halde hala İsrail cezaevlerinde yatmaktadırlar' dedi.

Erdoğan, 'Ben bunları Amerika'nın yetkililerine de söyledim. Her yerde söyledim, 'Ben Hamas'ı terör örgütü olarak kabul etmiyorum, tanımıyorum' dedim. Bugün de böyle düşünüyorum. Düşüncem budur' diye konuştu.

Erdoğan, Kültür Park'ta Dünya Çevre Günü Kutlamaları ve Toplu Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin başkalarına benzetilmemesini istedi. Erdoğan, 'Hiç kimse Türkiye'nin sabrını test etmeye kalkmasın. Hiç kimse Türkiye'yi ülkelerden bir ülke olarak görme yanılgısına düşmesin. Hiç kimse bu ülkeye bir kabile devleti muamelesi yapmaya kalkışmasın' dedi.

Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'un 'Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem.Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum. Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum. Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim, onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim. Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım. Çiğnerim çiğnenirim, Hak'kı tutar kaldırırım. Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu' dizelerini okudu.

Başbakan Erdoğan, Kudüs'ün kaderinin İstanbul'un kaderinden, Gazze'nin kaderinin Ankara'nın kaderinden, Ramallah'ın, Refah'ın, Hanyunus'un, Beytüllahim'in kaderinin Konya'nın kaderinden ayrı olmadığını söyledi.

'Dünya sussa bile biz susmayız, biz susmayacağız' diyen Başbakan Erdoğan şunları söyledi:

'Dünya katliamlara göz yumsa biz gözümüzü yummayız, yummayacağız. Dünya akan kana seyirci kalsa biz olan bitene 'elimiz, kolumuz bağlıyız' demeyeceğiz. Dünya, Filistin'e sırtını dönse biz Filistin'e, Filistin halkına, Gazze'ye, Küdüs'e sırtımızı dönmeyeceğiz. Bakınız, bunlar kundaktaki masum bebekleri dahi tehdit olarak gördüler. O masum bebekleri analarının kucaklarında katlettiler, bizdeki teröristler gibi. Yetmedi şimdi bebek mamalarını da tehdit olarak görüyorlar. Bunlar çocukları tehdit olarak gördüler, çocuk parklarını, oyun bahçelerini tehdit olarak gördüler. Masum yavruları bisikletleri üzerinde katlettiler. Yetmedi, şimdi çocuk oyuncaklarından korkmaya başladılar. Bunlar gençleri, öğrencileri tehdit olarak gördüler, okullarda, üniversitelerde, eğitim görenlere saldırdılar. O çocuklar taş attılar, bunlar fosfor bombası attı. Ve hala o taş atanlara karşı ne yazık ki dünya fosfor bombası atanların arkasında duruyor. İşte biz o duranları kınıyoruz, durmayanlarla beraber bu mücadeleyi sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Çünkü Türk milletinin şanına yakışan bu.

Bunlar masum sivillerden, kadınlardan, yaşlılardan, hatta hastanedeki hastalardan korktular. Gerçekten onların hastanelerini bombaladılar, tanklarla toplarla bombaladılar, yetmedi, şimdi bastonlardan, tekerlekli sandalyelerden, sargı bezinden, serumdan,ilaçtan korkmaya başladılar. Tünellerden, ocaklardan korkuyorlardı, Gazze'de taş üstünde taş bırakmıyorlardı, bugün inşaat demirlerinden, tuğlalardan, çimentodan dahi korkmaya başladılar. Her türlü rezilliği, her türlü... Her türlü rezilliği, her türlü alçaklığı, her türlüğü zorbalığı, haydutluğu, korsanlığı yapıyorlar. Ardından 'Hamas' diyorlar, 'El Kaide' diyorlar 'antisemitizm' diyorlar. Ama artık mızrak çuvala sığmıyor. Şu konu Hamas, El Kaide, antisemitizm konusu değildir. Kimseyi aldatmayın, gerçekçi olun, dürüst olun. Eğer bu dünyada huzur bulacaksak, bu adalet üstüne inşa edilen bir dünyada olur. Kim olursa olsun herkes buna böyle bakmak durumunda.'


-'19 YAŞINDAKİ FURKAN DOĞAN'I VAHŞİCE ÖLDÜRDÜNÜZ, ŞEHİT ETTİNİZ'-

Meselelerinin Musevilerle İsrail halkıyla olmadığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, 'Bizim meselemiz İsrail'in şu andaki zulmeden, devlet terör estiren yönetimiyle. Ortada devlet terörü var' dedi.

İnsanlığın bu konudan ders almasını temenni eden Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

'Çünkü bu olay, İsrail ile Türkiye arasında olan bir olay değildir. Bu olay İsrail ile 32 ülke arasında cereyan eden bir olaydır. O gönüllülerin içinde 32 ülkeden insanlar vardı. İnsafsızca, alçakça yapıldı, Somali'de korsanlar bunu yapıyordu, şimdi bunlar yaptı. Başta ABD olmak üzere daimi üyelere de sesleniyorum, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa, Almanya hepsine sesleniyorum, eğer adilseniz adaletle yaklaşacaksınız. Uluslararası sularda bırakın sivil gemilere, askeri gemilere bile bu şekilde bulaşamazsın. Ve şimdi bunlara saldırılmıştır, burada tabii biz Türkiye olarak ulusal ve uluslararası bazda diğer ülkelerle hep birlikte haklarımızı sonuna kadar arayacağız. Sonuna kadar bu işin mücadelesini vereceğiz. Her uluslararası toplantıda bunları dile getireceğiz. Gereği neyse bunu yapacağız. Antisemitizm insanlık suçudur, terör de insanlık suçudur. Bunu her yerde söyledim, söylüyorum ve söylemeye devam edeceğim. Ama antisemitizm istismarıyla terörle mücadele bahanesiyle artık insanlık suçu işleme, hukuku çiğneme, devlet terörü uygulama dönemi geride kalmıştır.'

Savaşın bile hukuki kuralları olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

'Savaşta bile dokunulmayacak olanlar vardır. Allah aşkına beyaz bayrak asılı yardım gemilerine saldırdınız. 19 yaşındaki Furkan Doğan'ı vahşice öldürdünüz, şehit ettiniz, Furkan'ın elinde silah mı vardı, üzerinde bomba mı vardı? Alnında 'terörist' mi yazıyordu? Hangi hukuk sistemi, din, inanç, hangi kutsal kitap sizin bu korsanlığınıza, bu yargısız infazlarınıza, bu katliamlarınıza gerekçe olabilir. Uluslararası medyaları artık bunların korsanlıklarını örtemez hale geldi. Kanlı eylemlerine ortak ettikleri yazarları, çizerleri, yorumcuları, işbirlikçileri, artık bunların insanlık dışı, terör eylemlerini saklayamaz hale geldi. Ama bizde de onların ortakları ha onu da söyleyenler, biz de de var. İsrail'in bu saldırısını ve bu saldırıya karşı takınılan tavrı aynı şekilde ne yazık ki PKK'nın askerimize olan saldırısıyla Hamas'ın saldırısına, buna benzetenler var.'


-'EY TÜRKİYE'NİN GAZETELERİNDE YAZAN KÖŞE YAZARLARI'-

'Bir defa Hamas'la terör örgütü PKK'nın benzer hiç bir tarafı yoktur' diyen Erdoğan,şunları kaydetti:

'PKK terör örgütünün üzerinden Türkiye Cumhuriyeti pasaportu çıkar. Bunlar bu ülkenin vatandaşı olarak bulunurlar. Dışarıdan bir saldırı değildir. Hamas, kendi topraklarını koruma mücadelesini veren direnişçilerdir, Filistinlidirler, Filistin'de seçim kazanmışlardır. Seçim kazandıkları halde hala İsrail cezaevlerinde yatmaktadırlar. Ben bunları Amerika'nın yetkililerine de söyledim. Her yerde söyledim, 'Ben Hamas'ı terör örgütü olarak kabul etmiyorum, tanımıyorum' dedim. Bugün de böyle düşünüyorum. Düşüncem budur. Onlar topraklarını savunuyorlar. Seçim kazandılar ama onlara iktidarda kalma fırsatı bile vermediler. Hani demokrasi, ne oldu demokrasi, hani demokrasiyi savunanlar. Niye bunlara müsaade etmediniz, bırakın da bir demokratik mücadele versinler. Bak seçim kazandılar. Bir iktidar süreci tanıyın, ne yapacaklar bir görün. Ama dayanamadılar, tahammül edemediler, ekonomik yönden baskı uyguladılar, vergilerini kestiler, bu mudur adalet. Ve bunu siz rahatlıkla PKK ile bir araya getiremezsiniz. Ey Türkiye'nin gazetelerinde yazan köşe yazarları... Şimdi benimle ilgili de bunları yazacaksınız biliyorum. Yazacaksınız ama artık mızrak çuvala sığmıyor. Çünkü sizin de geçmişinizi biliyoruz. Bunların da cibilliyetlerini biliyoruz, ne yaptıklarını çok iyi biliriz. Biz dürüstün yanındayız, doğrunun yanındayız, adilin yanındayız ve bunların yanında olmaya devam edeceğiz. Sevgili kardeşlerim, bakınız Akdeniz'de uluslararası sularda oluyor bu. Yardım malzemesi yüklü tamamen sivil yolcu, yardım gönüllüsü taşıyan gemilere hukuksuz bir saldırı, hiç bir bahaneyle bunlar izah edilemez. Hele hele dün hastanede ziyaret yaptım ve orada 19 tane yaralı kardeşimizi, vatandaşımızı gördüm. Değerli kardeşlerim eli silahsız olan bu kardeşlerimize ateşli silahlarla saldırmışlar. Plastik mermi de kullanmışlar, demir leblebi de kullanmışlar ve kurşun da kulanmışlar, hepsini gördüm. Ameliyattan çıkan o kardeşlerimizin halini gördüm. Yoğun bakımda olan kardeşlerimizin hallerini gördüm.'


14 yıl önce