|

Ermeniler'in umudu Türkiye sınır kapısı

Ermenistan'da yoksulluk var, hüzün var. Üstelik geceleri, Sovyetler'den miras kalan geniş sokakları aydınlatacak ışık da yok... Ermenistan, Batı'ya açılan tek kapısı Türkiye'yi kazanmak için büyük çaba sarfediyor...

Yeni Şafak
01:00 - 30/10/2002 Çarşamba
Güncelleme: 11:31 - 22/05/2017 Pazartesi
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv
----------------------- spot -------------------------

Ermenistan ve Türkiye arasında diplomatik ilişki yok. Yıllardır, Türkiye ile sosyal, ekonomik ve ticari ilişkilerini geliştirmek isteyen Erivan'a, Ankara hâlâ olumsuz yanıt veriyor. Başbakan Bülent Ecevit'in seçim atmosferinde Kars'ta söylediği "Sınırı açacağız" sözü son günlerde tüm Ermeniler'in umudu olmuş. Ecevit'in, 4 yıllık iktidarı döneminde sınırı açmak için herhangi bir girişimde bulunmadığını söylesek de umutlarını yıkamıyoruz; Ermeniler'in.

3 milyonluk Ermenistan, Batı'ya açılan tek kapısını, Türkiye sınırını açmak için çabalıyor. Haftada iki sefer yapan Ermenistan Havayolları ise artık bavul ticaretine yetişemiyor. Türkiye'yi yakından tanıyan ve ticareti geliştirmek için 6 yıldır Kaan Soyak ile her yolu deneyen Arsen Gazaryan, Gürcistan üzerinden yapılan ticaretin maliyeti artırdığını ve ithalatı zorlaştırdığını vurguluyor.

Ortak hayal 'Ortak Pazar'

Ardarda Avrupa Parlamentoları'ndan geçen sözde Soykırım Yasaları, Dışişleri Bakanları gibi, Türkiye'deki sivil toplum örgütlerini de harekete geçirmiş. İşadamlarının yanısıra şimdi sınır illerdeki belediye başkanları ilişkileri artırmak için çalışıyor. Amaçları, tıpkı AB gibi Kafkasya Birliği'ni oluşturmak ve hükümetlerin koyduğu engelleri, uluslararası bir örgüt kurarak kaldırmak. Her zamanki gibi perdenin arkasında ABD var, projenin finansörlüğünü Amerikan Washington Üniversitesi üstlenmiş. Ermenistan, Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan'ın sınır illerini kapsayan proje Kafkaslar'da ortak pazar kurmayı hedefliyor. Erivan Dışişleri Bakanlığı da projeyi yöneten Gümrü'deki Kafkasya Çatışma Çözüm Merkezi'ni resmen destekliyor.

Birliğin merkezi Gümrü

Birliğin merkezi olarak da bir zamanlar Kafkaslar'ın önemli ticaret merkezi olan Gümrü ili seçilmiş. Dönem başkanlığı ise 6 ayda bir değişecek ve iller sırayla sürdürecek. Birliğe Ermenistan'dan Gümrü, Yanadzor ve Ycevan şehirleri, Türkiye'den Kars, Erzurum ve Artvin, Azerbaycan'dan Gence, Aksafa ve Kazak, Gürcistan'dan ise Ahırkelek, Ahisikhe ve Marnevli illerinin belediyeleri üye olacak. Birliğin Ticaret ve Sanayi Odası Kars'ta, Tarım Pazarı Gürcistan'ın Ahirkelek kentinde, Kafkas Bienali ise Azerbaycan'ın Gence kentinde kurulacak. Hükümetler de projeden ve çalışmalardan haberdar. Ancak, Dışişleri sessizliğini sürdürüyor.

1988 depreminde 40 bin kişiyi toprağa veren ve hâlâ deprem göçükleri ile yaşayan Gümrülüler için proje büyük umut. Ama yoksulluk içindeki Gümrülüler projeden çok geçim derdinde... Yıllardır çalışmayan fabrikalar, göçükler altında bıraktıkları yakınları ve üstünü kaplayan bulutlarıyla yaşlı Gümrülüler, 3 Kasım seçimlerinin sonuçlarını bekliyor. Seçim sonuçlarının belli olmasının ardından yeni hükümetin kucağındaki en büyük kararlardan biri de Ermenistan olacak çünkü. Proje şimdiden AB, Avrupa Konseyi, BM ve AGİT'e sunulmuş. Ancak projenin önündeki en büyük engel, Türkiye'nin de kararını belirleyecek olan Azerbaycan. Veya Ermeniler'in deyişiyle, Haydar Aliyev'in sağlık durumu...

'Ararat' umulanı vermemiş

Filmin adı Ararat, yani Ağrı Dağı. Yönetmeni Atom Egoyan. Kanada'da çekildi. Sözde soykırımı anlatmak için, diaspora tarafından çektirildi. Ermenistan'daki tüm sinemalarda oynuyor, üstelik orjinali İngilizce olmasına karşın Ermenice'ye çevriliyor. Genci yaşlısı filme gidiyor, "inandıkları geçmişi" yaşatmak için. Ancak filmden umdukları Ağrı'yı ya da onların deyişiyle Ararat'ı bulamadan çıkıyorlar. Çünkü film diaspora için çekilmiş, Ermeniler için değil. Filmi Türk gazetecilere eleştirmekten kaçınsalar da Ermeni meslektaşlarımız da umduklarını bulamıyor filmde.

Filmin asıl kahramanı ressam Arshil Gorky ve film de onun hikayesini anlatıyor. Agoyan, tarihi film çekmekten hoşlanmadığını belirtip Hollywood tarzını denemiş ve filmin içinde film çekenlerin hikayesini anlatırken, 1915'te yaşanan olayları görüntülemiş. Üstelik Türkler'i ürkütecek tüm simgeleri de itinayla kullanmış, tecavüzcü, dayakçı, hırçın, vahşi Türk tiplemeleri...

Filmde yapay görüntüler

Tehcir sırasında yaşanan olayları anlatılırken filmdeki görüntüler yapaylaşıyor. Kostümlerde ve dekorda da bu yapaylık kendini hissettiriyor. Filmin Ermeni karakterleri de aslında hiç masum değil. Üvey iki kardeş filmde sevgili... Yani ensest bir ilişki ve bu ilişkinin erkek kahramanı bir Türk diplomatına düzenlenen suikastte öldürülen ASALA teröristinin oğlu. Filme Ağrı Dağı, Ani Harabeleri, Akdamar adasının görüntülerini eklemek isteyen başkahraman Türkiye'ye, "kardeş-sevgilisinin" ısrarıyla gidiyor. Görüntüleri çekip döndüğünde ise sevgilisinin onu uyuşturucu kaçakçılığı için kullandığını anlıyor.

Ermenistan'da Rusya etkisi

Sözde soykırım yasalarının ardından, Türkiye, ticaret koşullarını da zorlaştırmış. Bugün ticaret hacmi yaklaşık 50-100 milyon dolar. Ancak Gazaryan, Türk işadamlarının iştahını kapartacak projeleri ardarda sıralıyor; karayollarının yeniden inşası, çimento ihracatı, hidroelektrik santralı kurulması, teknoloji transferi, Rus doğalgazının ihracatı gibi...

Türkiye, Ermenistan'a kapılarını kapattıkça Rusya'nın etkisi de gün be gün artmış. Rus askerleri Ermenistan'dan çıkmamış ama, Rus işadamları da Ermeni pazarını ele geçirememiş henüz. Dağılan birlik, Ermeniler'e özgürlüklerini vermiş ama telefon, elektrik, su gibi altyapı hizmetlerinde Ruslar'ın bıraktığı miras zamanla eriyip gitmiş. Yokluklar ülkesinin marketleri küçük, arabaları eski, insanları yaşlı ve mutsuz. Diasporadan gelen yardımlar Ermeniler'e hiçbir zaman yetmedi. Bir yıl öncesine kadar Ermenistan'a dogru dürüst yatırım yapmayan diaspora ise artık yardım yerine yatırım yolunu seçmiş. Erivan sokaklarının yenilenmesi, tiyatro ve müzelerin bakımı için Linsy Foundation 70 milyon dolar ayırmış. Hovnanyan ise turizm yatırımlarına başlamış.

Soykırım iddiaları şimdi daha yumuşak

Türkiye, Ermenistan'ın bağımsızlığını ilk tanıyan ülkelerden biri ancak bugüne kadar diplomatik ilişki kurulamadı. Bağımsızlık Bildirgesi'nde Türk topraklarına özlemini gizlemeyen Ermeniler ise, bağımsızlıklarını kazanmalarının ardından Türkiye sınırını belirleyen Kars ve Gümrü Anlaşmaları'nı da hâlâ onaylamadı.

Resmi görüşmelerde "soykırım" iddialarından vazgeçmeye hiç de niyetli görünmüyor Ermeniler, ama bir yıl öncesiyle kıyaslandığında "soykırım" söylemleri yumuşamış görünüyor.

Ermeni soykırım iddialarını yumuşatan nedenler
Bunda, hiç kuşkusuz Amerika'daki 11 Eylül'ün ardından başlayan terörizme karşı işbirliğinin, ABD'nin baskılarının, dönemin Dışişleri Bakanı İsmail Cem-Vartan Oskanyan'ın buluşmalarının ve tabii soykırım yasalarının Türkiye üzerinde yarattığı baskının izleri var. Ermeni parlamenter Ashot Galoyan, 1 saat süren görüşmemiz boyunca "soykırım hislerini" bastırmayı başarıyor ancak, tam da ayrılmak üzereyken, "soykırım" talepleri dökülüyor ağzından.... Ashot Galoyan, Türkiye'nin demokratikleşmesinin, Türk insanının düşünce yapısını da değiştireceğini ve soykırımı kabulleneceğini söylüyor...
DUYGU GÜVENÇ / ANKARA


----------------- imza------------------

----------------- imza------------------



#Arşiv
#Yeni Şafak Arşiv
22 yıl önce