|

İbrahim Kalın: Skandal bir davanın skandal bir kararıdır

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Beştepe'de basın toplantısı düzenledi. Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Fransa ziyareti, ABD'deki skandal Hakan Atilla kararı, kabine değişikliği iddiası, KHK, OHAL ve bedelli askerlik gibi birçok konuda açıklamalar yaptı.

Yeni Şafak
13:36 - 4/01/2018 Perşembe
Güncelleme: 16:06 - 4/01/2018 Perşembe
AA
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, gündeme ilişkin açıklamada bulundu. Kalın, ABD'deki Hakan Atilla davası hakkında, "Bu, skandal bir davanın skandal bir kararıdır. Bundan daha öte bir anlamı yoktur. Zaten bu davanın Türkiye'nin iç işlerine müdahaleye, Türkiye'nin iç siyasetini karıştırmaya dönük bir kumpas olduğu çok açık ve netti. Hukuk adına utanç verici bir senaryo şu an hayata geçirilmektedir" ifadesini kullandı.

"İran'ın istikrarı, barışı, huzuru son derece önemlidir"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, İran'daki protestolarla ilgili, "Bizim için İran'ın istikrarı, barışı, huzuru son derece önemlidir. Birileri dışarıdan İran'ı karıştırmaya çalışıyorsa bunun ancak ters tepeceğini bir kez daha ifade etmemiz gerekir. Dışarıdan yapılan açıklamalarla, atılan twitlerle İran toplumunun barışını, huzurunu bozmaya yönelik müdahaleleri kabul etmediğimizi bir kez daha buradan ifade etmek istiyoruz" dedi.

"Fransa İslam Konseyi Başkanı'nı kabul edecek"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yarın Fransa'ya gideceğini dile getiren Kalın, ziyarette ikili ilişkilerin ve bölgesel konuların ele alınmasının planlandığını bildirdi.

Kalın, Avrupa ülkeleri içerisinde Türkiye'nin Fransa ile çok eskiye giden köklü ilişkileri bulunduğuna işaret ederek, "Bugün Fransa, Almanya'dan sonra aynı zamanda bizim Avrupa'daki en büyük ticaret ortaklarımızdan birisidir. Türkiye'de binlerce Fransız firması iş yapmaktadır, aynı şekilde Türk iş adamlarının Fransa'da yatırımları yahut da ortaklıkları bulunmaktadır, bütün bu konuları da ele alacağız" diye konuştu.

Bu çerçevede Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile yapacağı görüşmeden sonra iş çevreleriyle de yarın öğleden sonra bir araya geleceğini bildiren Kalın, şöyle devam etti:

"Fransa'da bizim 700 bin soydaşımız yaşamaktadır. Bu soydaşlarımız Türkiye ile Fransa arasında çok önemli bir köprü vazifesi görmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız, programı çerçevesinde yarın bu topluluğun temsilcileriyle de bir araya gelecek, sorunlarını dinleyecek. Özellikle son dönemde Avrupa'da yükselişe geçen aşırı sağ İslamofobik akımlara karşı neler yapılabilir, bunları hem Sayın Macron ile görüşecek hem de Türk STK'larının temsilcileriyle bir araya gelmek suretiyle bunları da değerlendirecek.

Ziyaret çerçevesinde Fransa İslam Konseyi Başkanı'nı heyetiyle kabul edecek. Böylece Fransa'da yaşayan Müslümanların temel sorunlarını birinci elden dinleme imkanı bulacak. Bu konuda istişareler yapıp, biz de üzerimize ne düşüyor, ne tür tedbirler alabiliriz, ne tür adımlar alabiliriz durumu iyileştirmeye yönelik ne tür çalışmalar yapabiliriz, bunların bir değerlendirmesini yapacağız."

"Yargı ile ilgili konular yargının uhdesindedir"

Kalın, Macron'un basınla bir araya geldiğinde "Türkiye'de basın özgürlüğü" ile ilgili bazı ifadeler kullandığını belirterek, "Bu değerlendirmelerinin bir bilgi eksikliğine dayandığını düşünüyoruz, eğer önyargılı bir değerlendirme yahut bir hüküm verme söz konusu değilse, tabii ki bunları yarın konuşacağız fakat şunun altını çizeyim, Türkiye'de yargı ile konular, yargının uhdesindedir. Bir kişinin gazeteci olması veya başka bir görevde olması, onun masum olduğu, suç işlemeyeceği anlamına gelmez" dedi.

Kalın, Türkiye'nin şu anda üç terör örgütüne karşı aynı anda mücadeleyi sürdürdüğüne vurgu yaparak, "Nitekim şu anda yargıda olan, gazetecilerle ilgili ya da basınla ilgili konular da ya PKK terör örgütünün üyesi olmuş veya onlara yardım yataklık yapmış kişilerdir ya FETÖ mensuplarıdır ya DEAŞ ile ilgili olanlardır ya da birtakım adi suçlar gibi konulardır. Bunları tabii ki detaylı olarak belgeleriyle birlikte, yarın Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Macron'a da bunları iletecektir" şeklinde konuştu.

Kalın'ın gündeme ilişkin diğer açıklamaları şöyle:

Skandal bir davanın skandal bir kararıdır

  • (ABD'deki Hakan Atilla davası) Bu, skandal bir davanın skandal bir kararıdır. Bundan daha öte bir anlamı yoktur. Zaten bu davanın Türkiye'nin iç işlerine müdahaleye, Türkiye'nin iç siyasetini karıştırmaya dönük bir kumpas olduğu çok açık ve netti. Hukuk adına utanç verici bir senaryo şu an hayata geçirilmektedir.

"Bizim için İran'ın istikrarı, barışı son derece önemli"

Bizim için İran'ın istikrarı, barışı, huzuru son derece önemlidir. Birileri dışarıdan İran'ı karıştırmaya çalışıyorsa bunun ancak ters tepeceğini bir kez daha ifade etmemiz gerekir. Dışarıdan yapılan açıklamalarla, atılan tweetlerle İran toplumunun barışını, huzurunu bozmaya yönelik müdahaleleri kabul etmediğimizi bir kez daha buradan ifade etmek istiyoruz.

"Kabine değişikliği söz konusu değil"

Birileri gene herhalde toto, loto yapıyor. Şu anda gündemimizde bir kabine değişikliği söz konusu değil. Şu anda gayet iyi işleyen bir hükümet var. Ülkenin meselelerine hakim, ekonomiden güvenliğe, enerjiden kültür ve diğer eğitim alanlarına kadar gece gündüz çalışan bir hükümetimiz söz konusu. Şu anda gündemimizde böyle bir şey yok.

"Asker konuşlandırılması söz konusu değil"

(Rusya'dan S-400 füze savunma sistemi satın alınması) İleriki aşamalarda ortak eğitim ve ortak üretim süreçleri de olacak. Asker konuşlanması diye bir şey söz konusu değil. Teknik işbirliği, bilgi paylaşımı ve eğitim anlamında tabii ki bir trafik olacaktır. Şu anda bir trafik zaten var. Bunların eğitimini alacak askerlerimiz, teknisyenlerimiz oraya gidecek. Onların teknisyenleri buraya gelecek. Bunu, Rus askerlerinin Türkiye'de konuşlanması gibi ifade etmek doğru olmaz.

"Suriye halkını hiçbir terörist grup temsil edemez"

(Soçi'de yapılacak Suriye Ulusal Diyalog Kongresi) Suriye halkını hiçbir terörist grup temsil edemez. Suriye Kürtlerini de PYD ya da YPG temsil edemez. Biz PYD ve YPG'nin orada ne tür insan hakları ihlalleriyle, ne tür zulümlerle alan hakimiyeti sağlamaya çalıştığını biliyoruz. Batı basını bunu görmek istemeyebilir çünkü bu, ABD'nin planının bir parçası olarak hayata geçirilmiş bir uygulama."

"Terörle mücadelenin nihai amacı terörü bitirmektir"

(İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun emniyet görevlilerine uyuşturucuyla mücadele konusundaki açıklaması) Orada emniyet görevlilerine konuşuyor ve 'Uyuşturucu gibi bizim nesillerimizi zehirleyen bir belaya karşı en kararlı şekilde mücadeleyi devam ettirin' çağrısı yapıyor. O bir kararlılık ifadesidir. Buna siz sert dersiniz, bilemem, o ayrı ama hem terörle hem uyuşturucuyla ve diğer suç türleriyle mücadelede bir kararlılık ifadesidir ve bunu emniyet görevlilerine söylüyor. Bunu başka yerlere çekmek, 'Her önüne gelene bir infaz yetkisi veriliyor' gibi noktalara çekmek ancak kötü niyetle izah edilebilir, ifade edilebilir. Bu mücadelede kararlılık vurgusu son derece önemlidir ve bunun devam ettirilmesi terörle mücadele için de son derece önemli.

"KHK'lar devletin kendi işleyişi ile ilgilidir"

Şu ana kadar OHAL çerçevesinde çıkarılan bütün KHK'lar devletin kendi işleyişi ile ilgilidir. Sayın Başbakanımız da daha önce bir defa ifade etmişti. Vatandaşa, millete dönük değil ya da iş çevrelerine veya farklı kesimlere değil. Devletin kendi işleyişine ilişkin kanunlardan bahsediyor. Öncelikli hedefi bu, KHK'ların. Süreç hızlı ilerlesin. OHAL'in etkileri bertaraf edildikten sonra elbette bu kanunlar Meclise gelecek sonunda. Bunun zaten yasal olarak gerekli bir şey. Bundan sonra çıkacak KHK'lar da eninde sonunda Meclise onaylanmak için gelecek. Burada zaten bir tereddüt ya da muğlaklık söz konusu değil. OHAL'in süresi ne kadar uzatılır, bu ihtiyaçlara göre değerlendirilir. Üç aylık değerlendirmeler yapılıyor. Bunlar en üst düzeyde istişareler neticesinde karara bağlanan konulardır. Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında hem Bakanlar Kurulunda hem bir yönüyle MGK'de hem diğer mecralarda bu konu enine boyuna istişare edildikten sonra karara bağlanmaktadır. Bundan sonraki uygulama da bu şekilde olacaktır. Bu KHK'lerin Meclise gelmesinin önünde bir engel yok. Tam tersi kanuni bir zorunluluk bu. Vatandaşımız herhangi bir endişe içinde olmasın.

'Mor beyin' tuzağı

Mor beyin meselesinden önce de bununla ilgili bir mekanizma vardı. Komisyon var biliyorsunuz. 15 Temmuz sonrasında KHK'larla işinden atılan, uzaklaştırılan, kavuşturmaya tabi tutulan kişiler bu komisyona başvurabiliyorlar. Bu mekanizma zaten mevcut şu anda. İadeler de yine benzer şekilde bir KHK çerçevesinde gerçekleştiriliyor. Bundan sonrakiler de yine bu çerçevede, eğer gerektiriyorsa ki büyük ihtimalle gerektirecektir bu durumda, çünkü belli sayıda insandan bahsediliyor bu meseleyle ilgili olarak, bunlarla ilgili de gerekli düzenlemeler yapılacaktır.

Kudüs diplomasisi

Kudüs konusundaki bir soru üzerine Kalın, Amerikan yönetiminin Kudüs ile ilgili aldığı karar gündeme geldiğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir yol haritası ortaya koyduğunu hatırlattı.

Bu planın başarılı şekilde hayata geçirildiğini ifade eden Kalın, Filistin devletini tanıyan ülkelerin sayısının artırılması yönündeki çalışmaların devam ettiğini söyledi. Kudüs'ün Filistin devletinin başkenti olarak tanınmasıyla ilgili çalışmaların sürdüğünü aktaran Kalın, özellikle Harem-i Şerif'in tarihi ve dini statüsünün korunmasıyla ilgili tedbirlerin alınması noktasında İslam İşbirliği Teşkilatı'nda alınan kararın sonuç bildirgesine yansıtıldığını anımsattı.

Kalın, Erdoğan'ın başkanlığında 1,5 yıl önce yapılan olağan İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'nde, Harem-i Şerif etrafındaki tarihi binaların korunması ve restore edilmesiyle ilgili bir kararın alındığına işaret etti. Kalın, bunların hayata geçirileceğini, konuyla ilgili vakıfların yönetimine sahip olan Ürdün ile yakın temas içinde olunduğunu dile getirdi.

Kudüs ve civarında yaşayan Filistinlilerin, İsrail askerlerinin tacizlerine maruz kalmanın yanında sistematik şekilde ekonomik güçlerinin ortadan kaldırıldığına dikkat çeken Kalın, "Bunlara karşı Kudüs ahalisini ekonomik anlamda desteklememiz, güçlendirmemiz hem siyasi hem de ahlaki sorumluluktur. Bu yönde Cumhurbaşkanımızın çeşitli çağrıları da olmuştu. Bu fonlarla birlikte ekonomik güçlendirme planını da hayata geçirmeye devam edeceğiz" dedi.

"ABD Başkanı Donald Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın telefon görüşmesi yapması planlanıyor mu?" sorusu üzerine Kalın, Trump ile en son 24 Kasım'da telefon görüşmesi olduğunu hatırlattı. Kalın, kesinleşmiş bir telefon görüşmesinin söz konusu olmadığını belirterek, liderlerin çeşitli konularda istişare için görüşebileceğini, gelecek günlerde böyle bir telefon trafiğinin olabileceğini aktardı.

Bedelli askerlik

Şu anda böyle bir şey gündemimizde yok.

#İbrahim Kalın
#Hakan Atilla
6 yıl önce