Kara lekenin 24. yılı

28 Şubat postmodern darbesine açık destek veren Anayasa Mahkemesi, 16 Ocak 1998’de seçimlerde en yüksek oyu alan RP’yi kapattı.

28 Şubat sürecinin hafızalardan silinmeyen en önemli olaylarından biri vesayetin güdümündeki yargıyla Refah Partisi’ne kilit vurulması oldu.

1983’te kurulan ve hızla yükselişe geçen RP, Türkiye’de bir döneme damga vurdu. RP, Necmettin Erbakan’ın Genel Başkanlığı’nda girdiği 1995 milletvekili seçimlerinde 21.4 oy oranıyla sandıktan birinci parti çıktı.

Ancak vesayet odakları RP’yi iktidara getirmeme girişimleri de bu süreçte ağırlık kazandı. Seçimlerin birinci partisi RP dışarıda tutuldu ve “ANAYOL” hükümeti kuruldu.

VESAYETİN HEDEFİNDE

Refahyol Hükümeti, kısa sürede “rejim tehlikesi” ve “irtica” iddialarıyla karşı karşıya bırakıldı ve hükümet faaliyetleri

28 Şubat

için zemin olarak hazırlandı.

Hükümetin, “Etkileri gerekirse bin yıl sürecek” denilen 28 Şubat 1997’deki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararlarını uygulanmaması üzerine ise cuntanın güdümündeki yargı eliyle kapatma davası piyasaya sürüldü.

BAŞÖRTÜSÜ SAVUNMAK SUÇ

Dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, 21 Mayıs 1997’de iktidardaki Refah Partisi’nin sürekli kapatılması istemiyle dava açtı.

Savaş, Erbakan ve parti yöneticilerinin, başörtüsü serbestliğinin anayasal bir hak olduğunu savunmasını RP’yi kapatma davasının gerekçesi yaptı.

RP’YE KİLİT, SİYASİLERE YASAK

AYM, 16 Ocak 1998’de, milyonlarca seçmenin oyunu alan ve genel seçimlerde birinci çıkan RP’nin “laik Cumhuriyet karşıtı eylemleri tespit edildiği” iddiasıyla kapatılmasına karar verdi.

Ayrıca Genel Başkan Necmettin Erbakan ile Şevket Kazan ve Ahmet Tekdal’ın da aralarında bulunduğu 7 ismin, 5 yıl süreyle siyaset yapmaları yasakladı.

KONUŞMASI KAPATMA GEREKÇESİ

AYM’nin gerekçeli kararı da söz konusu hukuksuzluğu ortaya koydu. Danıştay’ın “üniversitelerde başörtüsü takan öğrencilerin Atatürk devrimleri ile laikliğe aykırı davrandıklarına” ilişkin kararlarına atıfta bulunan AYM’nin kararında,

Erbakan ile parti yöneticilerinin “mahkeme kararlarını etkisiz hale getirmek için resmi daire ve üniversitelerde başörtüsü kullanmayı teşvik eden laiklik ve hukuk devleti ilkelerine aykırı” konuşmalar yaptıkları ileri sürüldü.