Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Kıbrıs Rum Kesimi adına Doğu Akdeniz'de doğalgaz arama imtiyaz hakkı alan Noble Şirketi'nin dünyada 14 bin derin deniz araması olan bir alanda riske girmeyeceğine inandığını belirterek, “Türkiye'nin bu tür kararlılıklarının test edilmemesi lazım” ifadesi kullandı.
Enerji Bakanı Yıldız, bir grup gazeteciyle bakanlık bahçesinde yeni kurdukları kamelyada sohbet etti. Amerikan Noble enerji şirketi ile İsrailli Delek şirketinin Kıbrıs Rum Kesimi adına 1 Ekim tarihinden itibaren Doğu Akdeniz'de doğalgaz arama anlaşmasını değerlendiren Yıldız statüsü, ekonomik sahası belirlenmemiş bir alanda riskli bir yatırım olarak nitelendirdi.
Dünyada derin deniz aramacılığıyla ilgili 14 bin kuyunun bulunduğunu, böyle riskli yatırıma bu kadar kuyu arasında girilmeyeceğine inandığını dile getiren Yıldız, “Statüsü, ekonomik sahası belirlenmemiş, adreslenmemiş bir yerde niye arama yapayım. Giderim statüsü adresi imarı olan bir yerde arama yaparım. İmarı olmayan yerde yapmam” değerlendirmesi yaptı. “Türkiye'nin bu tür kararlılıklarının test edilmemesi lazım” ifadesi kullanan Bakan Yıldız, “Sözlerimizin Noble şirketi tarafından takip edildiğine inanıyorum” diye konuştu.
Libanenco davasına da değinen Yıldız, dünyada açılmış en büyük 11 davadan 4'ünün Uzanlara ait olduğunu söyledi. “Sülük lafı ağır kaçmadı mı” şeklindeki bir soruya Yıldız, “Hiç ağır kaçmadı. Çünkü sülük kendi ağırlığının 8 katına kadar kan emebiliyor. Bu arkadaşlar hacimlerinin çok daha fazlasını emmeye çalıştılar. Faizleriyle birlikte 230 milyar dolarlık dava açmışlardı. Bu rakam 2002 yılında Türkiye'nin gayrisafi milli hasılasının tamamıdır” dedi.
Bakan Yıldız, davanın sonuçlanmasının Uzanlar başta olmak üzere bu konuyla ilgili birçok yönden milat sayılacağını belirterek, baba Kemal Uzan ve kardeş Hakan Uzan'la ilgili Adalet ve İçişleri Bakanlarıyla görüştüklerini söyledi. Ailenin nerede olduğunu bilmediğini belirten Yıldız, “Bakanlıkların çalışması olacak” dedi. Fransa'nın da dava bitmemiş gibi davranmayacağına inandığını belirten Yıldız, “Bu Nabucco'yu da nükleer'i de etkiler. Hiçbirşey olmamış gibi davranamayız. Her hareketin bir bedeli olur” dedi.
Uzan ailesi tarafından işlerin bürokraside yürütülmesi sırasında rüşvet verdiklerinin listesinin olduğu ve daha sonra ele geçirilen 'kara defteri' de yeniden inceleyeceğini vurgulayan Yıldız, “Bazı insanlara duyulan vefa duygularının altına tekrar bakacağım” diye konuştu.
İmtiyaz hakkı devri onayının ya da feshinin cumhurbaşkanınca da onaylandığını hatırlatan Yıldız, 1995'te Süleyman Demirel cumhurbaşkanı iken Uzanların imtiyaz hakkı feshini onaylamayıp geri gönderdiğini söyledi. Yıldız, “İmtiyaz hakkını fesheden cumhurbaşkanını tebrik etmek lazım” ifadelerini kullandı.
Çeaş ve Kepez'de bir kısım istismar edilen gerçek küçük hissedarların olduğunu belirten Yıldız, bunlarla ilgili ne üretebileceğine tekrar bakılacağını söyledi. Yıldız, “Açık kapı kalır mı diye bakacağım, ama yargı kararı var. Onu da yok sayamam” değerlendirmesi yaptı. Uzanların kural tanımadığını belirten Yıldız, Çeaş ve Kepez'in dağıtım ve iletim hatlarındaki 800'den fazla direk ve trafo yerleriyle ilgili olarak kamu adına yapılması gereken yatırımları kendi adlarına tapuya kayıt ettiklerinin belirlendiğini söyledi.
30 milyon $ masraf tahsil edilecek
Bakan Yıldız, 10.1 milyar dolarlık Libanenco davası için 15 milyon dolar, diğer 3.8 ve 4.6 milyon dolarlık davalar ile 156 küçük hissedarın açtığı 232 milyon euroluk dava ve Polonya İnsan Hakları Mahkemesi'ndeki dava için de 15 milyon dolar olmak üzere toplam 5 davanın mahkeme masrafları ve avukatlara bakanlık tarafından ödenen tutarın 30 milyon doları bulduğunu belirtti. Yıldız, “30 milyon doları da 'Uzanlardan tazmin etmek kaydıyla diye' de karar çıkarttırdık. 30 milyon doları vatandaşın parası” dedi.
