|

Kardeşliği hissettik

Depremin en fazla etkilediği Erciş'te her binanın ayrı bir hikayesi var. Kimi Azra bebeğin kurtarıldığı kimi Ferhat'ın sağ olarak çıkarıldığı bina olarak anılıyor. Bir de eğitim neferlerinin yani öğretmenlerin hayatını kaybettiği Buse Cafe var. Onun yeri apayrı. Oraya 'Öğretmenlerin yeri' diyorlar. Türkiye'nin tek yürek olması bölge insanını çok etkilemiş. Gözleri parlıyor insanların. “Hem maddi ham manevi yardımları hissettik. Nasıl hissetmeyiz. Türkiye süperdi” diyor ve ekliyorlar: Kardeşliği hissettik tabii. Çanakkale'de birlikte yattığımızı, kardeş olduğumuzu hatırladık.

Abdülkadir Selvi
00:00 - 30/10/2011 Pazar
Güncelleme: 03:35 - 30/10/2011 Pazar
Yeni Şafak
Kardeşliği  hissettik
Kardeşliği hissettik

Burada her binanın ayrı bir hikayesi var. Kimi Azra bebeğin kurtarıldığı bina olarak anılıyor kimi Ferhat'ın sağ olarak çıkarıldığı yer olarak biliniyor.

Ama Buse Cafe'nin yeri ayrı.

“Öğretmenlerin yeri” diyorlar oraya.

Erciş'ten söz ediyorum.

Aslında burada her insanın da kendine göre bir hikayesi var.

“Ennur kucağımdaydı, duvarlar üstüme yatıyordu. Kapılar kilitlendi, yavrumu kucağıma aldığım gibi kendimi dışarı zor attım. Tavuklar bile kaçıyordu” diye anlatıyor İnci hanım.

Diğer kızı Betül'ün ise gözleri kocaman kocaman oluyor. Belli ki çok korkmuş.

“Bomba patlamış gibi hissettim. Kapıya koşarken, iş yerindekilere 'telaş etmeyin' diye bağırdım. Kendimi yere attım, yer gidip geliyordu. Başımın arkasında büyük bir basınç oluştu, 5 gündür ağrıdı” diye anlatıyor Murat Çavla.

Enkaz altından sağ kurtulan Ferhat'ın en yakın arkadaşı.

“Dağdan kayalar yuvarlanmaya başladı. Babamı dışarı çıkarmak istedik. Beceremeyince kardeşim ölmesin diye üstüne kapandı” diye anlatan ise Erciş'in hemen dışındaki petrol istasyonunun sahibi Sezgin Esici.

Kurtarma çalışmaları bitmiş. Sevgi Apartmanı'nın altındaki fırında iki kişinin olduğu söyleniyor. Ama diğer bina üstüne öyle çökmüş ki kurtarma ekibi tehlike altında.

O yüzden durmuşlar. Şimdi kepçeler girmiş.

Öğretmenlere mezar olan Buse Cafe'nin tam önünde durup, enkazdan sağ kurtulan Yüksel Çalışkan ile konuşuyoruz.

“Önce vuuuuu diye bir ses duyduk. Sonra basınçla bizi dışarıya fırlattı” diyor.

TOSTLARI YARIM KALDI

En son Buse Cafe'nin olduğu bina çökmüş, hem de olduğu yere. Önce öndeki bina yıkılmış, sonra yanındaki bina onun üstüne çökmüş. En son Buse Cafe...

Öğretmenlerin son anlarını merak ediyorum.

“Şen şakraktılar” diye anlatmaya başlıyor. “Şakalaşıyorlardı. Gruplar halinde sohbet ediyorlardı. Kimi çay söyledi, kimi tost ısmarladı”

Ferhat çocuğun çıkarıldığı enkazın üstünde bu kez onu kurtaranlarla konuşuyoruz. Mesai arkadaşıymış. Adı Murat Çavla.

“Bomba patlamış gibi bir hissiyata kapıldık ama yer gidip geliyordu ayaklarımızın altında. Kapıya koştuk. Kapıya çıkarken kafamın arkasında bir basınç oluştu günlerce gitmedi. Yere attım kendimi, karşımdaki caminin minareleri yıkıldı, her yer toz dumandı”

Herkes aynı şeyi anlatıyor. Önce bir sarsıntı sonra büyük bir gürültü ardından yıkılan binalar ve şehirden yükselen toz duman.

Azra bebeğin kurtarıldığı Sevgi Apartmanı'nın önündeyiz. Çalışmalar durdurulmuş. Ama enkazın altında 2 kişi daha olduğu söyleniyor. Yandaki bina iyice yatmış. Kurtarma ekibi tehlikede demek. Ekip çekilmiş, kepçeler girmiş.

Kalbinden vurmuş deprem Erciş'i. Şehrin ortasındaki binalar yıkılmış. Arama kurtarma faaliyetleri tamamlanmış. Sıra enkaz kaldırmaya gelmiş.

Zilan Caddesi'nden yürüyoruz. Başka şehirlerden geçmiş olsun ziyaretine gelenler var. Yemek çıkıyor. Onda sorun yok. Yardımlar dağıtılıyor. İHH var 3 öğün yemek veriyor. 10 ekip oluşturmuş, evlere yardım dağıtıyor. Aziz Mahmut Hüdai, Cansuyu ve Kimse Yok Mu bir çaba içinde.

“Allah millete zeval vermesin” diyor Ercişliler. Yardımlardan memnunlar. Diyarbakır Belediyesi de aşevi kurmuş. Ankara'dan Keçiören Belediyesi toplanan yardımları dağıtıyor.

TÜRKİYE SÜPERDİ

Şehirde sivil toplum kuruluşları var. Günlük ihtiyaçlar karşılanmış. En büyük sorun ise barınma. Eğer düzenli dağıtılsa 20 bin çadır bu şehre yeter. Ama bir koordinasyonsuzluk var. Kimi 5 çadır alıyor, kimi çadır bulamıyor diyorlar. Kendi imkanlarıyla naylon, muşamba alanlar çok. Derme çatma bir yer yapıp, çocukları soğuktan koruyacaklar... Erciş'te yıkılan ya da hasarlı bina çok. Ama sağlam olanlara da giremiyor. “çocuklar korkuyor, ne yapalım” diyorlar.

Erciş'te sivil toplum kuruluşları var. Ama devlet yok. Koordinasyonsuzluk dizboyu.

Şehrin girişine kurulan çadırketlerde ise durum farklı. Çocuk bezi ve kadın pedi dahil herşey dağıtılıyor. Yiyecek de var, içecek de. Çadırlara ısıtma cihazları konulmuş. Ama soğuk. Kışa kalmadan iskan sorunu çözülmeli. Van'ın soğuğu bir başka. Sırtımızda palto öğle sıcağında dolaştık ama akşama doğru müthiş bir ayaz çıktı. Bir de kışı düşünün.

Konteynır bile geçici çözüm olur ki, kışın o çadırlarda durulmaz.

Erciş henüz depremin şokunu atlatamamış. “Komşumun eşini enkazın altından çıkardım. Kolunu bebeğine dolamıştı ama onu da kendini de kurtaramamıştı” derken ağlıyor Abdülcabbar Can.

“Depremden sonra düzenlenen yardım kampanyalarından haberiniz oldu mu, Türkiye'nin diğer bölgelerinin yardımlarını hissettiniz mi?” diye soruyoruz. Enkazı karıştırmayı bırakıyor. Gözleri parlıyor.

“Hem maddi ham manevi yardımları hissettik. Nasıl hissetmeyiz. Türkiye süperdi” diye konuşuyor.

Buse Cafe'nin enkazından sağ çıkanlardan Galip Yaşar, “Bu kadarını beklemiyordum” dedikten sonra biran susuyor. “Çok takdir ettik. Demek ki bu millette kardeşlik ruhu varmış” diyor.

O konuşurken arkadaşı Yüksel devreye giriyor. Onun da söyleyecekleri var kardeşlik adına.

“Demek ki kardeşliğimiz varmış. Unuttuk zannediyorduk ama unutulmamış”

RÜYASINDA GÖRDÜ KURTARDI

Bir başkası anlatıyor. “Kuşadası'ndan gelip enkazda çalışanlar oldu. Bir kız rüyasında görmüş Diyarbakır'dan geldi. Rüyasında gördüğü yerden enkazdan canlı çıkardı” diye paylaşıyor.

İbrahim Esici, Erciş'in hemen dışındaki petrol istasyonunu işletiyor. Depremle birlikte babasını dışarı çıkarmaya çalışmış, başaramayınca da ölmesin diye üstüne kapanmış. Yan taraftaki tepeyi gösteriyor. Kayalar yuvarlanmış aşağıya.

“Erciş olarak kardeşliği hissettik tabi” derken samimi. ”Çanakkale'de birlikte yattığımızı, kardeş olduğumuzu hatırladık”

Abdulcabbar Çolaker ise “Ayaklarımızın altında yerin çıtır çıtır ettiğini hissettik” diyor. Depremin bambaşka bir şey olduğunu söylüyor. Çocuğunu kurtarmak için dışarı atmış ama farkında değil. Fakat depremde sergilenen kardeşlik havası, birçok şeyin fark edilmesini sağlamış.

“Erciş'ten o kardeşliği hissettirdiniz bize” derken minnet dolu gözlerle bakıyor.

7.2'lik sarsıntı üzerinden kardeşliğimizi yıkmak isteyenlere inat deprem, kardeşlik, insanlık, dayanışma ve din kardeşliği duygularımızın depremden daha güçlü olduğunu ortaya koydu.

Ercişlilerle konuşurken geldi Bingöl'deki patlamanın haberi.

Duyanın başı öne eğildi. Ve Aydın'da, Edirne'de, Trabzon'da ne tepki gösterilirse onlar da aynısını gösterdi.


12 yıl önce