Sultanahmet'teki bombalı saldırıyı derinlemesine araştıran emniyet birimlerinin tespitleri, 10 kişinin öldüğü patlamada Esed'in parmağının bulunduğunu ortaya çıkardı. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, “Teröristin tüm bağlantıları tek tek ortaya çıkarıldı. Bu bağlantılar içinde IŞİD'i kullanan bazı çevrelerin olabileceğine dair bazı şüphelerimiz var. Bu terör örgütünü kullanan arkadaki gerçek aktörler kimlerse onların ortaya çıkarılması için de yoğun bir çaba içerisindeyiz” diyerek işaret ettiği 'şüphe'lerle ilgili detaylara Yeni Şafak ulaştı.
Sultanahmet'i kana bulayan terörist Nabil Fadlı, Suriye'de savaşın başlamasıyla Ammar bin Yasir Tugayı ismindeki askeri gruba katıldı. Grubun Ahraru'ş Şam Hareketi'ne katılmasıyla Fadlı'nın yeni adresi ise IŞİD oldu. Teröristin IŞİD'e katılmasıyla birlikte örgüt içindeki Esed bağlantılı gruplar Fadlı'yı etkileri altına aldı. Rakka-Mumbiç-Cerablus üçgeninde aktif olan ve IŞİD ile Esed rejimi arasındaki bağlantıları sağlayan bir ekip Fadlı'yı canlı bomba olarak devşirdi. “Double Agent” olarak nitelendirilen çift taraflı casus ekibinin liderliğini ise Zaher al-Shal isminde bir isim yürütüyor. Ekibin geri kalan üyeleri ise A.A-O.A kardeşler, A.D ve A.B isimli militanlar olarak biliniyor.
Güvenlik kaynaklarına göre bu saldırının 7 Haziran seçimleri öncesi HDP'nin Mersin ve Adana'daki binalarına yönelik yapılan saldırıya benziyor. Ülkedeki bombalı saldırı dalgasının ilk adımı olan Adana ve Mersin bombalamalarının ardından teröristin bir dönem DHKP/C üyeliği suçlamasıyla cezaevinde kalan S.Y. isimli IŞİD bağlantılı şahıs olduğu belirlenmişti. Yeni Şafak o günlerde, Suriye'de Esed-İran bağlantılı unsurların harekete geçirildiğini ve etnik-mezhepsel gerilim başlatmak amacıyla çeşitli saldırı hazırlığında bulunulduğunu, ülke içinde kendine IŞİD'ci veya Suriyeli muhalif süsü veren ancak rejim bağlantılı grupların harekete geçirildiğini yazmıştı.
