|

Kültür farkı değil çıkar hesapları

Hırvatistan Cumhurbaşkanı Stipe Mesiç, savaşların medeniyetler, kültürler ve dinler arasındaki farklılıktan değil, "çıkar hesapları" yüzünden çıktığını vurguladı.

Yeni Şafak
00:00 - 3/06/2002 Pazartesi
Güncelleme: 13:12 - 18/05/2017 Perşembe
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

---------------------------------- manset -------------------------------------------
---------------------- manset ---------------------

Hırvatistan, eski Yugoslavya'dan 1991'de ayrılarak bağımsızlığını ilan etti. Hırvatistan Cumhurbaşkanı Stipe Mesiç, "Sırbistan'ın böyle ağır bir savaş çıkaracağını beklemiyorduk. Hepinizin tanık olduğu acı bir tarih yazıldı ama bu savaştan biz galip çıktık" dedi.

Bağımsızlıklarını destekleyen Türkiye'ye özellikle teşekkür eden Mesiç, iki ülke arasındaki dostluk ve işbirliğinin gelişmesine ayrı bir önem verdiğini anlattı. Mesiç, "Sadece savaş döneminde değil; bugünlere kadar süren desteği için Türkiye'ye çok teşekkür ediyoruz. Daha fazla işbirliği ortamı yaratabilmek için fırsatımız var. Önce iki ülke insanın birbirini daha yakından tanımasını sağlamalıyız. Ve sonra da, bu işbirliği sürecini garanti altına almalıyız" diye konuştu.

Kıbrıs konusunda da Türkyie'den yana tavır alan Mesiç, yaklaşımını şöyle özetledi: "Kıbrıs'ta eşit haklara sahip iki ayrı toplumun çıkarları söz konusudur ve çözüm için de eşitlik şarttır. Türkiye haklı olarak, yıllarca bu eşitliği sağlamak için uğraştı. Masaya eşit şartlarda oturmak şart. Ve bence Türkiye'nin uluslar arası güç kazandığı şu sıralar, bunun tam zamanı."

Mesiç, Balkanlar, savaş ve gelecekle ilgili sorularımızı şöyle cevapladı:
Terörün kaynağı 'eşitsizlik'
ABD'de katıldığınız "uluslararası terörizm" konulu toplantılarda ne kararlar alındı?

Terörizm küresel bir sorun oldu. Ve dolayısıyla bu soruna küresel bir tepki koymak gerekti. Hem terörizm olgusuyla hem de teröristlerle savaşmak gereklidir. Terörist saldırılara neden olan faktörleri yok etmek lazım. Bugün zengin ülkeler daha da zengin olurken, fakir ülkeler terörizmin oluşmasına zemin hazırlıyor. Bu durumu ortadan kaldırmak için kalkınmış ülkelerin kalkınmakta olan ülkelere yol gösterip yardımcı olması gerekmektedir. Bu sayede terörizmden kurtulabiliriz.

Bazıları, "11 Eylül'den sonra dünyada dengelerin değişeceğini" söylemişti. Siz ne düşünüyorsunuz?

Bu doğru, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Artık terörizmle savaşmak, terörün köklerini kurutmak zorundayız. İki tür terörden bahsedebiliriz. Birincisi; klasik terörizm. Bunun amacı belli kişilere düzenlenen ani saldırılarla dikkat çekmek ve mesaj vermektir. Asıl tehlikeli olanı ise küresel terörizmdir. Küresel terörün asıl amacı; masum insanları acımasızca öldürmektir. Bu, terörün en tehlikeli türüdür. Çünkü kimyasal, biyolojik ve nükleer silahlar kullanılmaktadır.

Medeniyetler, kültürler, dinler arasındaki farklılıkların dünya üzerindeki çatışmaları provoke ettiğine inanıyor musunuz?

Ben bu tür değerlendirmeleri çok yanlış buluyorum. Kültürel veya dinsel farlılıklardan dolayı savaş çıkmaz. Savaşın tek nedeni, ülkelerin kendi çıkarları için başka ülkelerinin sınırlarına müdahale etmesidir. Temel neden çıkar hesaplarıdır.

Türkiye'nin yeri doldurulamaz
Balkanlar tarih boyunca sürekli kargaşa içinde oldu. Bölgede sürekli barış sağlanabilecek mi?

Bu durumu gidermek için fırsatlarımız var. Örneğin Almanya ve Fransa son 130 yılda 3 savaş geçirdi. Sonra sınırlar için savaşmak yerine işbirliğine gidip komşu ülkeler sınırlarındaki fırsatları değerlendirip bir kazanç elde etmeye karar verdiler. Hiçbir ulus ülkesi sınırları içinde yaşamak zorunda değil. Örneğin biz Hırvatistan dışında yaşayan Hırvatları o ülkelerle aramızda bir köprü olarak değerlendirmeliyiz. Aynı şey Sırplar için de, Arnavutlar için de geçerli. Bu içi içe geçmiş uluslar, aslında iyi niyetle yaklaşılırsa, bütün ülkeler için bir şans.

NATO ve BM sayesinde, Balkanlar'da yaşanan bazı gerginlikler atlatıldı. Sizce uluslararası kuruluşların yerel boyutlu gerginliklere müdahalesinin sınırı ve ölçüsü ne olmalı?

NATO'nun Bosna Hersek ve Kosova'ya bir müdahalesi olmuştur. Makedonya'da da bu durum geçerlidir. Ancak Bosna Hersek'e müdahalede geç kalınmıştır. Müdahale vaktinde yapılmış olsaydı, yüzbinlerce insanın hayatı kurtulabilirdi. Kosova'da da Miloseviç tarafından yapılan bir soykırım söz konusudur. Ve bu durum NATO müdahalesiyle sona erdirilmiştir. Eğer bir ülkede yaşanan bir gerginlik yayılacaksa uluslararası örgütlerin duruma müdahale etmesinden yanayım.

Türkiye'nin Balkanlar'daki rolünü nasıl görüyorsunuz?

Uluslararası çevreler Yugoslavya krizine zamanında müdahale etmedi. Buna karşılık Türkiye, ilk günden itibaren çok anlamlı roller üstlendi, olayın büyümesini engellemeye çalıştı. Bunun yanı sıra bölgedeki sorunlara çözüm yolları aradı. Türkiye'nin bu yapıcı rolünün yeri hiçbir şeyle doldurulamaz.

Türkler Şarık Tara'yı takip etmeli
On yılda en büyük sıkıntıyı ekonomi konusunda yaşadınız. Merkezi sistemden; devletçi modelden pazar ekonomisine geçmeniz gerekiyordu. Bunlarla nasıl başa çıkıyorsunuz?
Merkezi ekonomiden piyasa ekonomisine geçtik. Özelleştirmeye gidildi bu amaç uğruna uygulanan modelde bazı aksaklıklar oldu. Bu yüzden şu anda bütün bu değişiklikleri ve programları tekrar gözden geçiriyoruz. Şu anda sosyal mülkiyetten özel mülkiyete geçme aşamasındayız. Hayalimiz, ülkemizin Avrupa Birliği ülkeleriyle yarışmaya elverişli yasal düzenlemeleri gerçekleştirmektir. Birçok şeyi gerçekleştirdik ancak hâlâ bazı problemlerle karşılaşıyoruz. Örneğin işsizlik oranımız çok yüksek, % 25'ler civarında. Ancak bunun yanı sıra ihracatımız ve endüstriyel üretimimiz yükseldi. Bunun sonucu olarak da yabancı yatırımcıların Hırvatistan'la olan ilgisi arttı. Bu konuda Türkiye ile ilişkimizi geliştirdik. Çok yakın dostumuz olan Sayın Şarık Tara'nın da bir şirketi var. Umuyoruz ki diğer insanlar da onun yolundan gideceklerdir.


----------------- imza------------------

----------------- imza------------------



#Arşiv
#Yeni Şafak Arşiv
22 yıl önce