Gösteriler için dünyanın neredeyse gitmediğiniz hiçbir yeri kalmadı. Avrupa, Amerika, Asya, Ortadoğu... Nasıl tepkiler alıyorsunuz? Tepkiler değişkenlik gösteriyor mu? Asyalılar efendidir. Reaksiyonlarını pek belli etmiyorlar. Çin mesela. Çin'de opera bale izler gibi izliyorlar. Sanatçının konsantrasyonunu bozmamak için ara alkışları yok. Araplar coşkulu. Bizim oyunlarda zılgıt var, Arap kadınları izlerken zılgıtlarla eşlik ediyor. Kıyamet kopuyor. Amerikalılar çılgınca kalkıp dans ediyor. Avrupalılar arada ayakta alkışlıyor ve ayakla zemine vuruyor. Zaten üç dört dakikda bir alkış alacak bir grafikle gösteriyi yapıyoruz. Bunu da zamanla tecrübe kazanarak elde ettik.
Anadolu Ateşi, Mustafa Erdoğan öncülüğünde Anadolu'nun dans dilini oluşturmak için 17 yıl önce yola çıkmıştı. Bugüne kadar 100 ülkede 45 milyonu aşan seyirciyle buluştu topluluk. UNESCO'nun 2018'i Troya Yılı ilan etmesiyle birlikte Anadolu Ateşi, 12 ve 13 Ocak'ta Ülker Spor ve Etkinlik Salonu'ndaki gösterilerine repertuvarındaki yeniliklerle hazırlanıyor. Hazırlığı süren bir başka proje ise Eden: Bereket Hilali. Anadolu Ateşi'ni ve yeni projeyi Mustafa Erdoğan'dan dinledik.
Bu gösteriyle bölgemizde yaşanan savaşların sonucunda sığınmacı olmuş, yerlerinden yurtlarından edilmiş, kaçmak zorunda kalmış insanların dramına ışık tutacağız. Bunu yaparken de onlarla birlikte omuz omuza sahneye çıkacağız. Birleşmiş Milletlerle birlikte yapmayı tasarlıyoruz. Suriyeli müzisyenler ve dansçılar olacak. Özellikle Suriye'de çok iyi dansçılar var. Şu anda dağınık vaziyetteler. Bu proje vesilesiyle iyi dansçılar ve müzisyenleri de bir araya getireceğiz.
Eden kadim kitaplarda 'yeryüzü cenneti' demek. Gılgamış destanında da kutsal kitaplarda da geçer. Ülkemizi de içine alan Bereketli Hilal. O cennetin şimdi nasıl bir cehenneme dönüştürüldüğünü anlatmak için özellikle ismini Eden koyduk. Heyecan verici bir proje. Dünyada 46 ülkede turne yapacak. Türkiye'nin de sahnesi uygun bütün şehirlerinde turne yapacağız.
Bu ay içerisinde tarihler belli olacak. Müzakereler sürüyor. Sayın Başbakanımızdan randevu istedim, projeyi ona da anlatacağım. Gaziantep'te Fatma Şahin ve valilik bu işe sıcak bakıyor. Destekleri ve ilgileri var. Görüşmenin sonunda bir tarih verebileceğiz.
17 sene bizim için çok güzel bir yolculuk oldu. Dünya dansında tanınmayan Türk danslarını Anadolu kültürünü dünyanın her yerinde tanıtmış olmanın gururunu yaşıyoruz. Yaşar Kemal'in deyimiyle Anadolu binbir çiçekli bir çiçek bahçesi. Bir tanesini koparırsanız öbürleri de solar. Biz bu çok renkliliği yansıttığımız için insanların kafasında bir Türk dansı fikri oluşturduk. Amerikalılar da bizim dans konusunda iyi olduğumuzu öğrendiler. Çinliler de... Belli bir mesafe kat ettik ama daha yolun başındayız. 17 sene bu tip çalışmalar için uzun değil. Bir Türkiye klasiğine dönüştük.
Biz dans coğrafyamızı Üsküp'ten başlatıp Kafkasya'ya, Kafkasya'dan Girit'e, Girit'ten Musul'a kadar tarif ediyoruz. Eski Osmanlı coğrafyası diyebiliriz. Bu coğrafyadaki bütün kültürleri kendimizden sayıyoruz. Bayrampaşa'da Makedon, Arnavut danslarını görebilir, Düzce'ye gidince Kuzey Kafkasya dansları görebilirsiniz. Mersin'e gidince de hem Arap hem de Kürt danslarını görebilirsiniz.
Anadolu Ateşi'nden çıkıyor. (Gülüyor) Ankara ve İzmir çok iyi altyapı olarak. Dansçılıktan kastım hem halk danslarına hem de modern danslara yatkınlık. Yoksa hangimiz Trabzonlular kadar iyi oynayabilir. (Gülüyor)
İspanyol danslarından, Flamenkodan, Zeybetikodan, İrlandalıların danslarından söz edebilirsiniz ama bunlar tek displindir. Anadolu'da her bölgeden ayrı bir dans karakteri üretmek mümkün.
Genel olarak her sanatsal ürün evrenselleşmeye yatkındır. Zaten bizim yaptığımız da budur. Lokali işleyerek farklı yorumlayarak modern bir bakış açısıyla modern ve bilimsel olarak sahneye oturtmak. Bazı yerel kültürler sadece icracısına zevk veriyor olabilir. Ama içeriğini de bozmadan yorumladığınız zaman dünyada anlaşılır hale geliyor.
Bingöl'ün kartal dansıyla zeybekleri birleştirmek ve onu da Prometheus efsanesiyle kaynaştırmak. Prtometheus mitolojide tanrılar tarafından cezalandırılır. Kafkasya'nın kayalık dağlarına gönderilir. Her gün kartallar onun üzerine üşüşerek ciğerini yemeye başlarlar. Bizdeki Bingöl kartal dansıyla zeybeklerin kolları da kartalı taklit eder. Biz bu dansları böyle bir yorumda kullandık ve derdimizi anlatabildik.
- KENDİMİZDEN OLANI ANLATIYORUZ
- * Troya ve Anadolu Ateşi gösterileri neden klasikleşti?
- Bu, gösterilerin benzersiz ve özgün olmasından kaynaklanıyor. Herhangi bir şeye öykünmüyoruz. Kendimizden olanı anlatıyoruz. Bu sebeple eşsiz ve değişik geliyor insanlara. Bir de çok disiplinli çalışıyoruz. Dünyada bizden önce yola çıkmış dans topluluklarına yetişebilmek için zorlu bir çabayla çalıştık. Dünyada tarih danışmanı gözetiminde çalışan tek dans topluluğuyuz. Troya'nın tarih danışmanı Rüstem Aslan. Troya kazılarını da o yönetiyor. Nezih Başgelen de Anadolu Ateşi'nin tarih danışmanı. İkisi de Türkiye'nin en iyi arkeologları.
Evet, bu gösterilerde Troya'da 15 ayrı yerde, Anadolu Ateşi'nde de 14 ayrı yerde değişiklikler, eklentiler, zenginleştirmeler yaptık. Yeni kostümler yapıldı, yeni müzikler, yeni koreografiler ve yeni bölümler eklendi. Dolayısıyla geçen yıl Anadolu Ateşi'ni izleyen bir kişi 12 ve 13'ünde geldiğinde bambaşka bir şey izleyecek. Çok görkemli oldu. Çünkü bütün okullarla birlikte çıkarma yapıyoruz.
Troya ile ilgili özel bir çalışmamız var. Çanakkale Valiliği bünyesinde bir komite kuruldu. Kültür Bakanlığı özel bir ekiple bu gelişmeleri takip ediyor. Biz de Troya'mızla ayın 12'sinde UNESCO yılını duyuruyor, açılışı yapıyoruz. İstanbul'daki gösterilerden sonra Ankara'da gösteri var. Türkiye'nin 25 ilinde bir turne yapacağız. Kendimize ait bu efsaneyi kendimize ait yorumumuzla yeniden sahneleyeceğiz. Daha sonra da yurt dışında on ayrı başkentte bir dünya turnesi yapmayı tasarlıyoruz.
Asyalılar efendidir. Reaksiyonlarını pek belli etmiyorlar. Çin mesela. Çin'de opera bale izler gibi izliyorlar. Sanatçının konsantrasyonunu bozmamak için ara alkışları yok. Araplar coşkulu. Bizim oyunlarda zılgıt var, Arap kadınları izlerken zılgıtlarla eşlik ediyor. Kıyamet kopuyor. Amerikalılar çılgınca kalkıp dans ediyor. Avrupalılar arada ayakta alkışlıyor ve ayakla zemine vuruyor. Zaten üç dört dakikda bir alkış alacak bir grafikle gösteriyi yapıyoruz. Bunu da zamanla tecrübe kazanarak elde ettik.