Mesut Yılmaz'ın cephe arayışlarına çıktığı günlerde konuştuk Mustafa Taşar'la. "Ne beni arayan oldu ne de davet eden" dedi. "Eski arkadaşlardan bir kısmını davet etmişler, bir kısmını davet etmediler" deme gereğini duydu. Cephe oluşturmak için yola çıkanların eski ANAP'lıları,"Davet edilenler, edilmeyenler" diye ikiye böldüğünü söyledi. Daha fazla konuşmak istemedi. Peki ANAP'la ilişkisi devam ediyor muydu. "Ben sarı ANAP'lıyım" dedi. Anlamadım."Sarı ANAP'lılık nasıl oluyor?"diye üsteledim. "Ben Yeşil ANAP'lı olmadım" dedi. Erkan Mumcu'ya kızgındı. Onu ilk tanımam rahmetli Özal'ın Afyon'daki Kızılay Madeni Soda Tesisleri'nin açılışını izlemek üzere gittiğim sırada oldu. ANAP yeni iktidar olmuştu ama imkanları kısıtlıydı. Afyon'dan Taşar'ın şahsi aracıyla dönmek zorunda kalmıştık. Onun hayatını kaybettiği Afyon-Ankara Karayolu'nun Eskişehir sapağında Cumhuriyet Gazetesi'nden Celal Başlangıç, UBA Ajansı'ndan Veli Özdemir ve Anka'dan Gülten Arslan'la birlikte kaza yaptık. Araç hurdaya dönmüş, Veli Özdemir hafif yaralanmıştı. Taşar'a haber verildiğinde,"Arkadaşlarda bir şey var mı"diye sormuş,"İyiler"cevabını alınca,"Canları sağolsun" demişti.
O yolda bu kez kendisi hayatını kaybetti.
Kurban Bayramı'nda trafik kazasına kurban verdiğimiz ANAP'lı yılların renkli siması Taşar'a Allah'tan gani gani rahmet diliyorum.
