|

O'na misafir olmak

Yeni Şafak
01:00 - 10/02/2002 Pazar
Güncelleme: 18:06 - 17/05/2017 Çarşamba
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

---------------------------------- manset -------------------------------------------

---------------------- manset ---------------------

----------------------- spot -------------------------

Hac, hayra da şerre de yarayan bir gücü, paranın gücünü elinde bulunduran insanın, bu gücü hayra kanalize edebilecek noktaya gelebilmesi için yaşaması gereken en kısa, en etkili tekamül yoludur. İnsanlığın kurtuluşu için toplumları peşinde sürükleyen, etkileyip yönlendiren zengin kesimin dejenerasyonunun engellenip, yaradılış gayesine gönüllü olarak yönelmelerini sağlayan, böylece fertlerin ve toplumların iktisadî, ahlakî ve sosyal kurtuluşunu temin eden, dinin kemalinin gereği olan bir temel ibadettir.

İhram

Hacca niyetin, aksiyona dönüşümündeki ilk adım...

Arınmaya talib ve hazır oluşun ilanı...

Nefsi terbiyenin ve Allah'a yaklaşmanın yolunun bedeni dünyadan soyutlamaktan geçtiğinin kabul ve itirafı...

Kemale ulaşma gayretinde yasakların ne kadar önemli ve gerekli olduğu gerçeği... Aynı zamanda ölüm, mahşer, hesab şuurunu ruhta daha yoğun oluşturabilme gayreti...

Arafat

Allah'ın belirlediği zaman ve mekanda ... Dolayısıyla da O'nun, ikramı olan af ve merhametine nail olmak ve bir yeniden doğuşu yaşamak...

Arafat: Boyun bükülüp rahmet deryasına dalınan makam... Rahmetin umut olarak değil lütuf olarak hayatımıza girdiği, umutların gerçeğe dönüştüğü makam...

Arz üzerinde var oluşun başlangıç noktasına yeni bir başlangıç için dönüş...

Tevbesiz tevbenin yeri... Tevbesiz arınışın makamı... Bağışın hediyeleştiği makam...

Ve mü'minin ruhunun "Günahın en küçüğüne karşı dahi hassasiyet"e programlandığı yer...

Müzdelife

Arınmayı yaşıyan insanın, arınışının gereği olarak kötülüklerle ve nefsiyle mücadele için güç topladığı makam...

Kişinin nefsini yenmeye ve şeytanın büyüğü, ortası, küçüğü diğer bir ifade ile kötülüğün her boyutu ile mücadeleye niyetlenerek hazırlık yaptığı makam...

Tavaf

Alemlerin Rabbinin "beytin-evim" dediği kutsadığı kapesinin etrafında dönmek... Bir pervane olmak... Allah'ın pervanesi olmak.. Kalbi O'na bağlamak... Aklı O'na bağlamak... Bedenini O'na bağlamak... Sadece O'nun için, O'nun rızası için yaşamaya programlanmak...

Tavaf, kalbi Allah'a bağlayıp böylece O'ndan gayrı her şeyin sevgisini kalbinden çıkarmak... Mahşer ve ölüm şuuruyla ruh ve bedeni sadece O'na, O'nun rızasına odaklamak ve bu odaklamayı, "olması gereken mutlak doğru" olarak bütün insanlığa ilan etmek...

Tavaf, "Lâ ilâhe illallah"ın yaşama dönüşmesi gereğinin ve arzusunun kendine ve bütün insanlığa ilanıdır. Ruhun da azaların da "Lâ ilâhe illallah"da bütünleşmesi gereğinin, onu bir bütün olarak yaşamak istediğinin ve yaşayacağının ilanıdır.

Onun için Tavaf, hacının tevhidi simgeleştirişidir.

Tavaf, nefsin ve şeytanın hayata hakimiyetine açılan savaşta ulaşılan zaferin mü'mini getirmesi gereken noktayı simgeler. Gizli şirkin hayatımızda yer almaması gerektiğinin, almadığının ve almayacağının ilanıdır.

Onun için Tavaf bir fenafillahdır.

Onun için Tavaf bir tevhiddir.

Onun için Tavaf gizli şirkin en ufağına bile tahammül olunamayışın ilanıdır.

Onun için Tavaf, şeytan ve nefsi düşman ilan edip, şirkin her türünden arınmış olarak, kulluğun ruh ve bedenle yaşanması gerektiğinin ilanıdır.

Ve aynı zamanda Tavaf, nefsi ve şeytanı yenmiş olmanın ve günahtan arınmış olmanın coşkusudur.

Mina

Hz. İbrahim, Hz. Hacer: Bir baba ve bir anne veya bir erkek veya bir kadın...

Hz. İsmail ise bir çocuk...

Ve onlar Mina'da bir seçim yaptılar. Dünya yerine Allah'ı seçtiler; rızasını seçtiler, ahireti seçtiler. Ve nefislerini Allah'a kurban ettiler. Şeytana attıkları taşlar bunun kanıtından başka birşey değil...

Evet... Onlar nefislerini Allah'a kurban ettiler. Allah (c.c.) da onlara mucize olarak ve lütuf olarak bir kurban sundu.

Mina... Mü'minin kötülüğün her boyutuyla mücadeleye soyunduğu, kötülüğün taşlandığı yerdir. Hz. İbrahim'in taşlayışı gibi... Hz. Hacer'in taşlayışı gibi... Ve çocuk olmasına rağmen, onun da kötülüklerle mücadele edebileceğinin Allah'tan insanlığa bir kanıtı olmak üzere İsmail'in taşlayışı gibi...

Orası Hacı'nın İbrahimleştiği, Hacerleştiği, İsmailleştiği yerdir. Orası yanlışlara karşı doğruların yanında yer alması gerektiğinin, nefsiyle ve şeytanla yaptığı bu savaşı Hz. İbrahim gibi Hz. Hacer gibi, Hz. İsmail gibi kazanması gerektiğinin ve de kazanabileceği bilincinin billurlaştığı yerdir.

Orası Mina'dır.

Kurban, gökten inen o kurban, hem insanın ve yaşamının kutsallığının ilanı, hem de teslimiyet ve mücadeleyle kazanılan zaferin mükâfatıdır.

Ve yine Mina, bunlara şükrün kurbanla yaşandığı mekan ve makamdır.

Safa-Merve ve Sa'y

Safa ve Merve: Hz. Hacer'in Allah'a teslimiyeti olması gerektiği gibi yaşadığı yer. Teslimiyet ile tedbirin ilahî uyumunun yaşandığı yer.

Yaşam için verilen mücadelenin, teslimiyetin bir parçası olduğu, hatta gereği olduğu gerçeğinin yaşanıp ilan edildiği makam...

Rabbinin takdiri diye küçücük yavrusu ile, İsmaili ile, çölün ortasında yapayalnız kalmaya razı, iman abidesi, teslimiyet abidesi bir kadının, geleceğinden yüzde yüz emin olduğu bir yardımı aramak için Safa ve Merve arasında gidiş ve gelişleri... İnsanlığa gerçek teslimiyet ve tevekkülün boyutlarını yaşayarak sunuşu...

Ve nihayet bu sunuşun bir mükafatı olmak üzere, Rabbinin ona zemzemi ikram edişi... Doruklardaki güzelliklerin billurlaşarak ruhlara ve bedenlere şifa verecek şekilde, hayatın kaynağı olan suya dönüştüğü zemzemi sunuşu...

Rahmetin yeryüzünde suya dönüştüğü mekan ve makam...

Su ise insanlık için, ulaşılmak istenen hedefler... Doğru hedefler... İnsanlığın ihtiyacı olan, maddî ve manevî olarak ihtiyacı olan temeller...

Su, temizlik... Su, yaşam... Su, olması gereken mutlak doğru... Su, hakk... Kısacası su, evrensel ihtiyaçlar ve değerler... İnsan hakları...

Aynı zamanda su, Hakkın aranış mücadelesinde müminin ulaşacağı makamdır. Allahın rızası ve cennetidir.

Ve su, doğru mücadeleye sunulan mucize mükafatdır. İlahî lutuflardır.

Ve Sa'y...

Sa'y, Hacer olup Hakkı aramak için mücadele etmektir.

Sa'y, bir çabadır. Suya ulaşmak, diğer bir ifade ile insan haklarına, evrensel değerlere ulaşmak, doğru değerleri yaşamak ve yaşatmak için mü'minin vermesi gereken mücadeleyi simgeler.

Ve...

Ve her mü'mînin hayatında, sadece Hacı'nın değil; Hacı olsun olmasın, mü'min olan her insanın hayatında mutlaka Arafatlar olmalıdır. Hatta her günün, ihrama bürünmüş ruhuyla, aklıyla ve azalarıyla yaşadığı Arafatları olmalıdır. Müzdelifeleri, Minaları, Sa'yları, Zemzemleri, tavafları olmalıdır.

Her mü'min, tevbeyle kendisine sunulan yeniden doğuş şansını değerlendirmeli, her uyanışında, hayata yeniden başlamanın sevincini yaşamalıdır.

Ve mü'minin, her yol ayırımında, her karar aşamasında, kendini Allah'ın rızasına yaklaştıracak, uzaklaştıracak veya olduğu yerde kalmasını sağlayacak her adımı atışında, daha güzeli hedefleyip gökten inen kurbana ulaşabileceği, nefsini kurban ederek İlâhî lütuflara mazhar olabileceği bir Mina'sı olmalıdır. Ve her gün Mina'yı yaşamalıdır.

Yine mü'min, her karar aşamasında, attığı her adımda, zorunlu veya isteyerek kurduğu her ilişkisinde, duygu ve düşünce boyutunda da davranış boyutunda da, hep "Hak nedir?" diye sormalı, ona ulaşmak için de gücünün son noktasına kadar ilmiyle, makamıyla, malıyla, nefsi ve şeytanıyla mücadele etmelidir. Rabbinin zemzem sunacağını bilerek, haklının ve hakkı arayanın yanında olduğunu ve mutlaka ona dünyevî ve uhrevî ikramlarıyla tecelli edeceğini, zemzem misali mucize yardımlarını sunacağını bilerek bunu yapmalıdır.

Ve her mü'minin hayatında mutlaka Safa ve Mervesi olmalıdır. Zemzemi olmalıdır. Hatta her günün, her anın Safası, Mervesi, Zemzemi olmalıdır. Hem hedef olarak, hem lütuf olarak... Onun için de mü'min, hayatının her anında, her safhasında, mikrodan makroya her zaman dilimi içinde ve her türlü mekanda Sa'yi yaşamalıdır. Ve sunulan zemzemi farkedip şükrünü yaşayarak, ya da ona ulaşmak için mücadele vererek onu yudum yudum içmelidir.

Ve Tavaf... Mü'minin hayatının her anında, mü'min olmasının gereği olarak yaşanmak zorunda olan Tavaf...

Tavaf, mü'minin ruhunu, aklını, bedenini Allaha odaklayarak, sadece O'nun rızasını hedefleyerek yaşaması demektir.

Tavaf, şirkin her türünden arınarak Tevhidi yaşamak demektir. Allaha pervane olmak demektir.

Ve Mü'min, her an bir Tavafı yaşıyan insandır.

Unutulmamalıdır ki Kabe'yi zengin ziyaret eder, Hacı olur. Ona farz kılınmıştır.

Ama Kabe'yi mü'min sever.

Ve Hac hayata imanla yansır..

Onun için de mü'min olan herkes, Haccı bilmek ve ona beş temelden biri olarak, dinin kemalinin gereği olan bir ibadet olarak inanmakla mükellefdir.



----------------- imza------------------

----------------- imza------------------



#Arşiv
#Yeni Şafak Arşiv
22 yıl önce