|

Oryantal Yahudi'nin İsrail'den intikamı...

İsrail'in nükleer bomba üretimi yapan Dimona tesisini ifşa eden Mordechai Vanunu 16 yıldır hücrede yaşıyor. Tüyler ürpertici skandalı haberleştiren İngiliz gazeteci Peter Hounam, Vanunu'yu kitaplaştırarak vicdani borcunu yerine getirdiğini belirtiyor.

Yeni Şafak
00:00 - 6/05/2002 Pazartesi
Güncelleme: 12:55 - 18/05/2017 Perşembe
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

---------------------------------- manset -------------------------------------------
---------------------- manset ---------------------

Fas kökenli bir Musevi aileye mensup olan Vanunu, İsrail'in bir savaş makinesi haline gelmesine isyan ederek Hristiyan oldu. 1986'da MOSSAD tarafından kurulan 'bal tuzağı'na yakalanan Vanunu Londra'dan Roma'ya, oradan da İsrail'e kaçırıldı.

İsrail'in bütün Ortadoğu'yu yok edecek çapta nükleer bomba ürettiği tesisleri deşifre eden İsrail vatandaşı Mordechai Vanunu'nun hayatı İngiliz gazeteci Peter Hounam tarafından kitaplaştırıldı. TİMAŞ yayınlarından çıkan kitapta, MOSSAD tarafından düzenlenen bir operasyonla Roma'ya, oradan da tekneyle İsrail'e kaçırılan Vanunu 1986'dan beri tek başına hücrede tutuluyor. Skandalı Sunday Times'de yazan Peter Hounam, kitabı vicdan borcu nedeniyle yazdığını belirtiyor. Bölgeyi büyük bir tehdit altına sokan nükleer bomba tesislerini ifşa eden ve gazete tarafından bir süre sonra yüzüstü bırakılan Vanunu giderek unutuldu. Sunday Times, Vanunu'nun İsrail'deki avukatlarına bir mektup yazarak, artık savunma masraflarını karşılamayacaklarını bildirdi. Peter Hounam kitabında, "Bu mektubu okuduktan sonra, bu olaya karışmaktan dolayı büyük utanç duydum. Morde, senden de, bize güvenerek geleceğini ipotek altına aldırdığın için çok özür diliyorum. Sunday Times'i, sana hukuki olarak yardım etmek zorunda bırakabilecek kontrat imzalamaya imkanın olmadı. MOSSAD bizden erken davrandı" demekten kendini alamıyor. Sunday Times'in uzmanlara incelettiği belgelere göre İsrail, Çin, Fransa ve İngiltere'yle aynı nükleer sınıftaydı. 200-250 kilotonluk nükleer silah üretme kapasitesine sahipti. Bu rakamlar Amerika'nın elindeki kıtalararası balistik füzelere eşdeğer orandı. Aynı zamanda İngiltere'nin Polaris denizaltı filosuna yerleştirdiği Chevaline sınıfı füzelerden dört kat daha güçlüydü.

Oryantal Yahudi İsrail'i ifşa etti

1954 yılında Fas'ta Musevi bir aileden dünyaya gelen Vanunu 1963'de ailesiyle birlikte İsrail'e göç ediyor. Doğulu Yahudiler'in İsrail'de ikinci sınıf Yahudi muamelesi görmesi karşısında hayal kırıklığına uğrayan Vanunu, İsrail'in gizlice hidrojen bombası ürettiği bir tesise teknisyen olarak giriyor. 1976'dan 1986'ya kadar sözkonusu gizli tesiste çalışan Vanunu, üniversitede Filistinliler'le tanışıyor. Barış yanlısı faaliyetlere katılan Vanunu, pekçok kez MOSSAD tarafından sorgulanıyor. Filistinliler'le arkadaşlık yapmaması için defalarca uyarılan Vanunu, çocukluk yıllarında sıkı bir dini eğitimden geçiyor. Tevrat öğretilerinden tatmin olmayan Vanunu, çalıştığı tesisi insanlık için tehlikeli olarak görüyor. Tesis son derece sıkı bir denetim altında bulunmasına rağmen pekçok şeyi fotoğraflamayı başarıyor. Bunu nasıl başardığı ise bir muamma olarak kaldı. Çünkü yıllar önce yanlışlıkla tesisin üstünde uçan bir İsrail savaş uçağı düşürülüyor, pilotu ölüyor. 1986 yılında işten çıkarılan Vanunu'ya çalıştığı işle ilgili hiçbir bilgi açıklamamayı içeren bir evrak imzalatılıyor. Musevilik'ten giderek kopan Vanunu, Avustralya'da bir Anglikan Klisesi'ne katılıyor, Hristiyan oluyor, John Crosman ismini alıyor.

Anlattığı her şey doğruydu

Gizli nükleer tesisi açıklamayı kafasına koyan Vanunu, Kolombiyalı sahtekar bir gazeteci aracılığıyla Londra'da yayımlanan Sunday Times gazetesine ulaşıyor. Öte yandan para düşkünü Kolombiyalı gazeteci haberi Robert Maxvell'in Mirror'una da servis yapıyor. Aynı zamanda MOSSAD ajanı olan ünlü medya patronu Maxvell, İsrail'i haberdar ediyor. Artık bu günden itibaren Vanunu için tehlikeli bir süreç başlıyor. Vanunu'nun elindeki belge ve fotoğrafları nükleer silah konusunda uzman olan kişilere inceleten Sunday Times, belgelerin ve bilgilerin gerçek olduğunu öğreniyor. Ancak Makvell'in Mirror'u haberi sahtekar bir Kolombiyalı ve bir teknisyenin para için uydurduğu bir senaryo olarak niteleyen bir haber yapıyor. Olayın peşini bırakmayan Sunday Times ise İsrail'in nükleer silah üreten DİMONA tesisiyle ilgili belge ve bilgileri yayımlıyor. Olay İsrail'de şok etkisi yapıyor. Haber yayımlanmadan Vanunu bal tuzağı adı verilen bir yöntemle kaçırılmasına rağmen Sunday Times haberi bütün boyutlarıyla yayımlıyor.

Vanunu'ya 'bal tuzağı'

Vanunu'yu İsrail'e kaçırmak için MOSSAD 'bal tuzağı' kuruyor. Vanunu'nun en zayıf noktası kadındır. Amerikan vatandaşı bir Musevi kadın sahte bir kimlikle Londra'ya gönderiliyor. Kadın tesadüf süsü verilen bir planlamayla Vanunu'yla karşılaştırılıyor. O kadar tesadüftür ki, Vanunu Sunday Times muhabirlerinin uyarılarına rağmen kadınla birlikte olmaya devam ediyor. Sonunda kadın Vanunu'yu Roma'ya gitmeye ikna ediyor.

İngiltere ile diplomatik bir skandal yaşamayı göze alamayan MOSSAD için en uygun yer Roma'dır. Daha önce başarısızlıkla sonuçlanan bir operasyon nedeniyle İngiltere ile sorun yaşamıştır İsrail. Vanunu sevgilisi rolündeki MOSSAD ajanı kadın ile Roma'ya uçuyor. Havaalanından indikten sonra sevgilisinin kızkardeşine ait olduğunu sandığı MOSSAD'ın güvenli evlerinden birine girer girmez iğneyle uyuşturularak Roma yakınlarında bekleyen İsrail'e ait bir yük gemisi görünümündeki MOSSAD'a ait bir tekneyle İsrail'e kaçırılıyor.

İsrail'in nükleerci dostları

İsrail'in nükleer bomba üreten Dimona'nun yapımında Batılı ülkelerin de katkısı var. Vanunu'ya göre Fransızlar projenin ayrılmaz bir parçasıdır. Fransızlar'ın rolü reaktörü temin etmekle sınırlı değildi. Fransa'nın en deneyimli nükleer ekipman üreticisi Saint Gobain Nuclerie'nin, Machon 2'deki plutonyum ayrıştırma ünitesinin büyük bir kısmında imzası vardı. Daha sonra İsrail ile Saint Gobain Nuclerie arasında uluslararası bir skandala yol açmamak için sadece sözlü bir anlaşma yapıldığı ortaya çıktı. Aracı bir firma olan Societe Industrielle d'Etudes et de Constructions Chimique, bağlantının gizli tutulmasına paravanlık etmişti. Öte yandan İsrail, ırkçı Güney Afrika rejimi ve Tayvan ile nükleer silahlar konusunda ilişki içerisine giriyor. Güney Afrika ile ortak nükleer denemeler yapıyor.

İngiltere'nin İsrail'e teklifi

Peter Hounam kitabında Dimona'nın öyküsünü şöyle anlatıyor:

"Dimona'nın inşasına 1950'lerin sonlarında, dönemin Başbakanı David Ben Gurion tarafından onaylanan ve daha çok, o zamanlar ülkenin önde gelen memurlarından Savunma Bakanlığı Genel Müdürü Şimon Peres tarafından uygulanan gizli bir taslak çerçevesinde başlandı. Peres anılarında, Fransa'nın Sevr kentinde 1956'ın sonlarında düzenlenen konferansta Fransız Başbakanı Guy Mollet'i, kendilerine bir reaktör ve bunu işletmek için gereken miktarda uranyum vermeye nasıl ikna ettiğini gururla anlatır. Söylenenlerin aksine, bu olay Süveyş yenilgisinden önce gerçeklemiştir ve yine sık sık iddia edildiği gibi, sonunda İngiltere Başbakanı Sir Antony Eden'in politik kariyerini bitiren felaketin bir sonucu değildir. Sevr'deki nükleer anlaşmanın ardından taraflar arasında bir de protokol imzalandı. Buna göre İsrail Mısır'ı işgale edecek, ardından Cemal Abdünnasır'ı devirecek, Fransa ve İngiltere daha sonradan olaya dahil olacaktı. Birkaç gün sonra Süveyş Savaşı başladı ama, artık çok iyi bilindiği gibi başını Amerika'nın çektiği uluslararası baskı, üç ülkenin utanç içerisinde birliklerini bölgeden çekmesiyle sonuçlandı. Ama her nasılsa, İsrail ile Fransa arasında varılan nükleer anlaşma aynen devam etti. Fransa şüphesiz ki, İsrail'i içine attığı bu sıkıntıdan dolayı kendini mahcup hissediyordu."

Vanunu ajan mı kahraman mı?

Vanunu neden ifşaatlarda bulunmuştu. Genel kanı Vanunu'nun barışcıl ve hümanist kişiliği nedeniyle kendisini tehlikeye attığı şeklindeydi. Vanunu İngiliz gazetecilere, "Eğer İsrail kendisini dokunulmaz kılarsa Ortadoğu'da nasıl barış olabilir ki" diyordu. Resmi İtalyan soruşturmasına göre, Vanunu kendi isteğiyle ülkesine dönen gizli bir kahraman.

Amaç, İsrail düşmanı Arap devletlerinin gözünü korkutmak. Bir diğer yoruma göre Vanunu'nun atom silahlarıyla ilgili sırları ortaya dökmesi, tam olarak İsrail hükümetinin yapmayı istediği şeydi. Ama bunu yapacak cesaretleri yoktu. Başka bir yoruma göre Vanunu'nun sevgilisi rolünü oynayan Cheryl Benton CIA'ya da çalışıyordu. Amerika, İsrail'e askeri yardımları sürdürebilmek için olayın üstünün örtülmesini istiyordu. Öte yandan Amerika söz konusu nükleer tesisten haberdardı ve buna göz yumuyordu.

Dünya barışına hizmet ettiğine inanıyordu

Beersheba Üniversitesi tarih hocası Dr. Zeev Tasakhor, Vanunu için, "Sürekli olarak bir şeylerden mahrum bırakıldığını düşünüyordu. İsrail'deki Askenazi hakimiyetinin, hayatın her alanına nüfuz ettiğini ve oryantal Yahudiler'in ilerleme imkanlarının önünü kapadığına inanıyordu" derken, Jerusalem Post gazetesi, "Vanunu'nun Askenazi karşıtlığı zamanla Yahudi ve İsrail karşıtlığına dönüştü" başlığı atmayı uygun buluyordu. Vanunu'yla ilgili olarak en ilginç bilgileri Sunday Times'ten Wendy Robbin veriyor: "Ona nükleer silahlar hakkında bu kadar endişeli olmasına rağmen, neden ona sahip olan diğer ülkeler hakkında fazla şikayetçi olmadığını sordum. İsrail'in hepsinden daha kurnaz olduğunu, bu yüzden de deşifre edilmeyi hepsinden daha çok hakettiğini söyledi. Dünya hakkındaki görüşleri genellikle olumsuzdu. Etrafına kasvetli gözlerle bakıyordu. Fakirlik, savaşlar, paranın insanları yoldan çıkaran etkisi, dünyadaki güç eşitsizliği gibi, tipik sol kanat argümanları hakkında uzunca konuştuk. Sanki tüm dini inanışlardan tiksiniyordu. Hiçbirşeye inanmıyordu.

Avustralya'daki Anglikan Kilisesi'ne, sadece başka bir dini tanımak ve kilisede yeni arkadaşlıklar kurabilmek için gittiğini söyledi. Kendisini İsrailli, Hiristiyan ya da herhangi başka bir ırka ya da dine ait hissetmediğini anlattı. Irka ve ülkeye dayalı kafa karıştırıcı Yahudi kültüründen dem vurarak, sadece insan olmak istediğini, hiçbir mezhep ya da akıma bağlı anılmak istemediğini anlattı. Sartre gibi varoloşçuları okursam, ne demek istediğini anlayabileceğimi ekledi. Ona göre her insan kendi kişisel kültürü ile varolmalıydı. Hayata yaklaşımı biraz safça ve idealist bulduğumu söylemeliyim. Aynı zamanda yaptıklarının dünya barışına hizmet ettiğine kalpten inanıyordu."


----------------- imza------------------

----------------- imza------------------



#Arşiv
#Yeni Şafak Arşiv
22 yıl önce