Savaş sadece toprakları değil, o topraklar üzerinde hayatlarını sürdüren binlerce insanın yüreğini de bin parçaya bölüyor. Her bir parçasında sevdiğini, evini, akrabasını, çocuğunu, geleceğini, mesleğini bırakıp gelen, gelmek zorunda kalan bir grup kadın, savaşın tüm acısını yüreklerinde taşıyor. Kimi cephede eşini bırakmış, kimi çocuklarını.
Savaşın ne olduğunu çok iyi bilen ve iki yıldır İstanbul'da yaşayan Havva Dadayeva, yapılan her savaşın zenginlerin cebine biraz daha para doldurduğunu belirterek, "Fakirler ve masumlar ise cephede canlarını veriyorlar. Müslümanlar'ı Allah savaştan uzak tutsun diye hepimiz dua ediyoruz" diyor.
Eşi cephede ölen Hedi İsayeva ise akrabalarının desteğiyle İstanbul'a gelmiş. Ancak iki çocuğu Çeçenistan'da kalmış. Çocuklarına kavuşacağı günün özlemiyle yaşıyor. "Çocuklarımın yerini buldum, ama ne onları getirebiliyorum ne ben gidebiliyorum. Lütfen bize yardım edin" diye feryad eden İsayeva'nın sesine kulak veren kimse yok.
Savaşta eşini kaybeden ve çocukları ile birlikte İstanbul'a gelen Zulpa Paudova da şöyle konuşuyor: "Savaşta eşimi, annemi, dayımı, kuzenlerimi kaybettim. Cephede savaşanların teker teker ölüm haberlerini alıyoruz. Cephenin gerisinde birçok kadın çocuklarıyla ortada kaldı."
Tamara Muteyeva ise iki yıl önce eşi ve oğluyla İstanbul'a gelmiş, burada bir kızları daha olmuş. Muteyeva, "İlkokul öğretmenliği yapıyordum. Savaş çıkınca İstanbul'a geldik. Doğduğum toprakları çok özledim. Annem, kız ve erkek kardeşim orada kaldı. Hepsi için endişeleniyorum. Çok büyük çatışmalar yaşanıyor. Savaş herşeyimizi aldı. Geri döndüğümüzde hiçbir akrabamızı sağ bulamamaktan korkuyorum" dedi.
----------------- imza------------------
----------------- imza------------------