|

Superman ile "yapamadığımız" son röportaj

Christopher Reeve, "Onun inanılmaz sabrı ve desteği olmasaydı intihar edebilirdim" dediği eşi Dana Reeve ile birlikte… "Lütfen gazetenizi tanıtıcı bilgileri ve sorularınızı bize en kısa zamanda elektronik posta ile yollayın. Medya danışmanlığını yaptığımız Bay Reeve, bütün olumsuz sağlık koşullarına rağmen, Türk basını adına sizinle bu söyleşiyi gerçekleştirmeyi kabul etmiştir. Kendisinin cevaplarının yanısıra imzalı fotoğrafları da gönderilecektir."Yaklaşık üç ay süren son derece zorlu bir çabanın sonucunda elde ettiğimiz bu olumlu cevap sayesinde, sinema dünyasının unutulmaz "Superman"i Christopher Reeve ile Yeni Şafak adına yaşamının belki de son röportajını gerçekleştirme fırsatını yakalamıştık. Ancak takdir-i ilahi her zaman olduğu gibi bizden daha hızlıydı.

Yeni Şafak
00:00 - 17/10/2004 Pazar
Güncelleme: 21:19 - 25/05/2017 Perşembe
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv
---------------------------------- manset -------------------------------------------
Superman ile "yapamadığımız"

son röportaj
---------------------- manset ---------------------

"Lütfen gazetenizi tanıtıcı bilgileri ve sorularınızı bize en kısa zamanda elektronik posta ile yollayın. Medya danışmanlığını yaptığımız Bay Reeve, bütün olumsuz sağlık koşullarına rağmen, Türk basını adına sizinle bu söyleşiyi gerçekleştirmeyi kabul etmiştir. Kendisinin cevaplarının yanısıra imzalı fotoğrafları da gönderilecektir."

Yaklaşık üç ay süren son derece zorlu bir çabanın sonucunda elde ettiğimiz bu olumlu cevap sayesinde, sinema dünyasının unutulmaz "Superman"i Christopher Reeve ile Yeni Şafak adına yaşamının belki de son röportajını gerçekleştirme fırsatını yakalamıştık. Ancak takdir-i ilahi her zaman olduğu gibi bizden daha hızlıydı.

ALİ MURAT GÜVEN / HABER MERKEZİ

"Mesajınızı bize Christopher Reeve Felç Araştırmaları Merkezi'nden bayan Maggie Goldberg ulaştırdı. Başvurunuz için teşekkür ediyoruz. Bay Reeve, bütün olumsuz sağlık koşullarına rağmen sorularınızı cevaplandırmayı arzulamaktadır. Lütfen bize en kısa zamanda sorularınızın tam dökümünü gönderiniz. Mesajınıza, gazetenizi ayrıntılı olarak tanıtan bir metni eklemeyi de ihmâl etmeyiniz. Cevaplarla birlikte tarafınıza Bay Reeve'in imzalı fotoğrafları da gönderilecektir."

16 Eylül 2004 tarihinde Washington'dan gelen Glynnis M. Breen imzalı bu elektronik posta mesajı, geçen Temmuz'dan bu yana sürdürdüğümüz zorlu bir meslekî mücadelenin zaferle sonuçlanacağının da ilk işaretlerini veren bu müjdeyi içeriyordu. Daha doğrusu, şaşmaya mahkûm olan beşer yargılarımızla biz bunun böyle olduğunu sanmaktaydık.

Çünkü, ABD'nin en ünlü medya ilişkileri şirketi Witeck-Combs Communications'dan bize bu heyecan verici mesajı gönderen aktör Christopher Reeve'in menajeri Glennis M. Breen, geride bıraktığımız haftanın başında ise -bu kez tüm dünya medyasına yönelik olarak- bir başka açıklama daha yapıyordu. Breen, 11 Ekim 2004 Pazartesi günü ajanslara geçtiği mesajda "Superman filmleriyle ünlenen ve son dokuz yıldan bu yana da felçli olarak yaşayan aktör Christopher Reeve'in hafta sonu geçirdiği bir kalp krizi sonucu Mount Kisco (New York)'daki Westchester Tıp Merkezi'nde 52 yaşında hayata gözlerini yumduğunu" duyurdu.

Gazetecilik mesleği, tıpkı hayatın kendisi gibi, kimi zaman başarı, kimi zaman da başarısızlıklıkların oluşturduğu zorlu bir deneyimler zinciri şeklinde ilerleyip kemâle eriyor. Ünlü aktör Reeve'in Yeni Şafak'ın sorularını cevaplandırmayı plânladığı hafta sonunda ansızın bir kâlp krizi geçirerek ölmesi, "görevi tamamlayamamanın" meslekî egomuzda yol açtığı derin iç ezikliğinin yanısıra, "bu dünyanın hiç kimseye, hattâ beyazperdede yıllarca evrenin en üstün insanı olan Superman'i canlandırmış bir âdemoğluna dahi yar olmayacağı" gerçeği üzerine hayli mânidar bir örnekle birinci elden yüzleşmemizi de sağladı. Öyle ki önceki gün elektronik posta kutumuza düşen "Christopher Reeve Felç Araştırmaları Merkezi" imzalı son mesaj, türlü ibretlerle dolu bu küçük meslekî serüveni daha da anlamlı kılacaktı: "Christopher-Dana Reeve çifti ve onların yeryüzündeki felçli insanlar için verdiği mücadeleye gösterdiğiniz derin ilgiye teşekkür ediyoruz. Başsağlığı mesajınız alınmış ve Reeve Ailesi'ne iletilmiştir. Bu zor zamanda incelikli sözlerle acımızı paylaştığınız için teşekkür ederiz."

9 yıldır tekerlekli iskemledeydi

25 Eylül 1952 New York doğumlu aktör Christopher Reeve'in 52 yıllık hayatı, tıpkı bizim bu haberi tamamlama çabamızın finalinde olduğu gibi, insanın "kader"le yaptığı yarışın ne denli ümitsiz olduğunu gösteren birçok ironik ve aynı zamanda da ibretlik olayla doluydu. Sözgelimi, 27 Mayıs 1995 tarihinde Virginia'nın Charlottesville kentinde geçirdiği o şanssız binicilik kazası… Harika bir ilkbahar günü attan düşüp boynunu kırmasıyla bütün hayatı ve meslekî kariyeri bir anda altüst olan Reeve, tam da o tarihlerde hangi filmin çekimleriyle uğraşmaktaydı biliyor musunuz? Ülkemizde çok az kişinin bildiği bu şaşırtıcı gerçeği dilerseniz sizlere biz aktaralım: Usta bir binici olarak tanınan ünlü aktör, atseverler için "güvenli at binmenin teknikleri"ni anlatan bir belgesel film hazırlıyordu! Ve tahmin edileceği üzere, kazadan sonra ekipteki hiç kimse bu filmi tamamlamayı istemedi, o güne dek çekilen bütün sahneler de yapımcı şirketin arşivlerindeki tozlu raflara kaldırıldı.

Bir başka ironik durum ise, felç olmadan hemen önce rol aldığı son filmde yaşanacaktı. 1995'de oynadığı "Şüphe Altında" (Above Suspicion) adlı dramada "tekerlekli iskemledeki felçli bir kişiyi" canlandırıyordu ve çekimlerden kısa bir süre sonra da tekerlekli iskemle hayatının ayrılmaz bir parçası oldu.

Reeve'in 1974 yılında mezun olduğu Cornell Üniversitesi'nden o yıl yalnızca iki aday New York'un ünlü Juilliard Sahne Sanatları Okulu'na kabul edildi. Bunlardan biri dört yıl sonra "Superman" seçilecek olan kahramanımız, diğeri ise günümüzün gözde komedi aktörü Robin Williams'tı. Williams, sınıf arkadaşının geçen hafta içinde yapılan cenaze töreninde de yer alacaktı.

Reeve, 1978 yılında, yani gençliğinin ve zindeliğinin doruğunda bir üniversite öğrencisiyken, yüzlerce kişiyi eleyerek finale kalan son beş aday arasından yönetmen Richard Donner'ın tercihiyle (en uzun boyluları olduğu için) "Superman" rolüne seçildiğinde, bu rol için yapımcı şirket Universal'den toplam 30 Sterlin (yaklaşık 81 milyon lira) oyunculuk ücreti almıştı. Öldüğü gün ise hayır işlerine adadığı vakfının kasasında nakit 25 milyon dolar bulunuyordu.

Dediğimiz gibi, inanç sahipleri için sayısız ironilerle dolu olan bu sıradışı hayatın bize aktardığı mesajlar saymakla bitecek gibi değil. Sinemada ona başdöndürücü bir şöhretin kapılarını açan rolün -evrenin en güçlü insanını simgeleyen- "Superman" oluşu ve 1995'deki bu kazadan sonra ise burnunu kaşımak için bile çevresindekilerin yardımına gereksinim duyması, yani bir anlamda "evrenin en güçsüz insanı"na dönüşmesi ise Reeve'in hayatındaki en ironik durum hiç kuşkusuz...

Dünyanın en iyi araştırma merkezini kurdu

Omurilik zedelenmesi sonucunda oluşan kalıcı felçler, günümüzde insanların ezici bir çoğunluğu tarafından "hayatın yarı yarıya sona ermesi" şeklinde algılanıyor. Böyle bir olayın insanın sabır sınırlarını zorlayan sonuçlarına bakıldığında çok da haksız değiller doğrusu; ancak hayat öylesine garip ve anlaşılmaz bir oyun ki bir başka amansız hastalık nedeniyle yıllardır benzer türden bir felçliliğin kahrını çeken İngiliz bilgini Stephen Hawking'i "yeryüzünün yaşayan en büyük teorik fizikçisine" dönüştürebiliyor. Tıpkı yalnızca bir elinin başparmağını oynatabilen Hawking gibi aktör Reeve de ilk anda gözüne "musibetlerin en büyüğü" olarak görünen bu felaketin şokunu atlattıktan sonra kendisine yepyeni bir hayat kurdu, verdiği müthiş mücadeleyle de sadece birkaç yıl içinde dünyadaki bütün felçlilerin umut ışığına dönüştü. Sinemadan o güne dek kazandığı her kuruşu 2002 yılında kendisi ve eşi Dana Reeve adına kurduğu "Felç Araştırmaları Merkezi"ne (Christopher and Dana Reeve Paralysis Research Center) yatıran sanatçı, kısa süre sonra da bu merkezi aynı adlı bir vakfın çatısı altında örgütleyerek büyüttü. Short Hills-New Jersey'de üslenmiş bulunan ve internet üzerinden de kolaylıkla ulaşılabilen bu merkezdeki uzman hekimler, 24 saat / 365 gün boyunca dünyanın dört bir köşesinden (dilenirse Türkiye'den de) gelen her türlü tıbbî soruyu ayrıntılı olarak cevaplandırmakta, bu sayede felçli hastaların hayat kalitesini artırmaya yönelik çabalara ellerinden geldiğince destek vermekteler…

Ki zaten, bizim sözkonusu kuruluşla ardarda yaptığımız ısrarlı yazışmaların içeriği de Christopher Reeve'in röportaj teklifimize sırf bu konudaki özel duyarlılığı nedeniyle rıza gösterdiğine işaret etmekteydi. İçinde bulunduğu zorlu koşullardan dolayı çok fazla efor sarfedemeyen, bu nedenle de uzun yıllardır yabancı medyanın röportaj tekliflerini reddetmek zorunda kalan, hele de bu türden görüşmelerde sinema geçmişinden hiç söz etmek istemeyen sanatçıya, "Türkiye'de kalıcı felci olan yüzbinin üzerinde insan yaşıyor. Sizin ağzınızdan çıkacak umut dolu bir tek söz bile, çoğu yoksul olan bu insanlara güçlü bir yaşama sevinci verebilir. Bu nedenle lütfen bizi kırmayın" diye yazmıştık.

O da bizi kırmamaya çalıştı, ama olmadı. Anlaşılan o ki, Yüce Allah, onun 9 yıldır binbir türlü sıkıntılarla dolu olarak sürdürdüğü "dünya hayatı"nı tamamlamasını daha uygun görmüştü.

Pekiyi, biz bu haberi, görünüşteki "görev başarısızlığına" rağmen neden kaleme aldık?

Kimbilir, belki de yapmayı plânladığımız röportaj "yapılamamasıyla", mûbarek Ramazan'ın başlangıcında hepimize "yapılmış hâlinden" çok daha fazla şey anlattığı için…



----------------- imza------------------

----------------- imza------------------



#Arşiv
#Yeni Şafak Arşiv
20 yıl önce