Yaklaşık 20 yıldır Ankara’da yaşayan Muhammet Kuzur, 1 Haziran’da hayatını kaybetti. Esnaflık yapan Kuzur’un hayatını kaybetmesinin ardından A.K. isimli şahıs Trabzon’daki yakınlarını arayarak durumu bildirdi. Ölüm haberini alır almaz yola çıkan Temel Kuzur, ağabeyinin cenazesini Akçaabat ilçesine bağlı Derecik Mahallesi’ne getirerek defnetti. Ağabeyini toprağa verirken tabutta kan izini fark eden Temel Kuzur, aklına takılan soru işaretleri nedeniyle Ankara’ya gitti.
5 kişinin ifadesi alındı
Mezarı açılan Kuzur’un cenazesi Trabzon Adli Tıp Kurumuna gönderilirken, Temel Kuzur’un olaya karıştığını iddia ettiği 5 kişinin ifadesi alındı.
Ağabeyi ile ilgili bazı şüphelerden dolayı otopsi için 1 Temmuz’da savcılık ve Adli Tıpa müracaat ettiğini belirten Temel Kuzur, şunları söyledi:
- "Mezarı açıp otopsisini yaptılar. Otopsi sonucu henüz belli değil ancak bazı şüphelerimiz var. 1 Haziran günü ölüm haberini saat 4.30’da aldık. Evine uzaklığı 5-6 kilometre bir yerde Keçiören’e bağlı Bağolum semtinde. Buraya gitmiş bir arkadaşı varmış, terzi, daha önce dikiş diktirmiş. Ben zaten abimle saat birde görüşmüştüm. Bana 'göğsümde bir ağrı var' dedi. Daha önce cumartesi günü Lokman Hekim Hastanesine gidiyor kalp krizinden şüphelenerek fakat kalp krizi çıkmadı. Efor testi, kan testi normal. Bana 'anjiyo olacağım' dedi. Bende 'tamam abi' dedim 'anjiyo ol'. Bende gitmek istiyorum salı, çarşamba’ya niyet ettim gelmeye. Bana 'tamam iyiyim' dedi. 'Hafif bir ağrım var' dedi ama testlerinde bir sıkıntı yok. 4.30’da ölüm haberini aldık.
- Apar topar yeğenimle beraber buradan yola çıktım. 'Savcı gelecek'dediler. Önce 'düşüp küvete çarptı' dediler, sonra 'taşa çarptı.' Bende 'öyleyse dedim bu adli vaka olur gidelim.' Savcı gelecek deyince 'Ankara’da 2-3 gün kalır' dedim. Yola çıktık Ordu’ya vardık, bize ’Gelmeyin biz hallettik, yıkadık temizledik, gönderiyoruz’ dediler. Bende 'şüphe sezdim, savcı geldi mi' dedim, 'geldi' dediler, 'doktor geldi mi, geldi' dediler. Önce bana 'ambulans geldi müdahale ediyor' dedi oradaki mandıracının sahibi. Bahçe onunmuş. Fakat buraya geldi, tabutu aldık, başka tabuta koyacağız kan gördüm. Kan görünce açayım dedim. Hocada 'açmayalım' dedi, tekrar yıkamamız gerekiyor fakat ben açtım. Tabutu açınca ağzındaki pamukta hiç kan yok. 'Bu kan nereden geliyor' dedik, yüzünde yaralar olduğunu söylediler. Daha sonra oradan gelenlerin bir tanesi yeğenime fotoğrafları atıyor. Beş tane fotoğrafı. Ben cenazeden sonra gördüm fotoğrafları. İçime şüphe düştü. 'Bu ne' dedik. Araştırmaya başladım inceledim."