Vural, TBMM'de gazetecilerin gündemdeki konulara ilişkin sorularını yanıtladı.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, Türkiye'nin, Gazze'ye yönelik saldırıların durdurulması için İsrail ile görüşmesi gerektiği yönünde açıklamalarda bulunduğunun belirtilmesi üzerine Vural, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını kınadı.
Vural, Türkiye'nin, İsrail'in uyguladığı güvenlik politikaları çerçevesinde dış politika oluşturduğunu savunarak, İsrail'in, Gazze'ye yönelik şiddet politikasını uygulamaya devam ettiğini söyledi. Vural, bunun, Türk dış politikasının nasıl bir çıkmaz sokağa girdiğini ortaya koyması bakımından önemli olduğunu belirtti.
Hükümet'in, İsrail'in Gazze'ye yönelik bombalamalarına karşı tepkisini ''çok zayıf'' gördüğünü savunan Vural, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu saldırganlığın arkasından da bir görüşme arzu ve isteği ortaya çıkması da çok manidar. Sayın Bülent Arınç'ın yakın dostu mu nedir Gabi Levi vardı, herhalde onun aracılığıyla bir görüşme talebinde bulunuyor. Bu da ortaya koyuyor ki Ortadoğu'da uygulanan politikalar, aslında İsrail'in güvenliği amacıyla oluşturulmuş politikalardır. Bu politikalar çerçevesinde, Türkiye'nin uyguladığı dış politikanın artık İsrail'in, bu bölgedeki saldırgan tutumuna paralel güvenliğini temin etmeye yönelik olduğu ortaya çıkıyor. Mısır Cumhurbaşkanı'nı arayıp oradan medet ummak, Sayın Başbakan Yardımcısı'nın da İsrail ile ilişki kurulması gerektiğine dair değerlendirmeler, MHP'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nin kimin amaçlarına hizmet ettiği endişelerini bir bakıma haklı çıkartan neticeler olmuştur. Mızrak çuvala sığmıyor. Bundan sonra one minutçilerin, ne kadar teslimiyet içine gireceklerini göreceğiz.''
''Amaç ev hapsi ve genel af''
Vural, Hükümet'in, Adalet Bakanlığı'nın sorumluluğunda olan İmralı'ya koster uygulamasını Ulaştırma Bakanlığı'na devrine ilişkin haberlerin sorulması üzerine, terör örgütü PKK ve bölücü çevrelerin, tehdit, şantajlarının başarıya ulaştığının görüldüğünü söyledi.
Silahlı terör örgütünün siyasi amaçlarının meşrulaştırıldığını, ''açlık grevleri'' adı altında yapılan tehdit ve şantajlara boyun eğildiğini, anadilde savunma hakkının önünün açıldığını ve son olarak ''İmralı canisinin'' hayatını kolaylaştırmak için adım atıldığını savunan Vural, Hükümet'in tehdit ve şantaja boyun eğdiğini öne sürdü. Vural, şunları kaydetti:
''PKK, bugün maalesef milli iradeyi teslim almıştır. Hükümet üzerinde PKK vesayeti devam etmektedir. Bir taraftan PKK bunu istiyor, bir taraftan Barzani toprak bütünlüğümüze dil uzatıyor, diğer taraftan Talabani PKK'nın sözcülüğüne soyunmak suretiyle PKK'nın yol haritasını Türkiye'ye kabul ettirmek istiyor. İnsanların tüylerini diken diken eden bir takım gelişmeler.
Bu koster ve açlık grevleri sonrası gelişmeler şunu ortaya koyuyor; AKP ile BDP ve PKK arasında müzakere devam etmektedir. Bunlar yapılan müzakerelerin sonucundadır. Başbakan'ın açlık grevlerindekilere karşı tavrı, idama yönelik tavrına bakmayın, Meclis Genel Kurulu'nda biz bu işbirliğini görüyoruz. Aşağıda, altta görüşmeler, müzakereler devam ediyor; onların istek ve arzularına göre tasarı, teklifler geliyor; Meclis'te parmak çoğunluğu bunları geçiyor. Cambaza bak siyasetiyle, AKP ile BDP arasındaki sanal bir takım gerilimlerle, bu kirli pazarlıkların üstü örtülmek isteniyor. Bu tablo, doğrudan doğruya İmralı canisinin hayatını kolaylaştırmak amacıyla yapılan girişmelerin uygulanmaya başlandığını ortaya koyuyor. Bunun sonu, amacı ve hedefi ev hapsi ve genel aftır.''
Meclis'te ilk kez Muharrem iftarı verildiğinin anımsatılması karşılık Vural, bunun, güzel ve olumlu bir davranış olduğunu, paylaştıkları değerler doğrultusunda yapılan bir uygulama olduğunu söyledi.
