|

Yusuf Kaplan: Ezberimiz bile bozuk bizim!

Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Yusuf Kaplan, kaleme aldığı "Ezberimiz bile bozuk bizim!" başlıklı yazısında "İnsan, hatırla/n/mak için ezberler. Ama bizde ezber, nutuk atmak için yapılır" diyor.

Yeni Şafak
00:00 - 16/11/2009 Pazartesi
Güncelleme: 11:10 - 16/11/2009 Pazartesi
Yeni Şafak
Yusuf Kaplan: Ezberimiz bile bozuk bizim!
Yusuf Kaplan: Ezberimiz bile bozuk bizim!

Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Yusuf Kaplan, "Nutuk atanlardan geçilmiyor ortalık. Çünkü ezberimiz (bile) bozuk bizim!" diyerek, çarpıcı bir örnek veriyor.


İşte o çarpıcı örnek:

"Geçenlerde TRT'de yayınlanan Hicran Yarası başlıklı berbat bir diziye denk geldim. Dizdeki kadın “figüran”lardan biri, “insanlar yalan söyler; ama bilim aslâ yalan söylemez (!)” dedi; aynen böyle söyledi. İnanılır gibi değil gerçekten!


Bundan iyi bozuk ezber örneği olabilir mi? Ve bundan iyi insana hakaret örneği bulunabilir mi? Bu diziyi yapanlar, bu lafı dizinin tam orta yerine yerleştirenler, seyirciyi filan geçtim, her şeyden önce, bu içi boş lâfla kendilerini ne kadar aptal yerine koyduklarının farkında değiller demek ki!


Lafa bakar mısınız: “İnsanlar yalan söyler; ama bilim aslâ yalan söylemez”miş!


İyi de, bilim ne, arkadaş? İnsanüstü bir şey mi? İnsanın ürünü değil mi bilim? Dizideki “figüran”a, “insanlar yalan söyler ama bilim asla yalan söylemez” dedirten akl-ı evvel, insanın ürünü olan bilim'in de yalan söyleyen bir uğraş olduğunu söylediğini fark edemeyecek kadar kendini ahmak yerine koyduğunun farkında bile değil demek ki!


Sözün bittiği yer burası olsa gerek. İnsanı aşağılayıp da, bilimi yücelten, kutsayan tiplerin, kutsanan bilimin aşağılanan insanın eseri olduğunu göremeyecek kadar kendi akıllarını çöp tenekesine attıklarını, insanı bilimin kutsal inekleri derekesine düşürerek insanı bu kadar aşağıladıklarını görünce, insanın nutku kesiliyor çünkü.


İşte bu yüzden felsefeye ihtiyacımız var! Bu ezbercilerin, ezberi bozuk tiplerin, insanı da nasıl bozduklarını, havayı nasıl bulanıklaştırdıklarını, gerçek'le sahte'yi, görünüş'le hakîkati, kalıcı olan'la geçici olanı nasıl ilkel bir şekilde birbirine karıştırdıklarını, sözün özü, ilkelliği, bilim tapıcılık gibi bir ilkelliği bilimcilik ve ilericilik diye sunan ilkellerin insanları ne kadar ilkelleştireceklerini göstermek için, insana hakaret edip de, bilimi putlaştıran, mutlaklaştıran tuhaf insanların ne kadar tuhaf yaratıklara dönüştüklerini, özetle, ezberimizin bile ne kadar bozuk, ne kadar pespaye, ne kadar insan ve hakîkat düşmanı olduğunu gözler önüne sermek için hakîkî, tahkîkî, soran, sorgulayan, ezber bozan bir felsefeye ihtiyacımız var."







14 yıl önce