|

21. Yüzyıla yeni tehdit: Devlet dışı silahlı aktörler

2003 yılında Irak’ın ve Afganistan’ın işgali, bölgedeki kaotik süreci hızlandırır ve derinleştirirken, 2010 yılında Tunus’ta başlayan “Arap Baharı” diye bilinen süreç, etkileri bugüne kadar sürecek kanlı bir dönemin kapılarını açtı. Bu sürecin en önemli sonuçlarından birisi ise “Devlet Dışı Silahlı Aktörlerin (DDSA)” oluşmasına ve yaşamasına imkan sunacak münbid bir ortamın yeşermesiydi.

Sernur Yassıkaya
Sernur Yassıkaya
04:00 - 15/02/2019 Cuma
Güncelleme: 12:53 - 14/02/2019 Perşembe
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv
SERNUR YASSIKAYA

30 yıl önce Berlin Duvarı’nın yıkılması ve Sovyetler Birliği’nin çöküşü ile liberal-kapitalist sistem küresel alanda egemenliğini ilan etmişti. “Tarihin Sonu” olarak da ifade edilen bu zafer ilanına göre, Batı eksenli dünya düzeni, egemenliğini mavi kürenin her köşesine taşıyacak, sınırlar ekonomik ve siyasi anlamda flulaşacak ve dünyamız adeta bir “barış köyüne” dönüşecekti. Ne var ki çoğu Müslüman ülkelerden oluşan Ortadoğu, Kuzey Afrika, Sahel bölgesi ve Kızıldeniz kıyılarını içeren geniş coğrafyada süreç bambaşka bir şekilde ilerledi. ABD öncülüğünde önce Irak’a yönelik başlayan işgal süreci, terörizm, ekonomik ve siyasi ambargo araçlarının kullanılmasıyla bambaşka bir mecraya coğrafyamızı götürdü. Ocak 1990’da başlayan ve günümüzde devam eden Batılı işgal ve müdahale sürecinin birkaç önemli etkisi oldu. Bunlardan birincisi, zaten kırılgan olan devlet yapıları birbir çöktü. Çöken devlet yapısına eşlik edecek şekilde, bir kısmı petrole bağımlı ülke ekonomilerinde hızla daralma süreci yaşandı. Üçüncü olarak ise, çöken devlet otoritesi ve daralan ekonomi sonucu, insanların yaşadıkları ülkelere duydukları güven aşındı. Afganistan’dan Fas kıyılarına kadar yaşanan bu çöküş süreci, coğrafyayı büyük bir boşluğa çevirerek, daha çok dış müdahaleye açarken aynı zamanda terörize edilme imkanı da sundu. 2003 yılında Irak’ın ve Afganistan’ın işgali, bölgedeki kaotik süreci hızlandırır ve derinleştirirken, 2010 yılında Tunus’ta başlayan “Arap Baharı” diye adlandırılan süreç, etkileri bugüne kadar sürecek kanlı bir dönemin kapılarını açtı. Kısaca özetlemeye çalıştığımız bu sürecin en önemli sonuçlarından birisi ise “Devlet Dışı Silahlı Aktörlerin (DDSA)” oluşmasına ve yaşamasına imkan sunacak münbid bir ortamın yeşermesiydi.


DEAŞ TERÖRÜ VE SURİYE

DDSA’ların yalnızca yerel değil küresel işbirliklerine açık esnek yapısı söz konusu örgütleri, askeri ve istihbari amaçla kullanılmasına sebep olmakta. Söz konusu yapılar franchise usulü, ihale edilerek varoldukları bölgelerden bambaşka coğrafyalara kadar yayılma kabiliyeti ve imkanına da, özellikle dijital iletişim yollarının gelişmesiyle sahipler. DEAŞ’ın 2010 yılından sonra gösterdiği yayılım ve terör eylemi kapasitesinde, internetin kullanımı yadsınamayacak bir gerçektir. Terör örgütü bu yolla, ABD’den, Avrupa’ya, Afrika’ya hatta Güneydoğu Asya’ya kadar geniş bir coğrafyada eylem yapma ya da eleman devşirme kabiliyeti kazanmıştı. Bu kabiliyetin en önemli unsurlarından biri de “yabancı savaşçılar” fenomeni olarak yer bulmuştu. DEAŞ aynı zamanda Irak ve Suriye topraklarında bir devlet gibi yapılanma yoluna gitmesiyle de yeni bir sürecin yolunu açtı. İlginçtir bu yol hemen ABD destekli faaliyet gösteren terör örgütü PKK/YPG tarafından kopyalanarak Fırat’ın doğusundaki bölgelerde uygulamaya geçirildi. Yani bölgedeki terör örgütleri arasında hem operasyonel hem de yapısal anlamda, alışveriş ve benzeşme sürecinin önünü açan da bir dönemin içine girmiş bulunmaktayız.

Yukarıda satır aralarında dikkat çekmeye çalıştığım üzere Suriye, DDSA’lar için adeta bir eğitim sahası vazifesi gördü. ABD, Rusya, Çin gibi küresel güçlerin, İran, Suudi Arabistan, ve İsrail gibi bölgesel güçlerin müdahil olduğu bu iç savaş alanında, DDSA’lar da üçüncü taraf olarak kendilerine alan açtılar ve hareket kabiliyeti sağladılar. Türkiye de pek çok defa söz konusu aktörleri DDSA’lara karşı uyarmasına karşın, nihayetinde sahaya inerek kendisine yönelik tehdit oluşturan DEAŞ vb. terör gruplarına karşı mücadele etmek durumda kaldı. Türkiye gibi NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip bir ülkeyi tehdit noktasına gelen DDSA’lar bu çerçevede üzerinde dikkatle durulması gereken bir olguyu oluşturmaktadır.

KULLANIŞLI MAYMUNCUK DDSA

Murat Yeşiltaş ve Burhanettin Duranın editörlüğünü yaptığı “Ortadoğu’da Devlet Dışı Silahlı Aktörler” adlı yayın da söz konusu örgütlerin yeni küresel güvenlik ve siyaset konseptinde oynadıkları rolü ve tehdit kapasitelerine dikkat çekiyor. Yeşiltaş ve Duran, DDSA’ların “yeni bir olgu” olduğunun bir an önce kabul edilmesi gerektiğine vurgu yaparak, “DDSA’lar öncelikle günümüz ulus devletin güvenliği ve meşruiyetine meydan okumak suretiyle çöken, başarısız ya da egemenlikleri giderek zayıflayan devletlerin ortaya çıkmasına neden olmakta ve bölgesel ölçekte güç dengelerinde değişikliğe yol açarak güvenlik ikilemlerini daha da çeşitlendirmektedir” sözleriyle, Türkiye’nin komşusu olduğu bölgeyi istikrarsızlaştırmaya yönelik ne denli güçlü maymuncuklar olduğuna dikkat çekmekteler.

El-Kaide ile başlayan ve DEAŞ gibi birkaç yılla sınırlı olsa da Irak ve Suriye coğrafyalarında “egemenlik” tesis edebilecek ya da ABD destekli terör örgütü PKK/YPG’nin Suriye’de Fırat’ın doğusunu işgal altında tutan unsurların oluşumuna sebebiyet veren, Yemen’den Orta Asya ve Afrika içlerine kadar yayılan sürecin dinamiklerini, özelliklerini, yapılarını, işleyiş süreçlerini, yerel ve uluslararası yapılarla ilişkilerini inceleyen bir eseri yalnızca Türkçede değil İngilizce yayınlarda da bulmak oldukça zor. Ya belirli bir aktöre ya da belirli bir coğrafyaya odaklanmış daha mikro yayınlar literatüre yayılmış durumda. Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından yayınlanan, Doç. Dr. Murat Yeşiltaş ve Prof. Dr. Burhanettin Duran editörlüğünde hazırlanan, alanında uzman araştırmacıların katkı verdiği “Ortadoğu’da Devlet Dışı Silahlı Aktörler (Terör Örgütleri – Milisler – Vekil Güçler)” başlıklı çalışma bu çerçevede önemli bir boşluğu doldurmakta. Ancak yayın mikro bir alana odaklanması nedeniyle, özellikle konuya vakıf olmayan okuyucular için makro okumalarla desteklenmesi gereken bir niteliğe sahip olduğu da akılda tutulmalı.

#ırak
#afganistan
5 yıl önce
default-profile-img