|

"Affetmeyi öğrendikçe acılarım azaldı"

Vietnam Savaşı’nda atılan bombalardan vücudunun yarısı yanmış şekilde çığlıklar içinde koşan dokuz yaşındaki kız çocuğu Kim Phuc bugün 53 yaşında. “Bedenimde hala derin yaralar var ama kalbimi acılardan düşmünlarımı affederek temizledim” diyen Phuc Şehitler Tepesi’ni ziyaret ederek şehitler için dua ettiğini söylüyor.

Raide Oral
04:00 - 25/12/2016 Pazar
Güncelleme: 10:54 - 16/10/2018 Salı
Yeni Şafak
"Affetmeyi öğrendikçe acılarım azaldı"
"Affetmeyi öğrendikçe acılarım azaldı"

Kim Phuc ismini belki çoğunuz hatırlamaz. Ama Vietnam Savaşı'nda köyüne atılan bombadan yanıklar içinde arkadaşlarıyla birlikte çığlık çığlığa koşan ve üstü başı yanmış küçük kız çocuğu dediğimizde o meşhur fotoğraf karesini çoğunuz hatırlarsınız. 1963 yılında Saigon'un bir köyünde doğan Vietnamlı Kim Phuc köyüne atılan o bombadan sonra ailesini kaybetmiş aylar boyu hastanede tedavi görmüş.1975 yılında savaş bittiğinde kalbindeki yaraları sararak yeniden hayata tutunmanın yollarını aramış.Kim Phuc geçtiğimiz hafta İstanbul'daydı. Onunla hem yaşadıklarını hem de savaşın açtığı yaraları konuştuk. İstanbul'da Beşiktaş saldırısında hayatını kaybedenlere dua etmek için Şehitler Tepesi'ni de ziyaret eden Phuc “Oraya giderken kalbim acıdı. Mağdurlara, ailelerine ve hala acı çeken sevdiklerine dua ettim. Sadece Allah'ın kalplerini rahatlatacağına ve yaraları saracağına inanıyorum. Umarım bir daha bunlar yaşanmaz" yorumunu yapıyor.



Köyünüze bombanın atıldığı o güne dönmek istiyorum. Bomba atıldıktan sonrasını hatırlıyor musunuz?

Dokuz yaşında küçük kızdım. Savaşın kurbanı olmuştum. Savaştan sonra, vahşet içinde büyürken, sadece fiziksel değil, aynı zamanda içerde ve dışarda duygusal acılarla da uğraşmak zorunda kaldım. Bir çocuk olarak sadece ağladım. Çok ağladım. Sonra hastanede 14 ay kalarak 17 operasyon geçirdim.

HAYATTA KALMAM MUCİZEYDİ

Hastaneden çıktıktan sonra ne yaptınız?

Hastaneden eve döndüğümde yeni bir hayata başladım. Çok yalnızdım ve çevremdeki insanları ve ailemi kaybetmiştim, hayatta kalan tek kişi bendim. Travmayla, acıyla ve kabuslarla büyümek benim için çok zordu.

Bir yandan da savaş hala devam ediyordu değil mi?

Evet, Vietnam'daki durum devam ediyordu ve 1975 yılına kadar bir sürü savaş oldu. Hayatım çok karanlıktı. Ama ben öfkemle başa çıkıp merhameti seçtim. Benim hayatta kalmam bir mucizeydi. Bu kolay bir şey olmasa da, hayatta kaldığım için Allah'a şükretmeye başladım.

Vietnam Savaşı sırasında masumların sembolü oldunuz. Öfkenizi yenip merhameti seçtiğinizi söylediniz. Bu noktaya nasıl gelebildiniz?

Karanlık dönemlerden geçtiğimde, o ünlü fotoğraftaki kız olduğum için çok kullanılıyordum. İçim daraldı “Neden ben?" diye soruyordum ve bu şartlar beni nefret, öfke ve acıyla olgunlaştırdı. Sonunda intihar etmek istediğim noktaya kadar geldim. Artık yaşamak istemedim, çünkü hayatım çok acı ve ıstırapla doluydu.


Sizi hayata bağlayan umut adına bir şey yok muydu?

Işık yoktu, hiçbir şey yoktu. Gelecek yoktu. O şekilde ölmek çok zor. İnanıyorum ki eğer ben hala hayattaysam, bir şeyler yapmak zorundayım. Kalbimin derinliklerinde, sadece barış ve sevinç aramak istedim. Nasıl devam edebilirim? Nasıl barış ve sevinç bulabilirim?

DUA ETTİKÇE KALBİM RAHATLADI

Bu sorunun cevabını kaç yaşınızda buldunuz?

Henüz 19 yaşımdaydım. Gerçekten kafam karışıktı ve neyin doğru olduğunu sordum. Dua ettiğimde kalbimin rahatladığını farkettim. İnancın bana imkansız şeylerin kapılarını açacağını farkettim ve dine yöneldim. Bu noktadan sonra, sadece “ Allahım bana yardım et," duasını etmeye başladım. İnancın ve duanın üzerine çalışmam gerektiğine kendimi ikna ettim.

Dualar size yeni bir kapı açtı o zaman?

Evet, dua ettiğimde Allah kalbime barış ve sevinç verdi. Istırabıma neden olan kişileri affetmeyi öğrendim.

OKULDAN ATILDIM

Evet, 19 yaşında Saigon'daki tıp fakültesine kabul edildim. Hayalim doktor olmaktı. Fakat sonra Vietnam hükümeti beni okuldan uzaklaştırdı, çalışmalarımı yarıda kesti ve eğitimime, çalışmalarıma müdahale etti. Artık okula gidemedim ve bu hayatımın dibe vurduğu an oldu. Ne yapacağımı bilmiyordum.

KÜTÜPHANEYE KAPANDIM

Peki yeniden nasıl hayata tutundunuz?

Okulu bıraktıktan sonra günlerimi kütüphanede geçirmeye başladım, pek çok dini kitap okudum. Kalbimde nefretle yaşamak kanser gibi zehirliydi ve beni her gün öldürüyordu. Kalbimde çok acı vardı. Benim için iyi değildi. Gülümseyemedim. Her sabah gözyaşı ile uyandım. Ne için yaşıyordum? Sadece acı çekiyordum. Okul yok. Arkadaş yok. Kimse yardım etmiyordu. Vücudum ve aklım çok zayıftı. Benim için gerçekten çok zor ve karanlık bir zamandı. Sürekli bir arayış içindeydim ve ve Allah'a sığınıp sürekli dua etmeye başladım, dua ederek huzuru yakaldım ve hayata yeniden tutundum.

Ne istiyordunuz dualarınızda?

Dua ederek kalbimdeki kinden nefretten arınmak ve hayata yeniden başlamak istiyordum. Allah'a “Lütfen bana yardım et" “Affetmeyi nasıl öğrenebilirim?" diye yalvarıyordum. Evvela, “Neden ben?" diye sormamam gerektiğini öğrendim. Sonra şükretmeyi öğrendim.

SURİYELİ ÇOCUKLARI GÖRMEYE DAYANMIYORUM

Suriye'de, Halep'te her gün onlarca çocuk bombaların altında can veriyor, sizde geçmişte aynı acıları yaşamış biri olarak neler hissediyorsunuz?

Çok ama çok üzgünüm. Nereden geldiğimi herkes biliyor. Ne zaman böyle acı çeken çocukları insanları tanısam kalbim acı çekiyor. Benim için en büyük soru neden savaşın bugün hala devam ettiği. Hayatım boyunca daha fazla savaş görmek istemiyorum. Oturup konuşmamız ve çözüm bulmamız, müzakereler yapmamız gerektiğine inanıyorum. Bu barışçıl bir yoldur. Yeter artık, insanlar acı çektirmesin artık. Acı çekiyorsanız bile, umudunuzun olması gerekir. Siz, ben ve bütün insanlar bireysel olarak savaş için değil barış için çalışmak zorundadır.

Şehitler Tepesinde kalbim acıdı

Türkiye, özellikle bir çok terör saldırısına maruz kaldı, bunların son örneklerinden bir tanesi de Beşiktaş'taki saldıydı, sizde olayın yaşandığı yere gidip taziyede bulundunuz, bu konuyla ilgili neler söylemek istersiniz ?

Dün oraya gittim ve sanırım herkes benimle aynı hislere sahip. Şimdi acı çeken insanlar için dua etmek zorundayız. Kalbim acıdı oraya giderken. Mağdurlara, ailelerine ve hala acı çeken sevdiklerine dua ediyorum. Sadece Allah'ın kalplerini rahatlatması ve yaralarını iyileştirmesi için dua ediyorum. Umarım bir daha olmaz. İnsanlar aynı şeyin tekrarlanmasını önlemek için bir şeyler yapabilirler. Toplumda barışı sağlamak için elimizden geleni yapmamız gerekiyor.
ŞİKAYET ETMEYİ BIRAKTIM

Affetmeyi nasıl öğrendiniz?

Allah'ın hayatımda imkansız şeyler yapabileceğine inandım ve güvendim, çünkü benim için affetmek imkânsızdı. Vücudumun dört bir yanında çok yara izi var. Her zaman çok acı çekiyorum. Düşmanlarımı nasıl sevebilirim? Bu benim için büyük bir soruydu, fakat Allah'a güvendim ve hayatımda imkansız şeyleri yapabileceğine inandım. Üçüncüsü pozitif olmayı öğrendim. Şikayet etmeyi bıraktım ve yatıp kalkıp halime şükrettim.

O kadar acıya rağmen şükretmeyi başlamanız çok güzel…

Sadece şükür değil, düşmanlarım için dua etmeye de başladım.Kalbim daha da yumuşadı. Mesela, çok kötü yanmıştım ama yüzüm ve ellerim hala güzel, değil mi? Bu şekilde şükrediyorum. Sanki bir çok insanın yakıldığı o andaymış gibi şükrediyorum. İki kuzenimi kaybettim. Biri üç yaşında ve diğeri dokuz aylıktı. Sevdiklerimi... Sadece ben hayatta kaldım. Bunu bir şükür sebebi olarak görmeye başladım. Diğer insanlar benim gibi yaşayamadı ama benim hala bir hayatım var. Bu benim için bir şey yapmak için bir fırsat, ikinci bir şans.

Bedeninizdeki acılardan önce kalbinizdeki acıları sarmaya başardınız diyebiliriz o zaman…

Evet öyle oldu. Kalbime sevgi, pozitiflik ve anlayış gelmesine izin verdim. Allah'ın rahmeti ve sevgisiyle, doktorlardan, öğretmenlerden, ailemden ve arkadaşlarımdan büyük bir sevgi gördüm. Bu noktada hayatımı değiştirdiler. Fiziksel olarak hala çok sayıda iz var ve acı çekiyorum ama kalbim özgür. Kalbimde yara izi yok. Kalbim temizlendi. Hayatı gerçekten seviyorum. Hayatımın her dakikasında yatıp kalkıp halime şükrediyorum. Artık ölmek istemiyorum, başkalarına yardım etmek istiyorum.


O an öleceğini düşündüm

Bombardıman sonrası sağ kalan çocuklar, yanıklar içinde çığlıklar atarak kaçmaya çalışırken foto-muhabiri Nick Ut kendisine Pulitzer Ödülünü getirecek olan kareyi çekti. Ut, yıllar sonra şunları anlattı: “O gün, pek çok fotoğraf çekmiştim ve kasabadan ayrılmak üzereydim. Tam o sırada iki uçak gördüm napalm bombası attı. Beş dakika sonra yardım çığlıkları atan insanlar koşmaya, kaçmaya başladılar. Kim beni gördüğü anda, Vietnamca, Bana su verin, yanıyorum diye bağırmaya başladı. Ona biraz su verdim ve yardım edeceğimi söyledim. Arabama alıp 15 km ötedeki hastaneye götürdüm. İçeri yaralılarla doluydu. Kimse çocuklarla ilgilenmiyordu. Gazeteci olduğumu Kim'in ölmesini istemediğimi haykırdım. Yardım ettiler. “
#Vietnam Savaşı
#Kim Phuc
#Şehitler Tepesi
7 yıl önce