|

Akif’i ancak çevresiyle birlikte anlayabiliriz

Safahat şairine dair son yıllarda yayınlanan pek çok yeni belge ve fotoğrafı borçlu olduğumuz Mehmet Ruyan Soydan ile Âkif Salnâmesi’ni ve “Mehmet Akif’in Şehirleri” başlıklı 10 kitaplık yeni projelerini konuştuk.

Halil Solak
04:00 - 15/12/2019 Pazar
Güncelleme: 00:49 - 15/12/2019 Pazar
Yeni Şafak
FOTOĞRAF: SEDAT ÖZKÖMEÇ
FOTOĞRAF: SEDAT ÖZKÖMEÇ

Akif deyince akla gelen isimlerden biri Mehmet Ruyan Soydan. İstiklal şairine dair hemen her şeyi toplayan Ruyan Bey’in hatırısayılır bir “Akif Koleksiyonu” var. O kendisini her ne kadar bir koleksiyoner olarak görmese de Safahat şairine dair son yıllarda yayınlanan pek çok yeni belge ve fotoğrafı onun arşivine borçluyuz. Biz de Akif’in vefat yıldönümü vesilesiyle aynı zamanda Mehmed Âkif Ersoy Fikir ve Sanat Vakfı yönetim kurulu üyesi olan Ruyan Soydan’ın kapısını çaldık ve hem bu yıl yayınlanmaya başlayan Âkif Salnâmesi’ni hem de bu ay sonunda okurla buluşacak “Mehmet Akif’in Şehirleri” projesini konuştuk.

Akif Salnâmesi nasıl doğdu?

Mehmed Âkif Ersoy Fikir ve Sanat Vakfı’ndaki arkadaşlarla uzun süredir konuştuğumuz bir projeydi bu. Şimdiye kadar Akif’le ilgili bilgi ve belgeler perakende ve dağınık bir şekilde sağda solda yayınlanıyordu. Biz de elimize geçen belgeleri araştırmacılarla paylaşıyorduk. Ancak sonra Akif’le ilgili bilgi ve belgeleri bir yerde toplayalım diye düşündük. Yılda bir kere yayınlanacağı için de, geleneğimizde de olduğu şekliyle, adına “salnâme” dedik. Sağolsun İsmail Kara Hocamız, bu dergiyi Akif’le sınırlı tutmayalım önerisinde bulundu. Hatta Akif Salnamesi isminin dahi daraltıcı olduğunu söyledi. Biz de bunun üzerine “Mehmed Âkif ve Yakın Çevresine Dair Etütler-Araştırmalar” şeklinde bir alt başlık ekledik. Böylece münhasıran Akif değil, onun yakın dostları, hayatına temas etmiş insanlarla ilgili yeni bilgi ve belgeler de salnamede her yıl değerlendirilecek. Çünkü Akif’i ancak çevresiyle birlikte değerlendirerek tam olarak anlayabiliriz. Bu ilk sayıda sadece vakıf mensuplarının yazıları yayınlandı. Eğer bu sayı beğenilirse ikinci sayıda dışarıdan kıymetli hocalarımızdan katkılar alırız diye düşündük ve şükür ki, olumlu dönüşler aldık. Salnameyi okur okumaz birçok hocamız ikinci salnameye katkı vermek istediklerini belirttiler. Bu bizi çok memnun etti tabii. İsmail Kara, Beşir Ayvazoğlu, Âlim Kahraman, Abdullah Uçman, Mustafa Uzun gibi değerli isimlerin yazıları olacak Mart ayında çıkaracağımız ikinci sayıda. Ayrıca yeni sayıda –geçen sayıda olduğu gibi- Uğur Derman Hocamızın elyazısıyla, Akif’in Safahat dışında kalmış bir şiiriyle açılış yapacağız.

AKİF İLE İLGİLİ BELGE TOPLUYORUM

Salnâmede siz Âkif’in en yakın dostlarından Abbas Halim Paşa’nın mektuplarını neşretmişsiniz. Bu mektuplar nasıl elinize geçti?

Her sorana söylediğim gibi size de tekrar edeyim: Koleksiyonerler çok sevdiğim insanlar ancak ben bir koleksiyoner değilim. Hiçbir zaman bir koleksiyonum olsun diye bir şeyler almadım. Ben Akif ve çevresiyle ilgili belgeleri biriktiriyorum, bunları da üst üste koyunca koleksiyon oluyor. Ben tabii Akif’le ilgili, onun dostlarıyla ilgili ne bulursam alıyorum, çünkü Akif’in tamamlanması ancak o şekilde mümkün olur. Akif’in birinci, ikinci, üçüncü derecedeki dostlarının kitapları, resimleri, onlarla ilgili evraklar önüme çıkarsa bunları hep toplamışımdır. Abbas Halim Paşa’yı görmezlikten gelemeyiz Akif çalışması yaparken. Çünkü Paşa, Akif’in en yakınlarından biri. Eşref Edib’in deyimiyle birbirlerini Allah için seven, kalplerini okuyan, ruhlarının derinliklerine nüfuz eden iki şahsiyet. Bir müzayededen satın aldığım 11 mektup ve 3 telgraftan oluşan Abbas Halim Paşa evrakına gelirsek: Paşa’nın Malta’ya sürgüne gönderilen İttihatçılar arasında bulunan eski Dahiliye Nazırı İsmail Canbolat’a gönderdiği mektuplar bunlar. Abbas Halim Paşa’nın şahsına ait önemli bilgilerin yanı sıra, döneme dair de ilgi çekici malumat var. Mektuplarda Paşa’nın Anadolu’daki mücadeleyle ilgili görüş ve beklentilerini dile getirdiğini görüyoruz. Abbas Halim Paşa’dan hep sanki ithal bir devlet adamıymış gibi “Mısırlı Prens” diye bahsedilir. Ancak bu mektuplarda Paşa’nın kalbi Mısır’dan ziyade Anadolu için çarpıyor. Ankara’nın en ufak bir başarısından duyduğu sevinci, Ankara hükümetine olan desteğini bu evraktan okuyoruz. Tabii elimizde Paşa’ya gelen cevabî mektuplar yok. Paşa, hem İstanbul’da hem Kahire’de oturduğu için muhtemelen kendisine gelen mektuplar Kahire’deydi ve orada yok oldular.

AKİF’E GELEN MEKTUPLAR YOK

Mektuplarda gözlerim Akif’e dair bir iz aradı ama yok değil mi?

Evet, bu mektuplarda yok. Ancak muhtemelen Mehmet Akif’le de yazışmışlardır ama ne Akif’ten bir tereke var elimizde ne de Abbas Halim Paşa’dan. Bir de işin şöyle bir boyutu var: Mesela elimizde Mehmet Akif’in göndermiş olduğu çok sayıda mektup var ancak Akif’e gelen hiç yok. Aynı şekilde Mehmet Akif’in imzaladığı kitaplar elimizde ama Akif’e imzalanmış kitap sadece 2 tane. Büyük bir ihtimalle Akif mektuplarını, kitaplarını ve diğer şahsi eşyalarını Mısır’a giderken yanında götürdü, ancak gelirken getirmedi. Ancak bazı şeyler zamanla ortaya çıkıyor kütüphanelerin bir köşesinde, evlerin çatılarında…

Son olarak Akif’le ilgili yeni bir projeniz var mı diye sorsam?

Var tabii. 2017 Aralık’ta Pendik Belediyesi’nde “Mehmed Âkif’in Dostları”nı ele aldığımız 42 kitaplık bir çalışma yaptık ve Akif’in yakınındaki isimlerin biyografilerini değerli hocalarımız kaleme aldı. Öyle ki bu isimlerin bazıları hakkında bir makale dahi yoktu. Elimizdeki belgelerden, hatıralar parçalarından yola çıkarak biz bir kırıntı oluşturalım bizden sonrakiler için dedik. Bu sene de “Mehmet Akif’in Şehirleri” başlığı altında 10 kitaplık bir proje hazırladık Pendik Belediyesi ile. Akif’in doğumundan vefatına kadar yolunun düştüğü Dersaadet, Arap vilayetleri, Balkanlar, Avrupa, Anadolu… hepsi değerli hocalarımız tarafından yazıldı. Bu ayın sonunda inşallah okuyucuyla buluşacak.

#Dersaadet
#Safahat
#Mehmet Akif
4 yıl önce