|

Annem… Bitmeyen Kavgam: Genç bir kızın annesiyle hesaplaşması

Kar Havası bir anne ile kızın farklı şehirlerden gelerek Tokyo’da turistik gezi yapmasını konu alıyor. Kızın dünyasından kaleme alınan romanda yazar bir gezi üzerinden genç bir kızın annesiyle hesaplaşmasını oldukça başarılı bir şekilde anlatıyor.

04:00 - 15/03/2023 Çarşamba
Güncelleme: 23:16 - 14/03/2023 Salı
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.
İsmihan Şimsek.

“Görünüşe göre insanlar bir zamanlar yaşadığı gibi yaşamayı umuyorlardı ki bu gerçekten hiç var olmamış bir zamandı.”

Kar Havası’nı okumaya başladığımda daha ilk satırda Tokyo’dan bahsedildiğini görmek beni heyecanlandırmaya yetti. En çok görmek istediğim ülke Japonya’ya dair bir şeyler okumak bu kitaba karşı en baştan sempati oluşturdu. Genç bir yazar olan Jessica Au’nun ilk kez bir kitabını okudum. Yeni bir yazar olmasına rağmen yazarlıktaki ustalığının kısacık bir roman okuduğumuz halde birçok insanın hayatına dair bilgi, olay ve duyguyu nasıl olduğunu anlamadan okuyucuya aktarmasında gizli olduğunu düşünüyorum. Hikayeyi örerken gereksiz tasvirler yapmak yerine verdiği detaylar hikayenin okuyucuyu içine almasına ve yazarın gözlem yeteneğini okuyucuya yansıtmasına neden oluyor. Kar Havası yazarın ikinci romanı ve 2020 Fitzcarroldo Editions Roman Ödülü’ne layık görülmüş ve 2023 Victorian Premier’s Kurgu Ödülü’ne aday gösterilmiş. 

Roman bir anne ile kızının farklı şehirlerden Tokyo’ya gelerek turistik bir gezi yapmasını konu alıyor. Kızın dilinden anlatılan bir nevi günlük tadındaki hikayede Tokyo’da bir galeride gezerken ya da restoranda yemek yenirken geçmişte yaşanan başka bir olaya nasıl geçiş yapıldığını anlamadan kendinizi o olayın ya da insan hikayesinin içinde buluveriyorsunuz. Bilinç akışını böyle zarifçe sağlayabilen bir yazar olması kısa bir roman okuduğunuz halde upuzun bir yolculuğa çıkmışsınız duygusunu veriyor. Üniversite hocasından dayısına, eşinden ablasına birçok hayata kahramanımızın penceresinden misafir oluyoruz.

ORTAK GENLER ORTAK KADER

Kızın annesi ile olan gezisinde aslında onunla bir iç hesaplaşma içinde olduğunu anlıyoruz hatta zaman zaman öfke de sezdiğimi söyleyebilirim. Gezilen yerler ile ilgili annesine bilgi verirken bile bir nevi üstünlük kurma çabası hissettiriliyor. Bunu geçmişe döndüğümüzde üniversite hocası ve kendi evleri ile ilgili yaptığı şu karşılaştırmadan da çıkarabiliyoruz. 

“Mutfağımızdaki küçük mavi beyaz kâselere baktım. Hep bu kâselerden yemek yerdik. Hocamın evindekilerle birebir aynı, yine de tamamen farklıydılar. Sorunun bir kısmının bu şeyleri görmem ve not etmem olduğunu fark ettim. Daha önce onlara ikinci kez bakmazdım bile, ama yine de nedenini veya ne amaçla yaptığımı çözememiştim. Bir gün aklıma bir fikir geldi. Hocamın pürüzsüz ve akıcı bir çizgi gibi evinin gerçekten bir müze ya da tarih dersi gibi olduğunu düşündüm. Bizim evimizse tam tersine, postmodern bir düzen gibiydi; adeta uzun bir süre susmak ve unutmak için mücadele ettiğim ve belli belirsiz utanmaktan kendimi alamadığım bir renk, gürültü ve nesneler kargaşasıydı.”

Kar Havası, Jessica Au, Çev. Kübra Bodur, Timaş Yayınları.

Hocasının evinin müze ve tarih dersi gibi olması, ona özenmesi, hayran kalması ve şimdi annesini Tokyo’da müzelere, galerilere götürmesi aslında bir kendini ispat çabası… Çünkü gençlik yıllarında okulda sanat ve tarihle ilgili konuşmalara dahil olamadığının ve bunu nasıl telafi ettiğini de anlatıyor. Nesilden nesile aktarılan genetik mirasın izlerini de gördüğümüz hikaye “Hocam bir keresinde bize çocukların sadece kötü olaylar açısından değil, daha küçük, daha zayıf yönler açısından da ebeveynlerinin kaderini yaşadığını söylemişti. Bir kızım olsaydı kısmen benim hayatıma göre yaşayacağını, anılarının benim anılarım olacağını ve bu konuda bir seçeneği olmayacağını biliyordum” satırlarıyla son yıllarda çok popüler olan aile dizimini akla getiriyor.

HER YOLCULUK KENDİMİZE

Roman asıl sürprizini sonlara doğru yapıyor. Kitap sonuna kadar birlikte yapıldığını düşündüğümüz bu geziyi şu cümlelerle bir anda geriye sararak yeniden düşünmeye başlıyoruz. “Annem handaki odamızda değildi. Resepsiyona sorduğumda adam onu görmediğini söyledi. Hatta o kadar ileri gitti ki odanın iki kişi için değil sadece benim için, bir kişi için rezerve edildiğini söyledi. Nedense bu beni çok rahatsız etti ve cevap verirken ses tonumda bu rahatsızlığın kendini gösterdiğini hissettim. Han çok küçüktü ve ikimiz de bir gün önce giriş yapmıştık. Konukların sayısını nasıl hatırlamazdı?”

Bu geriye dönüşte bir restoranda beraberken annesinin çay bardağının neden sürekli dolu olduğu, çekildikleri fotoğraflarda neden birbirlerine çok benzedikleri, İnari Kapıları gezisinde annesini bıraktığı bankta bulması acaba biz aslında gezide olmayan bir anneyi mi okuduk diye sormamıza neden oluyor. Bu yolculuğun arkasında aslında bir iç hesaplaşma olduğu fikri ağır basıyor.

#Kar Havası
#Jessica Au
#İsmihan Şimşek
1 yıl önce