|

Bağımsız sinema bağımsız mı?

Bağımsız sinema, küreselleşmenin taşıdığı kapitalist olgulara itirazdan doğdu. Ancak festivallerin son dönemde takındığı tavır ve televizyon satışı gibi başlıklar sebebiyle bağımsız sinemacıların yeni bağları ve ticari dayatmalar oluştu. Bu durum bağımsız sinemanın gerçekten bağımsız olup olmadığını tartışmaya açıyor.

Abdulhamit Güler
01:16 - 26/06/2021 Cumartesi
Güncelleme: 01:22 - 26/06/2021 Cumartesi
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

Sinemanın endüstriyel olarak çerçevesinin netleştiği zamanlarda Hollywood’da stüdyolara kafa tutarak kendi imkanlarıyla film yapmaya başlayan yapımcı ve yönetmenler bağımsız sinemanın temelini atar. Bir şeyin bağımsızının ne olduğunu anlamak için bağımlısını bilmek gerek. Hollywood’da 1970’lere kadar film yapmanın tek yolu stüdyo denen firmaların yapımcılığına razı olmaktı. Onların ikna edilmediği, stüdyoların finans sağlamadığı hiçbir proje hayata geçemezdi. Tom Launglin 1970’ten itibaren Billy Jack serisini stüdyolardan bağımsız hayata geçirip gişede başarı sağladığında sistematik olarak bir sinema alanı doğar. O günlerden beri büyük firmalarla ticari işe girmeyen her yapım bağımsız sinema sayılmıştır. Bu durum moda mod sadece Hollywood için geçerli. Çünkü ABD dışındaki ülkelerde Hollywood gibi sektörler yok ve bu durumda bağımsız sinemadan bahsetmek de mantıklı olmuyor. Fakat bu nüansı bir kenara bırakırsak, dünyada ticari sinema dışındaki yöntemlerin tamamının bağımsız sinema olarak adlandırıldığını söyleyebiliriz.


FESTİVALLER VE BAĞIMSIZ SİNEMA

Günümüzde bağımsız sinemanın varlık alanı festivallerdir. Bağımsızlığı oluşturan ise ticari sınırlara mahkum kalmaması, özgün uygulama alanının geniş olması, neredeyse her türlü sektörel kısıtlamadan uzak durabilmesidir. Ancak festivallerin son dönemde takındığı tavır ve televizyon satışı gibi başlıklar sebebiyle bağımsız sinemacıların yeni bağları oluştu.

Öncelikle fon arama noktasında bu bağlar yönetmenin karşısına çıkıyor. Maddi destek verecek olan organizmalar, filmin başarı ihtimalini kıstas alıyor. Filmin süresinden oyuncu ekibine kadar çeşitli başlıklarda değerlendirmeler filmin kaderini belirliyor. Mesela süresi 100 dakikanın üzerinde olan filmlerin şansı azalıyor. Zira festivaller günde 5-6 film göstermek durumunda ve 100 dakikayı geçen filmler bu periyodu bozuyor. Peki, yönetmenin filmi 110 dakikada bittiyse ve festival için kısaltacaksa bağımsızlık nerede kalıyor?

BAĞIMSIZLIĞIN YENİ SINIRLARI!

Filmin ele alacağı konular da yönetmenin kaderini belirliyor. Festivaller artık bazı konular çevresinde hareket eden filmlere öncelik tanıyor. Son dönemde dezavantajlı gruplar başlığı altında değerlendirilen halk kesimlerini ele alan hikayeler öne çıkıyor. Hatta neredeyse bu hususta bir dayatmadan söz edebiliriz. Bildiğiniz gibi Oscar, 2024’ten itibaren hikayesinde, ekibinde LGBT bireyler bulunan filmlere öncelik tanıyacağını açıkladı. Bunun yanında siyahiler, Asyalılar gibi toplum kesimleri de var. Sundance başta olmak üzere büyük festivallerin bazıları da başvuru forumlarına bu soruları ekledi. Benzer şekilde kadınları konu edinen ve modernizmin savlarına sarılan filmlerin şansı da yüksek.

Dezavantajlı grupların sanat alanında daha çok imkan bulması, konu olarak seslerini duyurmaları elbette önemli. Zaten sanatkar, bunu birileri şart etmeden de yapmalı. Ancak bu şart meselesi dayatmaya varınca ‘bağımsızlık’ unsuru buhar oluyor.


TİCARİ KAYGILAR BAĞIMSIZLIĞI ETKİLİYOR

Film marketleri ve forumlar, bağımsız sinemacıların fon arayışının en önemli adresleri. Cannes, Berlin, Venedik gibi dünyanın en önemli film festivalleri başta olmak üzere bütün ciddi festivallerde yer alan market ve forumlarda kabul görecek filmlere de standart biçiliyor. Üstelik bu standartlar, filmin anlamını ve duygusunu etkileyecek konuları barındırıyor. Hikayenin şablonundan, karakter çeşitliliğine, müzik kullanımından oyuncu seçimine kadar filmin dilini belirleyen tercihlerin tamamında dayatmaya varan ve adına strateji denen yaklaşımlar söz konusu.

Pazarlama tekniği dediğimiz unsurun devreye girdiği her yerde olduğu gibi bağımsız sinema alanında da ticari sınırların daralttığı alanlar var oluyor. Küreselleşmenin taşıdığı kapitalist olgulara itiraz için doğan bağımsız sinemanın, geldiğimiz noktada kendi alanında yeni bir küresel ticari dayatma mecra oluşturması ciddi bir paradoks.

BAĞIMSIZLAR GERÇEKTEN BAĞIMSIZ MI?

Festival karakteri denen hususun sınır belirleyici hale gelmesi bağımsız sinemanın bağımsızlığını tehdit ediyor. Bunları hiç umursamadan film yapmak ise neredeyse imkansız. Zira ticari film yapmayan yönetmenin filmini izleyici ile buluşturacağı ve taltif göreceği yegane alan festival. Haliyle bu dayatma yönetmene kendisi ile yeni sistem arasında tercih yapma baskısı oluşturuyor.

O zaman sorumuzu soralım; bu şartlar altında bağımsız sinemanın gerçekten bağımsız olmasından bahsetmek mümkün mü?

#Sinema
#Bağımsız
#Film
#Sanat
3 yıl önce