Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Saadet Oruç, deneyimli bir gazeteci ve dış politika uzmanı kimliğiyle de tanınan bir isim. İşini masa başında, telefon trafiği ile değil sahada, haberin kaynağından ve birinci ağızdan kotaran esaslı gazetecilerden. Uzun yıllara dayanan deneyimiyle yaptığı okumalar da dünya gündemini doğru bir yerden öğrenmek ve takip etmek isteyenler için çok değerli. Saadet Oruç, 1995 yılında başlayan gazetecilik hayatında kaleme aldığı ve ‘birinci satır’ olarak tanımladığı yazılarının bir kısmını Sırt Çantalı Nicolas adıyla kitaplaştırdı.
2018’in ilk günlerinde okurla buluşan kitap adını Fransa’nın eski cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin gençlik yıllarında Kapadokya’ya gerçekleştirdiği bir geziye atıfla yazdığı bir yazının başlığından alıyor. “Sarkozy, Türkiye’nin yerinin hiçbir zaman Avrupa olmadığını söylerken, dayandığı argümanlardan daha doğrusu bahanelerden bir kısmı da gençlik yıllarında sırt çantasıyla Kapadokya’ya yaptığı gezideki ‘gözlemlerine’ dayanıyordu.” diyen Saadet Oruç, batılı liderlerin Türkiye’ye yönelik önyargı bagajından kurtulamadıklarının altını çiziyor. Avrupalı karar vericilerin Müslümanlara, göçmenlere, alt gelir gruplarına dahası ekonomik açıdan zor durumdaki diğer Avrupa ülkelerine de ötekileştirici, dışlayıcı yaklaşımlarını geliştirerek aşırı sağın ilerlemesinin de önünü açtıklarına dikkat çeken Saadet Oruç, ‘demokrasi’, ‘özgürlükler’ ve ‘insan hakları’ gibi kavramlar konusunda dünya ülkelerine parmak sallayan Avrupa’nın kendi ırkçı ve karanlık yüzünü perdeleme konusundaki ikiyüzlülüğünü de açık ediyor.
Kitabında 15 Temmuz darbe girişimi için de geniş bir bölüm ayıran Saadet Oruç, o günlerde yaşananları gazeteci ve Cumhurbaşkanının yakın ekibinden biri olarak kayda geçirirken batının ve batı medyasının darbeyi destekler tavrına dair örnekler sıralıyor. Fransa’dan bakarak Avrupa gündemini değerlendiren Oruç, 1915 Ermeni Soykırım iddialarının nasıl seçim malzemesi haline getirildiğini de güncelden hareketle kaleme alıyor. Yükselen aşırı sağ ile birlikte daha da gün yüzüne çıkan burka yasağı gibi İslamofobik uygulamaların arkaplanından ve nasıl bir siyasi bakışın sonucu olduğundan sözeden Saadet Oruç, Fransa’daki laik panik atakları, Charlie Hebdo saldırısının nasıl kurgulanmış bir gösteri olduğunu da deşifre ediyor.
Batı’nın Suriye, Mısır ve Gazze meselesine bakışını konu edinen tecrübeli gazeteci Batı’nın ve özelde Fransa’nın göçmen politikaları hakkında çok önemli tesbitlerde bulunuyor. İslamofobik politikaların, Hitler faşizminin ayak seslerini hatırlattığına dikkat çekip Avrupa’nın giderek dünyaya ‘batılı değerler’ olarak pazarlanan ‘özgürlük’, ‘insan hakları’ ve ‘demokratikleşme’den uzaklaştığını tespit ediyor. Batı’nın günahlarına yakinen şahitlik eden usta bir gazetecinin şahitlikleri buradan baktığımızda çok da net göremediğimiz bir çok hakikati fark etmemizi sağlıyor. Sırt Çantalı Nicolas Batı’nın ikiyüzlülüğüne dair net bir fotoğraf sunuyor.
