|

Bebeği fotoğraftan izlediler

Koronavirüs salgını prematüre bebeği olan anne babalara çok zor günler yaşattı. El Bebek Gül Bebek Derneği’nin yaptığı araştırmaya göre, 1 Aralık 2019 sonrası annelerin yüzde 75’inin doğum sırasında yanında bir yakınının olmasına izin verilmedi. Ana-babaların yüzde 36’sı bebeklerin hastanede yattığı süreç boyunca yoğun bakım ünitesine hiç kabul edilmedi. Ebeveynlerin yüzde 60’ının bu süreçte kuvözdeki bebeklerine hiç dokunamadığını belirten Dernek Başkanı İlknur Okay, “Bu süreçte anne-babaların yüzde 40’ı bebeklerini ancak hastaneden gelen fotoğraflarda görebilirken, yüzde 55’i bu şansı da elde edemedi” dedi.

Aybike Eroğlu
16:30 - 17/11/2021 Çarşamba
Güncelleme: 16:39 - 17/11/2021 Çarşamba
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

Salgın sürecinde ebeveyn ve bebek arasındaki ayrılığın ciddi ve uzun vadeli hale dönüştüğünü aktaran Okay, "Ebeveyn ve bebek arasındaki ayrılık, yenidoğanlarda ciddi ve uzun vadeli sağlık sorunlarına neden olabilir. Bu durum ebeveynlerin ruh sağlığını kalıcı olarak etkiler. 17 Kasım Dünya Prematüre Günü’nde her anne-babanın yenidoğan yoğun bakım ünitesinde yatan bebeklere sınırsız erişim hakkını savunuyoruz. Ebeveynler bebeklerinin ziyaretçisi değil, onların en ihtiyaç duydukları bakım verenleri" diye konuştu. Prematüre bebekler en hassas hasta grubu olduğunu kaydeden Okay, "Erken doğum, 5 yaş altı çocuklarda önde gelen ölüm nedeni. Her yıl dünya çapında yaklaşık 15 milyon bebek prematüre doğuyor, yani yaklaşık her 10 çocuktan biri. Türkiye’de ise bu sayı yılda 130 bin’e yakın” dedi.


BİR GÜN BİLE ÇOK KIYMETLİ

Her 10 anne adayından biri bebeğini erken doğum ile dünyaya getiriyor. Yani her yıl yeni doğan bebeklerimizin yüzde 10’u “prematüre” olarak doğuyor. Erken doğum özellikle çoğul gebeliklerde sık rastlansa da pek çok doğum için “geciktirilebilir” olabilir.

Acıbadem Altunizade Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı\Perinatoloji Yan Dal Uzmanı Doç. Dr. Oktay Kaymak, bebeğin anne karnında geçirdiği günün önemine dikkat çekerek “Bebekler anne karnında sadece boyut olarak büyümezler, aynı zamanda bedenleri de gün geçtikçe dış dünyaya hazırlanır. Özellikle 32. hafta öncesinde bebeklerimiz farklı nedenlerde doğmak zorunda kalırsa bu süreyi çoğu zaman yoğun bakımda geçirmek durumunda kalıyor. Çünkü anne karnındaki 1 gün yoğun bakımda geçireceği 7 güne denk geliyor. Erken doğum anne adaylarımızın elinde olan bir süreç değil ancak gebelik sırasında taramalarımızı yapabilirsek önceden bir kısmını bilebilir ve önlem alabiliriz. Bu durumda hem annenin hem de bebeğin sağlığını koruyabiliriz” diye konuştu.


SÜREÇ KÜVÖZDE TAMAMLANIYOR

Kaymak, sözlerini şöyle sürdürdü:

  • "Bebeğin anne karnında geçirmesi gereken süreyi yeni doğan yoğun bakımda tamamlıyoruz.
  • Normal şartlarda gebeliğin 40 hafta sürmesi gerekir. Anne karnındaki bebeğin bu süre boyunca organlarının gelişimi de dahil olmak üzere dış dünyaya hazırlandığını belirten Doç. Dr. Oktay Kaymak, “Bebeğin anne karnında içinde bulunduğu amniyon sıvısı ve rahim bu gelişimin eksiksiz tamamlanması için biçilmiş kaftan iken farklı nedenlerle erken doğumun gerçekleşmesi bu gelişimin sekteye uğraması anlamına gelir. Doğum ne kadar erken olursa bebeğin doğumdan sonra sağlık sorunu yaşama riski o kadar yüksektir. Bu nedenle erken doğan bebekler ne kadar erken doğduklarına göre yeni doğan yoğun bakımda çok özel ve hassas bakıma ihtiyaç duyarlar. Biz uzmanlarca belirlediğimiz takvimler bulunur. Riskler de bu takvimde geriye gidildikçe artar, ileri gidildikçe azalır."

Erken doğumlarda haftalara göre yaşanabilecek sağlık riskleri


22-24. gebelik hafta arası:
Bebeğin yaşama olasılığı son derece düşüktür. Ek olarak yaşadığı durumda da bazı sağlık sorunları olma olasılığı son derece yüksektir.
24-28. gebelik hafta arası:
Bebeğin yaşama tutunma şansı kabaca yüzde 50 denilebilir. Yaşama tutunma olsa bile bazı olumsuzluklar gelişebilir. Bunların başında ise serebral palsi yani bebeğin beyin gelişiminin bozulduğu durumdan bahsedilebilir. Bebeğin duyma, görme, solunum ve bağırsak sisteminde de bazı olumsuzluklar gelişebilir. Bu haftalarda anne karnında geçirilen her bir gün, yoğun bakımda geçirilen 7 güne değerdir. Bu nedenle, doğum kararı almakta aceleci olunmaması gereken veya doğum kararı alınmasında en çok zorlandığımız hafta aralığı denilebilir.
28-32. gebelik hafta arası:
Bebeğimiz bu haftalarda dış ortama, diğer haftalara göre çok daha hazır durumda olacaktır. Ancak yine de yoğun bakıma kesinlikle ihtiyaç olacaktır. Benzer riskler azda olsa devam edecektir. Ancak handikapsız yaşam oranı, her geçen hafta artacaktır.
32-34. gebelik hafta arası:
Bebeğimizin 32. haftadan sonra dünyaya gelmesi, anne ve baba adayları için aslında çok güzel haberdir. Çünkü bebeğimizin çoğu organının gelişiminin tamamladığı haftalardır. Bu haftadan sonra meydana gelen doğumlarda, yoğun bakım altında tutulan bebeklerde hayati organları etkileyen bir durum ile karşılaşma olasılığı giderek azalarak bitmektedir. Ancak yine de solunum ve beslenme sorunları yaşama olasılığı vardır. Zaten bu nedenle yoğun bakımda altında tutulacaklardır.
34-37. gebelik hafta arası:
Bebeğin ciddi bir sağlık sorunu yaşama olasılığı neredeyse normal bebekle aynıdır. Ancak yine de yoğun bakıma alınabilir ve gerekli kontroller yapılır. Sıklıkla ciddi bir durum gelişmeden kısa zamanda anne yanına verilirler.

RİSKİ TARAMAYLA BELİRLEYİN

Günümüzde erken doğum riskini belirlemek için yapılan çok sayıda risk analiz çalışması bulunmaktadır. Bu çalışmalar sonucunda erken doğum için en riskli anne adayının, bir önceki gebeliğini erken doğurmuş olan anne adayı olduğunun ortaya çıktığını belirten Doç. Dr. Oktay Kaymak, “Bu nedenle ilk gebeliği erken doğum ile sonlanan anne adaylarının ikinci gebeliklerinin takibi çok daha dikkatli yapılmalıdır. Ancak bunun dışında ikiz gebelikler, rahim anomalileri ve miyomlar gibi çok sayıda erken doğum riskini artıran durum bulunmaktadır. Ek olarak gebelikte geçirilen enfeksiyonlar, alkol ya da madde bağımlılığı, çok zayıf ya da çok şişman gebe kalınması, gebelik zehirlenmesi tablosu, şeker hastalığı, iki hamilelik arasındaki sürenin çok kısa olması, bebekte bulunan anomaliler gibi pek çok etken de erken doğum riskini artırabilir” dedi.

Her gebeliğin 12. Haftadan itibaren mutlaka perinatoloji uzmanı tarafından değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Oktay Kaymak, “Bu değerlendirmede mevcut gebelikte anne adayının ve rahim ağzının değerlendirilmesi ile bilgiler toplanarak risk analizi yapılır. Sonrasında anne adayına özel gebelik takip planı yapılır. Her gebeliğin kendine özel olduğunu unutmamak gerekir. Herhangi bir risk saptanmayan anne adayının bir sonraki perinatoloji uzman muayenesi ise gebeliğin 20. Haftasında yapılmalıdır. Bu muayeneler sonucunda yapılan öneriler, tedavi ve yaklaşımlarla belirli bir kısım düşükleri ve erken doğumları engelleyebildiğimizi veya geciktirebildiğimizi unutmayalım” diye konuştu.

ÖNLEM ALIRSAK RİSKİ ÖNLERİZ

Erken doğum taramalarının ve anne adayının tıbbi geçmişinin gebelikteki erken doğum riskini haber verdiğine dikkat çeken Doç. Dr. Oktay Kaymak, “Erken doğum riskinin saptanması durumunda yapılan bazı tedaviler bebek sağlığı için çok önemlidir. Bu tedaviler içerisinde özellikle son yıllarda, serebral palsi gelişim riskini azaltmak amacı için uyguladığımız magnezyum tedavisi bulunmaktadır. Yine erken doğum riski olan durumda bebek akciğer ve barsak gelişimini olumlu etkileyen steroid tedavisi vermekteyiz. Ancak bu tedavilerin etkin olabilmesi için bebeğin belirli bir süre daha anne karnında kalması gerekmektedir. İşte bu nedenle doğum riski olan anne adayının erken saptanması, gereken tedavilerin tam olarak verilmesi ve bebeğin anne karnında yeterince tutulmaya çalışılması çok önemlidir” diye konuştu.

#İlknur Okay
2 yıl önce