|

Benden geriye şiirlerim kalsın isterim

Kendisinden geriye toplu şiirlerinin yer aldığı kitaplarının ve bir de kendi yaptığı tabloların asılı olduğu evinin salonunun kalmasını isteyen Lale Müldür bana göre şiirleri gibi yaşayan biri.

04:00 - 15/09/2023 جمعہ
Güncelleme: 17:33 - 15/09/2023 جمعہ
Yeni Şafak
Lale Müldür
Lale Müldür
ZEYNEP KARACA

“Bir ömrü şiire vermek şiir için çok çok iyi bir şey tabii. Ama kötü tarafı diğer yandan yaşam elinden kaçabiliyor. Ve bununla birlikte birçok şey de elinden kaçabiliyor.”

Bu sözler Türk şiirinin yaşayan en iyi şairlerinden biri olan Lale Müldür’e ait. Yaşam mı? Şiir mi? İlk şiir kitabını yeni çıkarmış benim gibi genç bir şair için sadece iki sıradan soru değil öğüt de içinde taşıyor.

Şiir yazmanın ötesinde günümüz şairlerini tanımak onlarla şiir ve hayat üzerine sohbet etmek benim için çok önemli. Kendime bu sohbetler aracılığıyla yeni sorular soruyorum. Tıptı Lale Müldür’le yaptığımız o kısa röportaj ve sohbetlerden sonrasında olduğu gibi.

Bana göre bu hayatta şiir yazmak kadar önemli büyük bir şey varsa o da bazı şairleri yakından tanımak saadetine ermektir. Bunun en yoğun halini Sezai Karakoç’u tanıyarak yaşamıştım. Bazen hayran olduğumuz eserlerin ardındaki kişileri de merak ederiz: Acaba bu yazar nasıl bir insan? Neye sevinir, neye üzülür, neye gülümser? Yemekte neyi sever, işine hangi yoldan gider? Hayata hangi pencereden bakar? Gençler için ne tür endişeler taşır? Gibi… Bu merak o yazar ya da şairle tanışıp sohbet ettikçe ya büyük bir sevince ya da hayal kırıklığına uğrar. Bizi bu iki uç duyguya savuran biraz da o şair ya da yazarın gündelik hayatla kurduğu bağdır aslında. Çünkü esere yüklediğimiz anlam ve kişi; aynısı da olabilir çok farklı birisi de. Benim için Sezai Karakoç’la tanışıklığımda hayal kırıklığı olmadı tam tersine büyük bir bahtiyarlık yaşadım bu tanışıklıktan hep. Hatta bana göre Karakoç, eserlerinden daha üstün bir kişiliğe sahipti. Şairleri yakından tanıyıp onları eserlerinin ötesindeki yüzlerini görme yolculuğum geçen yıl de Lale Müldür ile devam etti.


BİR ŞİİR GECESİ TANIŞTIK

Ama önce Müldür ile tanışma hikayemizden başlayayım: Geçtiğimiz kış Fatih Belediyesi Edebiyat Günleri kapsamında şiir akşamı düzenlemişti. Oraya Lale Müldür de davetliydi ve ben ilk kez Müldür’ü göreceğim için biraz da heyecanlıydım. O gece sohbet arasında kendisine “Lale Hanım sizi de kitaplarınızı da çok seviyorum” dedim tüm samimiyetimle.“Ben de seni sevdim, hani böyle birden bire olur ya” diye karşılık verdi o da. Bu cümleler benim gibi genç bir şair için aşırı gurur okşayıcıydı ve çok mutlu oldum. Aradan aylar geçtikten sonra bir gün telefonla arayıp bir gün kedisini evinde ziyaret etmek istediğimi söyledim. “Buyur gel” dedi hemen. Cihangir’deki evine ilk gidişimde yaklaşık iki saat süren muhabbet ettik.Bu ilk ziyarette bir kişi daha vardı (Ayfer Feriha Nujen) ve ben röportaj da yapmak istediğimi söylediğim de Lale Müldür bir sonraki görüşmede olabileceğini söyledi.


DUVARLARINDAKİ TABLOLAR

Evinin duvarları tablolarla dolu Lale Müldür’ün. Tablolarının çoğunluğunu kendisinin yaptığını söyledi. Bir tabloyu ise Ali Nesin hediye etmiş. Onu da gösterdi. Tablolarla başlayan sohbet şiire uzandı. Ben yanımda götürdüğüm şiir kitabımı hediye ettim. Şiirlerim için yaptığı ilk yorum şöyleydi: “Sağcı kızların şiirlerine benzemiyor, solculara da çok benzetemedim, farklı ve iyi.” Beğendiğim bir şair tarafından söylenen bu övgü sözleri doğrusu aşırı mutlu etti. Ayrılırken de yine görüşmek istediğimi söyledim ve on beş gün kadar sonra bu defa röportaj yapmaya gittim yanına. Evine giderken bu defa elimde şiir kitabım değil bir kutu dondurma vardı. Zira gelmeden önce telefonla aradığımda “Ne istersiniz?” diye sormuştum. Lale Müldür kayısılı dondurma severmiş ancak kayısılı dondurma bulamadığım için kendisine şeftalili dondurma aldım.

Lale Müldür dondurmasını mutlu bir çocuk gibi yerken ilk sorumu sordum: “Çok sık aşık olur musunuz?”

Pek çok aşk şiirine imza atmış şairimiz eskiden çok sık aşık olduğunu sanıyormuş “Ama artık öyle değil” diye kısa ve net bir şekilde cevapladı sorumu. Yani aşkın kitabını çoktan dürmüş gibi. Röportaj yaparken sorularıma hep kısa ama çarpıcı cevaplar verdi. Mesela iyi ve kötü şiir üzerine düşünceleri bana göre çok ilginçti: “Bence iyi bir şiir tüm evreni kapsayabilen bir şiirdir. Kötü şiir ise her gün elimize geçen bir şiirdir. Kötü şiir kötü olmakla kalmaz, yayılır, ezberlenir. Okunur, maalesef böyle bir şiir anlayışı da var. “

Etkilendiği şairleri ise şöyle sıraladı: “Edip Cansever, T.S Eliot, Arthur Rimbaud, Ezra Pound, Rilke.”

Kadın şair olmanın avantaj ve dezavantajları üzerine şöyle bir tespitte bulundu: “Çocuk yaparak kadın şair olunur mu bilmiyorum. Çocuk yapsam şiire zaman kalmazdı ben çocuk yapsam çocukla çok oynardım mesela.”


KAHVE İÇTİK

Röportaj bittikten sonra karşılıklı kahve içtik ve birbirimizin fallarına bakıp eğlendik. Benim kahve falıma baktı ve şöyle dedi: “Bir nişan yüzüğü ve Hz. İsa’yı görüyorum.” Ben de hemen “Evliliği tavsiye ediyor musunuz?” diye sordum. “Evet ediyorum, evlenilmeli” dedi o da. Sohbet Sezai Karakoç’a geçti bu sırada. Sezai Karakoç’a kırgın olduğunu söyledi. Pandemi dönemi ziyarete iki kişi kabul etmediği için gidemeyince kırılmış. Sonra benim şiir kitabımdan bir iki şiir okumamı istedi ve okuduğum şiirleri beğendi ve Kitaplık Dergisi’nin editörünü telefonla arayıp benim şiirlerimden bahsetti hemen. Telefonu kapattıktan sonra ise bana şiirlerimi Kitaplık dergisine göndermemi söyleyip “Aramıza hoş geldin” dedi. Ancak bir başka görüşmemizde konu başörtüme geldi. Kendisi de bir dönem başını örtmüş ama artık örtünmenin “eski moda” olduğunu düşünüyormuş. Başörtümle ve inancımla ilgili bir sorunum olmadığı için kendisine bu konuda bir yorum yapmamayı uygun gördüm, sohbeti geçiştirdim.

Daha sonra da röportajı düzenleyip vatsapp üzerinden bir linkle kendisine ilettim. Bunun üzerine vatsap üzerinden birkaç konu başlığı üzerine de sohbet ettik.

Bütün bu görüşmeler sonucunda ben Lale Müldür’ün şiirlerindeki kadın olduğuna ikna oldum. Kesinlikle şiirleri gibi yaşayan biri. Onu tanıyınca şiirleriyle birebir örtüşüyor düşüncesi içimde iyice oturdu. Mesela işsiz olduğumu söyledim bir konuşma sırasında. “Bana gelen iş bulur, sen de bulursun” dedi. Bu çok uzun sayılmayacak iki görüşmeden edindiğim izlenim; Lale Hanım olduğu gibi görünen ve sanırım göründüğü gibi olan bir insan. Rahatsızlığı ciddi boyutta değil anladığım kadarıyla. Kendisine güzel bir ömür dilerim. Sözü ona bırakıyorum: “Benden geriye iki toplu şiir kitabım bir de salonum bu şekilde kalsın isterim.”

Şiirinin yaşayan en büyük kadın şairi olarak ışığını hep yaysın. Biz de o ışıktan istifade edelim.


#şiir
#tablo
#Lale Müldür
8 ماہ واپس