Geçtiğimiz aylarda üç gece üst üst üste konser veren ve biletleri günler önce tükenen ülkemizde sayısız hayrana sahip Mark Eliyahu, yakında yayınlanacak albümü ROADS'un tanıtım turnesi kapsamında tekrar Türkiye'de. Sırasıyla 3 ve 4 Kasım'da İzmir ve Ankara'da olacak sanatçının son durağı ise, 5 Kasım gecesi İstanbul ZORLU PSM olacak. Bambaşka tarzı ile adeta enstrümanını dile getiren Mark Eliyahu, Yeni Şafak Pazar Eki için müziğinden politikaya yaklaşımına kadar tüm özel sorularımızı cevapladı.
Bazen kendi ana dilim yokmuş gibi hissediyorum. Sonrasında melodileri ve müziği düşünmeye başlıyorum. Benim ana dilim müzik ve bu bence çok daha iyi…
13 yaşındayken dinlemeye başladığım eski Türk melodilerine, Osmanlı müziğine aşık oldum ve bu müzik üzerine araştırma yapmaya başladım. Bağlama ve tamburu keşfedip, ders almaya başladım. Babamla makamları öğrendim. 16 yaşındayken tanıştığım Ross Daly, ailemden izin alıp kendisi ile Yunanistan'a gidip ondan ders almam için beni ikna etti. Okulu ve evi bırakarak Yunanistan'a yerleştim. Bağlama ve tambur çalmayı ilerlettim. Bir sabah uyandım ve Hebil Aliev'in bir melodisi beni kalbimin en derininden etkilemeyi başardı. Bu ilk mistik deneyimimdi kemençe ile alakalı. Ailemden yardım istedim ve bu macera beni henüz 17 yaşında Azerbeycan'da 2 yıl boyunca Adlet Vasirov ile birlikte kemençe ve Azeri makamlarını öğrenmeme doğru götürdü.
Kamança, ruhumun sesi, bedenimin bir parçası, bağlama ise ritmin kıvraklığı demek benim için.
Kamança'm kesinlikle benim vazgeçemeyeceğim sevgilim.
Evet sahnede 150 yaşında bir kamança çalıyorum. Henüz 18 yaşındayken usta Habil Aliyev'den aldım.
Her gün yaşadığım her şeyden yeni bir şey öğreniyorum. Hayatta birçok farklı şey var ve her şeyin de bir zamanı var.
Herhangi bir yere kendimi ait hissetmiyorum. Materyalist değilim. Dolayısıyla kendimi iyi hissettiğim her yer benim evim. Sürekli taşınıyorum zaten. Şu anda İsrail'de yaşıyorum.
Roads albümü, yaşadığımız bu çok hızlı dünyada, insanlığın içindeki basit duyguları ifade ediyor. Bu duyguları ifade ederken de, minimalist elementlerden, elektronik müzikten, deneysel pop ve cazdan, Asya müziğine kadar birbirinden farklı müziklerden de destek alan bir albüm oldu.
İbrahim Tatlıses ve Erkan Oğur ile tanışmadım ama Türkçe müzik elbette dinyorum. Rahatlamak için Türk Sanat müziği dinliyorum. 80'lerin Türk funk müziğinden sufi müziklerine kadar bir çok şey dinliyorum. Osmanlı makamlarını biliyorum tambur çalabiliyorum. Türkçe dilini bilmeden, Türk müziğini anlayabiliyorum.
Daha önce geldim elbette, en son geçen mart ayında gelmiştim konserler eşsiz geçti gösterilen ilgi, haftalar önce biten biletler... Bu turneyi de heyecanla bekliyorum. İnsanları da, ülkeyi de çok seviyorum. Buradaki zengin ve derin kültür beni kişisel olarak oldukça etkiliyor.