|

Binbir Gece Masalları’nın keşfi

Binbir Gece Hikâyeleri'ne ait bir nüsha yaklaşık bir asırdır yurdumuzun en önemli yazma eser kütüphanesinde muhafaza edilirken Türkler'in değil Alman tarihçilerin ilgisini çekmesi hayli üzücüdür. Bir Alman şarkiyatçı tarafından keşfedilen, Alman ve İngiliz şarkiyatçılar tarafından Almanca ve İngilizceye tercüme edilen bu eserin Türkçe'ye kazandırılması en büyük temennimizdir.

Yeni Şafak ve
04:00 - 10/01/2018 Çarşamba
Güncelleme: 04:18 - 10/01/2018 Çarşamba
Yeni Şafak
 Ayasofya koleksiyonunda bulunan ilginç bir yazmayı ve bu yazma hakkındaki bir yayını tanıtacağız.
Ayasofya koleksiyonunda bulunan ilginç bir yazmayı ve bu yazma hakkındaki bir yayını tanıtacağız.
HÜSEYİN ŞEN

Yurdumuzdaki yazma eser kütüphaneleri, koleksiyonlarının büyüklüğü ve zenginliği açısından dünyanın en önemli kütüphaneleri arasında yer alır. Hele ki İstanbul’da bulunan ve yazma eser kütüphaneleri arasında en büyük koleksiyona sahip Süleymaniye Kütüphanesi, İslam medeniyetinin adeta hafızası gibidir. 20. yüzyılın başında cami, medrese, tekke ve zaviyelerden getirilen farklı yazma koleksiyonlarının birleştirilmesiyle oluşturulan Süleymaniye Kütüphanesi’nin koleksiyonları arasında son derece değerli, nadir ve ilginç olmalarıyla ön plana çıkan birçok yazmayı barındıran Fatih ve Ayasofya koleksiyonları özellikle dikkat çekmektedir.

Daha önceki yazılarımızdan birinde Süleymaniye Kütüphanesi Fatih koleksiyonundaki, dünyada tek nüsha olup Eyyubîler döneminde kaleme alınmış bir yazmayı ve bu yazma dair yeni bir kitabı tanıtmıştık. Bu yazımızda da yine aynı kütüphanenin Ayasofya koleksiyonunda bulunan ilginç bir yazmayı ve bu yazma hakkındaki bir yayını tanıtacağız.

YAZMA’NIN KEŞFİ

Hellmut Ritter, meşhur Türk bilim tarihçisi Prof. Dr. Fuat Sezgin’in Alman hocası, yirminci yüzyılın başlarında İstanbul’da girdiği bir kütüphanede Binbir Gece Hikâyeleri benzeri hikâyeler içeren ilginç bir Arapça yazma (Ayasofya 3397) keşfeder ve bu keşfini 1933 yılında organize edilen bir Şarkiyat konferansında paylaşır. İncelemeler neticesinde aslen 42 hikâyeden oluşan eserdeki hikâyelerin ilk olarak 10. yüzyılda toplanmış olması gerektiği anlaşılır. 16. yüzyılda istinsah edildiği düşünülen yazmanın Mısır veya Suriye bölgesinde üretildiği tahmin edilmektedir.


Ama ne yazık ki eldeki nüsha dünyada tek olmakla birlikte eksiktir ve eserin ilk sayfası ile ikinci yarısı yoktur. Dolayısıyla eserin orijinal başlığı belli değildir ama eserin giriş cümleleri Allah’a hamd-u sena, Hazret-i Peygamber ve ashabına övgü ve dua ettikten sonra bu kitabın el-Hikayat el-Acibe ve’l-Ahbar el-Garibe yani Harikalar Hakkında Hikâyeler ve Tuhaf Şeyler Hakkında Haberler içerdiğinden bahseder. Ortaçağ Arap edebiyatında önemli bir üslup olan “Acaib”, yani “Harikalar” konusunda kurgu ve gerçek birçok kitap kaleme alınmıştır. Örneğin 10. yüzyılda Büzürg Bin Şehriyar tarafından kaleme alınan ve Türkçeye “Harikalar Diyarı Hind” olarak tercüme edilen eser bu uslubun güzel bir örneğidir zira seyahatname niteliğindeki bu kitapta denizkızları, sığır yiyebilen dev yılanlar ve yamyamlar gibi “acaip” şeylerden bahsedilir. Aynı şekilde Zekeriyya el-Kazvinî’nin Acaibu’l-Mahlukat ve Garaibu’l-Mevcudat adlı ansiklopedik eseri de bu tür hikayeleri birleştirmeyi hedeflemektedir. Kurgu olmayan bu eserlerde yazılanlar daha sonra Denizci Sinbad’ın hikâyeleri gibi kurgu eserlere de ilham olmuştur. İlginçtir ki günümüzde Binbir Gece Masalları’nın bir parçası olarak bilinen Denizci Sinbad hikâyeleri aslında Binbir Gece Masalları’ndan tamamen ayrı bir geleneğe bağlıdır. 17. yüzyılda Fransız Şarkiyatçı Galland Fransızcaya yaptığı Binbir Gece Masalları’nı tercümesine, başka bir Arapça yazmadan bulduğu Sinbad hikâyelerini de tercüme ederek eklemiştir.

Eserin Arapça tahkikli metnini ilk olarak Arapça-İngilizce sözlüğüyle meşhur Alman şarkiyatçı Hans Wehr, Almanca olarak Das Buch der Wunderbaren Erzählungen und Seltsamen Geschichten başlığıyla 1956 yılında yayınlar. Bu tahkikli metin daha sonra eserin Ulrich Marzolph’un editörlüğünde Hans Wehr, Max Weisweiler ve Sophia Grotz tarafından yapılan Almanca çevirisinin temelini oluşturur.

Tanıtımını yazdığımız İngilizce tercümeyi ise Cambridge Üniversitesi’nde Sir Thomas Adam’s kürsüsü Arapça profesörlüğü yapmış, klasik Arap edebiyatı konusunda dünyanın önde gelen uzmanlarından biri olan Malcolm C. Lyon yapmıştır.

İngilizce tercümeye bir giriş yazan şarkiyatçı Robert Irwin, daha fazla bilgi almak ve okumak isteyenler için “Further Reading” başlıklı kısımda verdiği birçok makale ve kitap önerilerine ek olarak eser hakkında İngilizce çok az detaylı bilgi olduğunu, Almanca olarak ise daha fazla bilgi olduğunu söylemektedir. Irwin, hikâyeler hakkında ve özellikle anlatım türüne (tale type) göre hikâyenin yapısına dair bilgi edinmek isteyenlerin yukarıda bahsi geçen Almanca tercümeyi okumalarını önermektedir.

Sonuç olarak diyebiliriz ki, yaklaşık bir asırdır yurdumuzun en önemli yazma eser kütüphanesinde muhafaza edilen ve dünyada tek nüshası olan bu eserin yurdumuzda hiç dikkat çekmemiş olması üzücüdür. Bir Alman şarkiyatçı tarafından keşfedilen, diğer bir Alman şarkiyatçı tarafından Arapça tahkikli metni hazırlanan ve yine Alman ve İngiliz şarkiyatçılar tarafından Almanca ve İngilizceye tercüme edilen bu Türk kültür varlığının en kısa zamanda Türkçeye çevrilmesi en büyük temennimizdir. Son birkaç yıldır klasik İslam edebiyatı konusunda yaşanan güzel gelişmeler bizi ümitlendirmektedir: 2016’da Prof. Dr. Ekrem Demirli başkanlığında bir heyet Binbir Gece Masalları’nı ilk defa Arapça orijinalinden çevirerek yayınladı. 2017’de ise Binbir Gece Hikâyeleri’nden ayrı bir gelenek olan ve tamamen kendine özgü masallar içeren Kitab fihi Hadis Mi’at Leyle va Leyle yani Yüzbir Gece Hikâyeleri Almanca tercümesinden Arapça metinle mukayese edilerek Ayrıntı Yayınları tarafından neşredildi. Ümidimiz o ki, ülkemizde muhafaza edilen hazinelerinden birisi olan bu eser de en kısa zamanda Arapça aslından Türkçeye tercüme edilerek kütüphanemizin raflarındaki yerini alır.

#Binbir Gece Masalları
#Hikaye
#Malcolm C. Lyon
6 yıl önce